Konu: Ağların bütünsel bakış açısının ortaya çıkardığı avantajlardan ve bileşenler arası etkileşiminden bahsetmeye devam edelim. Fakat bu sefer konuyu kişisel ilgimle de birleştirip ağları veri görselleştirme perspektifinden incelemek istiyorum.
Ağ sanatı: Buna bir tür çağdaş sanat diyebiliriz. Kavramsal gösterimler söz konusu. Çalışmalar araştırmaya dayanıyor, birçok kez de girdi (veri) ile besleniyor. Bu gösterimleri betimlemek zor olduğu için örnekler üzerinden gitmek istiyorum.
Kozmik Ağ: Kozmik ağ kavramı, evreni; yerçekimi ile birbirine bağlanan galaksiler kümesi olarak görmekle başlıyor. Ancak bu ağın özellikleri hakkında hala çok az bilgimiz var. Bu çalışmada 100.000’den fazla bağlantısı olan ve 24.000 galaksiden oluşan bir ağa giriyorsunuz. İnteraktif görselleştirmeler kozmik ağı hayal etmemize yardımcı oluyor. (Kim Albrecht)
Kraliyet Takımyıldızları: Bu gösterimde veri görselleştirme tasarımcısı Nadieh Bremer, 10 Avrupalı kraliyet liderinin iç içe geçmiş aile bağlarını bir ağ içinde bizimle buluşturuyor. Avrupa kraliyet ailelerinin birbirine ne kadar bağlı olduklarını çarpıcı biçimde gözler önüne seren bu gösterimde kişileri, ağda kurdukları bağlantıları ve hangi kanattan kraliyet ailesi üyesi olduklarını görebiliyoruz. Örneğin, 1810 doğumlu olan Pauline of Württemberg, oldukça köklü bir kraliyet. (Nadieh Bremer)
Şehir akışları: Bu gösterimde vatandaşlar New York, Berlin ve Londra’daki bisiklet paylaşma sistemlerini ve hareketliliğini karşılaştırmalı olarak inceleyebiliyor. Yan yana geniş ekranlarda, seçilen üç şehrin akışı için farklı animasyonlu gösterimler bulunuyor. Şehir genelindeki tüm bisiklet paylaşım parkurlarını canlandırabilir, paylaşım istasyonlarını seçebilir ve gelenle gideni ayırt edebilirsiniz. Dilerseniz mekânsal-zamansal filtreler de uygulayabilirsiniz. (Till Nagel ve Christopher Pietsch)
Roma’ya giden yollar: İyi düşünülmüş fikirlerden bir başkası da şu deyişten filizlenmiş: “Her yol Roma’ya çıkar.” Çalışmayı yapanlar Avrupa’daki 486.713 başlangıç noktasını tespit etmiş. Sonra da tespit ettikleri her noktadan Roma’ya nasıl ulaşabileceklerini bulmak için rota hesaplayan bir algoritma oluşturmuşlar. Yüz binlerce rota oluştuktan sonra, bir sokak ne kadar sık kullanıldıysa haritada o kadar kalın çizgilerle görüntülemişler.
Yine başka bir çalışmalarının çıkış noktası, Roma’nın Amerika Birleşik Devletleri’nde 9 şehre adını vermesi olmuş. Bu fikirden yola çıkarak, ABD’deki herhangi bir konuma “en yakın Roma’yı” bulmak için rota hesaplamışlar. Renklendirmeyle çok ilginç bir bölgesel tablo ortaya çıkmış. Benzer bir fikirle, ABD’de eyalet başkentlerine herhangi bir konumdan çıkılan en kısa seyahat rotalarını göstermişler. (Benedikt Groß ve Philipp Schmitt)
Sonuç: Tüm yollar Roma’ya çıkmıyor olabilir ama tüm yollar kesinlikle ağlara çıkıyor. Bu yazıda ilham verici çalışmaları ülkemizdeki benzer konularla ilgilenen araştırmacılar ve tüm okuyucularımız için derlemek istedim. Ülkemizin konuyla ilgili en yetenekli sanatçılarından Burak Arıkan’a selamlar.