Türkiye Blokzinciri meselesinin neresinde konusuna kısaca giriş yapmış ve üstüne iletişime geçen bazı arkadaşlarla konuşma fırsatı bulmuştuk. Hal böyle iken Nisan’da yapılacak bir kongre için bir şeyler yazma isteğiyle literatür taradığımda, karşılaştığım durumla ilgili hem konuyu derinleştirecek hem de anlamamıza yardımcı olacak bir yazı yazmak istedim. Türkiye kripto paralara ilginin en yüksek olduğu ülkelerin başında geliyor, Hatta Statista başta olmak üzere yapılan irili ufaklı tüm araştırmalarda ilk 3 ülke arasında bulunuyor. Blokzinciri kavramsal ve fenomen olarak olmasa da finansal olarak önem görüyor. Peki akademide durum ne?
Teknolojilerin anlaşılması, topluma entegre edilmesi, üzerine düşünülmesi ve çalışılması gereken yerler olan üniversiteler Blokzinciri konusunda neler yapıyorlar?
Burada öncelikle çok önemli çalışmalar yapılmaya başlandığını belirtmekte fayda var. Özellikle ülkemizdeki ilk Blokzinciri Araştırma Merkezi’ni kuran Bahçeşehir Üniversitesi, ve aslında tüm dünyadaki iyi örnekler gibi bu işe merak saran bir akademisyenin kişisel çabalarıyla başlayan bir süreci kurumsallaştıran Kadir Has Üniversitesi bu çalışmaların öncüleri arasında. Fakat İTÜ, Hacettepe gibi kamu üniversiteleri de özellikle bilgisayar bilimleri alanlarında bazı çalışmalar yürütüyorlar.
Aşağıda bu konuyla ilgili yaptığımız basit aramalardan birinde yaşanan kırılımlara ve analizlere göz atarken karşılaştığımız bir tabloyu görüyoruz. Bu tablo, konuyla ilgili araştırmaların genelinde aşağı yukarı korunuyor. Şöyle bir baktığımızda üzerine yapılan çalışmaları bilsek de Blokzincir teknolojileri üzerine yazılan akademik makalelerin yazıldığı ülkeler arasında ilk 25’te olmadığımızı görüyoruz. Liste genel olarak şaşırtıcı değil ama Yunanistan ve Portekiz gibi ülkelerin olduğu bir listeye girememek de durumumuzu görmek ve gerçekçi olmak adına faydalı olacaktır.
Benzer bir kavramla yine Blokzinciri konusunu başka bir anahtar kelime ile aradığımızda da karşımıza çıkan tablo aşağıdaki gibi oluyor:
Bu tabloda yine Çin, Hindistan, Amerika, İngiltere, İsrail, Kanada, Kore, Singapur gibi ülkelerin yer aldığı ve konunun akademi çalışıldığı makalelerin ülke bazında dağılımını gösteriyor. Benzer şekilde ülkemizde yapılan çalışmalar maalesef ilk 25 arasında sıralanamıyor. Bu tablolara beraber baktığımızda ve başka çalışmaları, analizleri incelediğimizde verimsiz olduklarını görebiliyoruz. Sadece bunlara bakarak bile kuracağımız hipotez “Türkiye’de bu alanda çalışmalar sayısal olarak yeterli değil, öyle olduğunu düşündüğümüz durumlarda bile nitelik olarak yeterli değil.”
Peki ne yapılıyor? Ne yapılabilir? Dünyada bu durum nerede?
Akademinin ilgisini ölçmenin önemli bir yolu olsa da tek yolu elbette akademik çıktılara bakmak değil. Ders programları, ilgili bölümler, araştırma merkezleri de incelenmelidir. Hatta ilgili hocaların bireysel çalışmaları ve akademi dışındaki çalışmaları da dahil edilebilir. Fakat oraya da genel olarak baktığımızda karşımıza çıkan durum benzer nitelikte. Bugün dünyada özellikle işletme, mühendislik ve hukuk alanlarında birçok üniversite Blokzincir dersleri ve dereceleri sunuyor. Bu okullar arasında MIT, Duke, Georgetown ve NYU Stern gibi marka okullar var. Ayrıca yakın çevremizde Kıbrıs’ta Nicosia Üniversitesi böyle bir dereceye sahip ve Kıbrıs’ın, Malta’dan sonra Blokzincir adası olmasına katkı sunacak çalışmalar ve çıktılar üretiyor. Türkiye’de bazı okullarda açılan dersler olsa da adet ve verimlilik olarak maalesef şu an ürettikleri çıktılar ile tatmin edici olarak değerlendirilmeleri çok zor.
Bazı üniversiteler online eğitim platformları üzerinden kriptoparalar ve Blokzincir konusuna ilişkin dersler, araştırma programları, uygulama ve proje geliştirme maratonları düzenliyorlar. Avrupa’da Çin ve Amerika kadar agresif olmasa da benzer gelişmeleri görebiliyoruz. Bu tablolarda İspanya’nın yeri, Madrid Üniversitesi başta olmak üzere bazı üniversitelerde yapılan çalışmaları ve hatta lisansüstü derecelerini görünce şaşırtıcı değil.
Ülkemizde yapılabilecek şeylere baktığımızda karşımıza şöyle bir resim çıkıyor; kısa vadede bu programları ve araştırma merkezlerini artırmak, bu konuda sektörü besleyecek ve gelişmeleri hızlandıracak faaliyetlerde bulunmak, sektörün ihtiyacı olan insan kaynağını yetiştirmeye yönelik faaliyetleri planlamak, akademik çıktıları artıracak faaliyetlerde bulunmak ve buradaki uluslararası işbirliklerini artırmak, kamunun regülasyonları düzenleme konusunda ihtiyaç duyduğu bilgi ve birikimi danışma mercii olarak sağlamak ve daha birçok şey yapılabilir.
Öncelikle durumu saptamaya ve eksiklikleri detaylı olarak görmeye yönelik çalışmalar yapmak gerekiyor. Ayrıca TÜBİTAK başta olmak üzere diğer kamu paydaşlarının bu alandaki çalışmalarını takip etmek ve desteklemek özellikle bilgisayar bilimleri, finans ve hukuk gibi alanlardaki akademik paydaşların yapması gerekenlerin başında geliyor. Dünyadaki örneklere baktığımızda ivmenin bu alanlardan kaynaklandığını görüyoruz.
Sonuç olarak, iyi niyetli ve yetersiz çalışmalar dışında akademinin ülkemizde blokzinciri konusuna yaklaşımı hala mesafeli ve yeterince gelişmiş durumda değil. Fakat önce durumun genel bir fotoğrafını çekmek sonra da alan üstünde özellikle iyi üniversitelerimizin ilgili bölüm ve hocalarının çalışmaya başlaması; bu listelerdeki ilerlemenin ve ekonomik, sosyal gelişimin temel sağlayıcıları arasında sıralanıyor.