Global İnovasyon Endeksi’nde Türkiye 41. sırada. Endeks Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü tarafından her yıl 135 ülkenin katılımı ile hazırlanıyor ve 7 ana parametreden oluşuyor: 1) Kurumlar, 2) İnsan sermayesi ve araştırma, 3) Altyapı, 4) Pazar sofistikasyonu, 5) İş sofistikasyonu, 6) Bilgi ve teknoloji çıktıları, 7) Yaratıcılık çıktıları. Bilimsel makale sayısından, wikipedia edit sayısına kadar birçok alt parametre ışığında ülkelerin sıralaması belirleniyor. Türkiye ilk kez 2021 yılında en inovatif 50 ülke arasına girebildi. Listede üst sıralara tırmanıyor ama daha gidilecek uzun bir yol var. Macaristan, Slovakya hatta Bulgaristan bizim önümüzde. İlk 5 şu şekilde: İsviçre, İsveç, ABD, İngiltere ve Güney Kore. Türkiye 7 ana göstergeden sıralaması en düşük olanı; kurumlar. Kurumlar başlığı atlında hukuk ve politik istikrar gibi alt göstergeler var. En iyi performans gösterdiği alan ise insan sermayesi ve araştırma. Burada eğitim harcamaları, üniversitelerin sırlaması, şirketlerin Ar-Ge harcamaları ve araştırmacı sayısı gibi alt parametreler söz konusu. Sonraki iyi alanımız; marka tescili, kültür ihracatı, üretilen film sayısı gibi göstergelerden oluşan yaratıcılık çıktıları. Ülkemiz genel olarak üretilen mobil uygulama sayısı, endüstriyel tasarım sayısı, e-devlet uygulamaları, faydalı model sayısı, yazılım harcamaları, işletme alanındaki araştırma yeteneği gibi göstergelerde göreceli iyi bir sıralamaya sahip. Girişim sermayesi yatırımları, hukuk, doğrudan dış yatırım, üniversite-sanayi iş birlikleri, şirket açma ve kapama kolaylığı gibi parametrelerde alt sıralarda. Endeks dünyadaki bilim ve teknoloji kümelenmelerini de ölçüyor. İstanbul 49. sırada.
Raporun altını çizdiği en önemli noktalardan birsi inovasyon ile kalkınma arasındaki ilişki. Ülkenin inovasyon kapasitesi artıkça kişi başı gelir yükseliyor. Diğer bir deyimle listede yer alan en inovatif ülkelerin vatandaşları en fazla gelire sahip durumda. Bu köşeyi takip edenler ekonomik büyüme (GSMH), daha önemlisi ortalama kişi başı gelir ile inovasyon arasındaki korelasyona dair yazılarımı hatırlarlar. Bir ülke girişimcilerin önünü ne kadar açarsa ve bu girişimciler (bağımsız ya da kurum içi) o kadar fazla sayıda inovasyona imza atar ve ülke o kadar hızlı kalkınır. Start-up’ların ya da kurumsal firmaların yaptıkları inovasyonlar sadece kendilerini büyütmez, ülke ekonomisini de büyütür. İnovasyon ürün veya hizmetteki niteliği artırdığı için birim başı karı, inovatif ürünler daha fazla satışa neden olduğu için genel olarak şirket karını artırır. Kar ve gelirleri artan firmalar çalışanlarının ücretlerini yükseltebilirler ve yeni yatırımlar yapabilirler. Yeni yatırımlar daha fazla istihdam yaratır, ihracatı ve gelirleri daha da artırır. İhracatı artan ülkeler döviz girişinden dolayı büyür ama aynı zamanda iç pazarda geliri artan vatandaşın tüketimden dolayı büyür. İhracat ve vergi gelirleri artan ülkeler alt ve üst yapı harcamalarını yükseltebilirler. Ar-Ge ve inovasyona kamu bütçesinden daha fazla ayırma imkanına sahip olurlar. Ar-Ge ve inovasyon teşvikleri inovasyonu daha da artırır ve döngü güçlenerek yeniden başlar. Dolayısıyla inovasyon ekonomilerin motorudur. Çalışmazsa araba yürümez. Tüm inovasyonlar itici güç olmakla birlikte özellikle radikal ve yıkıcı inovasyonlar ekonomik gelişimi hızlandırır. Benim kısaca “yüksek etkili” dediğim bu inovasyonlar yeni pazarlar yarattığı için çarpan etkisi fazladır. Ayrıca radikal ürünler ilk kez dünyaya sunulduğundan bir süre monopol kalacağı için kâr marjı yüksektir. O yüzden benim çalışmalarım özellikle radikal inovasyonlara yoğunlaşır. Kamu otoritelerinin ve politika yapıcılarının şiddetle yüksek etkili inovasyonları teşvik etmesi ve desteklemesi gerekir. Söz konusu inovasyonların neşet edeceği düşünsel, sosyal ve kültürel alt yapının kurulması önemlidir. Kamunun bizatihi inovatif ürünler imal etmek yerine bu ürünleri üretecek inovatörlerin önünü açması yeterlidir.
Ülke olarak yüksek etkili inovasyonlara fazlasıyla ihtiyacımız var. Ekonomi en büyük silahtır. Büyük ve gelişmiş ekonomiler gerçek anlamda güvendedir. Gelişmiş ülkenin vatandaşları mutlu ve huzurludur. İnsani ihtiyaçlarını karşılayarak onurlu bir şekilde yaşar. Başka ülkelere imrenmez, ülkenin iyi yetişmiş değerleri başka ülkelerde bir gelecek aramaz. Bu bakımdan inovasyon milli bir meseledir. İnovasyon için milli bir seferberlik ilan edilmesi gerekir. Buna ilgili Bakanlığın odağı ve ismi Bilim, Teknoloji ve İnovasyon şeklinde değiştirerek başlanabilir. Çünkü doğu-batı ya da sağ-sol değil, tek yol inovasyon!
Bu yazı alıntıdır.