“A creative idea plus a fresh network is the best way to go from zero to millions.” Jonah Peretti
Kodluyoruz, geçtiğimiz haftalarda Türkiye’de yapay zekâ yetenek geliştirme stratejisi geliştirmek ve uygulamak için beraber çalışacağı Yapay Zekâ Danışma Kurulu’nu duyurdu. Kurulda, başarılarıyla göğsümüzü kabartan, Beyaz Saray’dan Microsoft’a yapay zekanın etik uygulanmasına dair liderleri yönlendiren bilim insanı Ece Kamar’dan, MIT’de çalışan ve aynı zamanda görme engelliler için bir yapay zekâ uygulaması geliştiren Çağrı Zaman’a, Silikon Vadisi’nden dünyanın en önemli araştırma geliştirme projelerine imza atan PARC’ın CEO’su Tolga Kurtoğlu’na, uzun yıllar Georgia Tech’te çalıştıktan sonra şu an gene Silikon Vadisi’nde çalışmaya devam eden ve Türkiye’de pek çok dersler de veren Arkadaş Özakın’a, Carnegie Mellon’dan çıkıp şu an dünyadaki en gelişmiş otonom araçların yapılmasına önayak olan Locomation.ai şirketinin kurucuları Çetin ve Tekin Meriçli’ye, Google Brain ve TensorFlow’da harika işler yapan Mustafa İspir ve Ekin Doğuş Çubuklu’ya kadar pek çok değerli bilim insanı, girişimci, araştırmacı yer alıyor. Türkiye’den ise Garanti Teknoloji’de yapay zekâ alanında çalışan değerli Emrah Budur ve Aydın Akyol, bu alanda en kaliteli danışmanlıklardan birini sağlayan PragmaCraft’ın gurur duyduğumuz kurucusu Fatih Mehmet Güler, ve gene ilk kez gönüllü olarak Türkiye’de teknoloji ve hukuk, etik alanlar üzerine gençleri eğitmeye başlayan Kavlak Avukatlık Bürosu’nun kurucusu Fırat Barış Kavlak kurulda.
Bu birbirinden güzel ve değerli insanın bir araya ‘Türkiye’deki gençleri yapay zekâ alanında yetiştirmek, ülkemizdeki ekosistemi yeşertmek için bir araya gelmesi, bence ülkemizde pek çok şey yapabileceğimizin ve potansiyelimizin büyüklüğünün en güzel göstergelerinden. Umut bulaşıcıdır. Bu kurulun geleceğimize dair verdiği umutla hepimizin gelecek beklentilerini iyileştirmesini umuyorum.
Bu yazıda bahsetmek istediğim, neden kurula ihtiyaç duyduğumuz ve bir günde oluşmayan bu yapının arkasındaki hikaye.
Kodluyoruz’da her yıl yüzlerce genci, teknoloji sektörünün en çok ihtiyaç duyduğu alanlarda yetiştiriyoruz. Fakat yapay zekâ dediğimiz şey bir deniz derya ve pek çok jargonun da kullanıldığı, kafa karıştıran bir alan – bakınız aşağıdaki Dilbert hikayesi.
Dolayısıyla eğer ülkemizdeki en kaliteli yetenek geliştirme programlarından birini hazırlamak istiyorsak, bu programı alanda gerçekten uzman kişilerle beraber hazırlamamız gerekiyordu. Bu kurul da, bir araya geldiği ilk günden itibaren bizi zor sorular sorarak, kimi zaman tartışarak, yapılacak çok iş olduğunu görerek ama önemi konuları öncelikler haline getirerek yönlendirmeye başladı. Bu açıdan hepsine ne kadar teşekkür etsek az.
Şimdi gelelim hikayemize… Üç boyutu var bunun:
- Kuruldaki herkesin yetkinlikleri birbirinden farklı olsa da hepsinin ortak sahip olduğu bir nokta var: Hepsi de, bir şeyleri eleştirmek yerine “harika bir başlangıç, bunu şimdi nasıl hep beraber daha iyiye götürürüz” diye soran insanlar. Bunu büyük bir enerji harcadıktan sonra da yapmıyorlar üstelik, herhangi bir fikirle gittiğinizde ilk tepkileri bu. Türkiye’de ise ne yazık ki pek çok zaman “bu işin neresinde hata buluruz” veya uğraşımızı hiç dinlemeden ‘akıl verme’ yaklaşımına giren insanlar olduğunu görüyorum. Ülkemizdeki bu kültürü iyi yönde değiştirmek için, kuruldaki bu olumlu ve umut dolu yaklaşımın yetiştirdiğimiz gençleri de etkileyeceğini umuyorum.
- Bu kurulu oluşturmanın arkasında ciddi bir emek, pek çok insanın desteği var. Bir günde olan bir oluşum değil, kalıcı olacak olmasının ve Türkiye’de büyük işlere imza atacak olmasının sebebi de bu. Eleştiren değil, elini taşın altına koyan ve kendisine heyecanla hayallerini anlatan 29 yaşındaki bir kadına inanmayı seçen insanların emekleri var bunun arkasında. Bu destekleri için özellikle Boğaziçi Üniversitesi’nden öğrencilerin hayran olduğu ve çevresine inanılmaz bir enerji yayan Burçin Ünlü’ye, neyle karşılaşacağımı hiç bilmeden kalkıp tek başıma Seattle’a gittiğimde beni ağırlayan, harika bir mentorluk yapan, ve Ece Kamar’la tanışmamızı sağlayan Alp Önalan ve Esra Önalan’a, ve elini taşın altına koyup çevresindeki insanlara bizi ulaştıran kurulumuzun her üyesine ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
- Herkes bu işi gönüllü yapıyor ve bazen gözlerimi dolduran bir fedakarlıklar yaparak, zamanlarını, kaynaklarını Türkiye’deki gençlerin geleceklerine yatırım yapmak için kullanıyor. Yukarıda saydığım profilleri ve onların bir saatlerinin bile ne kadar kıymetli olduğunu düşündüğümüzde, koydukları emek ve bunu karşılık beklemeden yapıyor olmaları hepimize umut vermeli.
Bizler, Andrew Ng’in çok güzel özetlediği düşüncelere inanarak yola çıktık: “Gelişmekte olan ülkeler eğitime yatırım yapmalı, çünkü yapay zekâ alanı henüz yolun başında. Her ülkenin bu alanda öğrenmesi ve hatta kendi yapay zekâ işgücünü geliştirip inşa etmekte olduğumuz dünyaya katkı sağlaması için ciddi anlamda fırsat var.”
Bunlara inanan, eleştirmek yerine elini taşın altına koyan ve yakın zamanda başlayacağımız Veri Bilimi ve Makine Öğrenimi bootcamp’lerinde bizimle çalışmak isteyen güzel insanları aramıza bekliyoruz!