Markaların şeffaflık yaklaşımını farklı şekillerde müşterilerine yönelik bir pazarlama unsuru olarak kullandığını biliyorduk. Size bahsedeceğim bu yeni trendi ise “ultra şeffaflık ya da olağanüstü şeffaflık” olarak adlandırabiliriz.
Müşterilere kendilerini pazarlamaktan öteye geçen, özgün olmak için tasarlanmış yepyeni, farklı ve cesur bir yaklaşım.
Fiyat, pratiklik ve erişilebilirlik müşterinin satın alma kararını etkileyen anahtar faktörler arasında. Ancak buna yeni bir kriter daha eklenmiştir: şeffaflık. Ürünün nasıl üretildiğini, hammaddelerin nereden alındığını ve üretim koşullarını, ürünün fiili imalat maliyetini ve söz konusu markanın yaptığı marjı bilmeyi müşteriler istemeye başlamıştır. Bunu başka bir boyuta taşıyan markalar satış ve iş modelleri dahi bu doğrultuda değiştirmeye gitmiş ve yeni girişimler doğmuştur. Bu markaların faaliyetlerinde odaklandığı asıl amaç, tüm taraflara saygılı, etik, sorumlu ürünler üretip müşterilerle bunu doğru formatlarda buluşturmak olmuştur.
Bu olağanüstü şeffaflık kavramı ilk kez dijitalde doğan ve oradan müşterileriyle etkileşime giren markalar tarafından sahiplenilmeye ve bir strateji olarak kullanılmaya başlanmıştır.
Amerikan moda markası Everlane‘in sahip olduğu slogan: “Olağanüstü kalite. Etik fabrikalar. Radikal Şeffaflık ” ile bu hareketin öncülerinden biridir. “Müşterilerimizin, kıyafetlerinin maliyetinin ne kadar olduğunu bilme hakkına sahip olduğuna inanıyoruz. Malzemelerden işçiliğe ve taşımacılığa kadar – tüm ürünlerimizin ardındaki gerçek maliyetleri ortaya koyuyor, daha sonra bunları size sunuyoruz” diye web sitelerinde bunu açıkça dile getirmektedirler.
Fransız markası Maison Standards da aynı felsefeyi benimsemiştir. CEO Uriel Karsenty’nin ifadesiyle: “yöntemlerimizi, maliyetlerimizi ve marjlarımızı açıklıyoruz ve tüketicinin gözünü sektörde benimseyen uygulamalara açıyoruz”.
Sloganını “Sorumlu, erişilebilir, özel” olarak tercih eden Jules & Jenn ise her şartta şeffaflığı koruyacağını iddia ederek müşterilerde farklı bir imaj çizmeye çalışmakta ve buna yönelik satış pazarlama iletişimini sürdürmektedir.
Léo & Violette markasının kurucu ortağı olan Léo Dominguez, Isal Paris ile yaptığı röportajda olağanüstü şeffaflık için nasıl bir yol izlediklerini ve bunun ne ifade ettiğini farklı ve güzel bir şekilde anlatıyor: “Ana odağımızın şeffaflık olmasını istedik. Markamız hakkında en baştan iletişim kurma ve konuşma şeklimize ilişkin bir dizi ortak değer oluşturduk. Ürünlerimizin imalatına ve kullanılan malzemelerin şeffaflığına, ayrıca şirket olarak bize, insanlara Léo ve Violette’nin gerçekte kim olduğunu ve neyle ilgili olduğumuzu göstermeye önem vermeye karar verdik. Bu hala beş yıl boyunca doğru – hala sahne arkasında neler olup bittiğini ve markanın nasıl ortaya çıktığını açıklamak için çok zaman harcıyoruz. Müşterilerimizin bu yakınlık duygusunu ve geçmişimizle ilgili olarak bu şeffaflığı takdir ettiğini her zaman hissettik ”.
Sizinle paylaştığım şekilde örnekler yeni yeni çoğalmaya başlıyor. Geleneksel satış ve pazarlama yöntemleriyle kurulmuş dev şirketler de bu trendi takip etmek için çalışmalara girmiş durumdalar. Örneğin: Sephora. Sephora Clean adında bir ürün yelpazesi yaratıp, müşterilerin zararlı içerik içermeyen çevre dostu ürünleri kolayca bulmalarını sağlayan açıklamalar ve görseller kullanmaya başladı.
Güvenilirliği arayan, karşılaştırma yapmaya alışmış, tüketici yorumlarına dahi istediği anda ulaşabilen sorumlu ve ödünsüz yeni nesil müşteri profili için bu tip çarpıcı vaatler sunan markalar çok dikkat çekici olacaktır.
Olağanüstü şeffaflık üzerine kurulmuş bir iş ve iletişim modeli geleneksel oyuncular için cesur bir adım olmakla birlikte pazara girmeyi düşünen yeni markalar ve girişimler için stratejik bir konumlandırma sağlayabilir ve fırsatlar doğurabilir. Bunu sadece perakende sektörü içinde değil kozmetik, gıda, lüks tüketim gibi diğer sektörlerdeki fırsat alanlarında nasıl uygulayabiliriz diye bakan şirketlerden yeni örnekler göreceğimiz kesin.