İklim politikalarını AB vatandaşlarına son derece net ve açık bir şekilde anlatmayı hedefleyen “Fit for 55”, iklim hareketine verilen halk desteğini ölçmek açısından önemli bir test niteliğinde.
Avrupa Komisyonu iklim ve enerji politikası önlemlerini içeren “Fit for 55” (%55 hedefine uygunluk) paketini bugün açıklıyor. İklim politikalarını AB vatandaşlarına son derece net ve açık bir şekilde anlatmayı hedefl eyen “Fit for 55”, iklim hareketine verilen halk desteğini ölçmek açısından önemli bir test niteliğinde.
“Fit for 55” AB’nin tek seferde yayımladığı en kapsamlı önlem paketi özelliğine sahip. Paket, AB’nin karbon salımını 1990 seviyelerine kıyasla yüzde 55 oranında azaltma konusundaki siyasi hedefiyle uyumlu hale getirmek için, AB iklim ve enerji politikasını tamamen revize ediyor.
Yeşil Mutabakat’ın önemli bir parçası olan “Fit for 55” paketi, sınırda karbon mekanizması, AB emisyon ticaret sistemi, enerji vergisi yönergesi revizyonu ve yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği yönergelerinde yapılacak değişiklikleri içeriyor. Paket aynı zamanda, enerji sektöründe metan gazı salımı, binek araçlara ilişkin düzenlemeler, alternatif yakıtlara yönelik mevzuatlar ve arazi kullanımında sera gazı salımının azaltılması gibi konuları da kapsıyor. Bugün açıklanacak olan paketin 27 AB üyesi ve Avrupa Parlamentosu arasında aylarca sürecek müzakerelere yol açması da bekleniyor.
AB dışında, dünyanın en büyük iki kirleticisi olan Çin ve ABD de, net sıfır emisyon hedeflerini açıklamış durumdalar. Fakat, AB yeşil dönüşümü yasal bir boyuta taşıyarak bu konuda tüm dünyaya öncülük etmeyi hedefliyor. AB’nin iklim politikalarını hazırlayan isimlerden biri olan Jos Delbeke, “Herkesin bir hedefi var. Ama işin en zoru bu hedefi gerçek uygulamaya dönüştürmek ve karbon emisyonlarını azaltmak” diyor. AB, 2019 yılında, karbon emisyonlarını 1990 seviyelerinin yüzde 24 altına çekmeyi başardı.
12 POLİTİKA ÖNERİSİ
Avrupa Komisyonu enerji, sanayi, ulaşım ve binalarda enerji verimliliğine yönelik 12 politika önerisi sunacak. Avrupa genelinde elektrik sektöründe emisyonlar ciddi bir düşüş kaydederken, diğer sektördeki düşüş oldukça yavaşlamış durumda.
AB genelinde taşıt, uçak ve gemilerden kaynaklanan karbon emisyonları toplam emisyonların dörtte birini temsil ediyor ve sürekli olarak artıyor. Binalar ise toplam emisyonların üçte birinden sorumlu. Fabrikalar olduğu gibi, konutlarında büyük bir bölümü fosil yakıtlarla ısınıyor. Paket kapsamında sunulacak önlemler, şirketleri ve tüketicileri yeşil alternatifler kullanmaya teşvik etmeyi amaçlıyor.
LİSTE UZUN
Taslakta ilk kez yüksek emisyona neden olan jet yakıtlarının vergiye tabi tutulacağı; düşük emisyonlu yakıtların ise 10 yıl vergiden muaf olacağı yer alıyor. Öte yandan, AB karbon piyasasının sanayi, enerji santralleri, havayolları ve gemiler için karbon fiyatını artırması bekleniyor. Araçlara yönelik sıkı karbon standartlarının, 2035 itibariyle yeni benzin ve dizel araç satışlarının yasaklanmasına yol açacağı ifade ediliyor. Yenilenebilir enerji yatırımlarına yönelik hedefl erin de çok daha yüksek seviyelere taşınması bekleniyor.
Taslağın önemli bir bölümünü ise, karbonda sınır vergisi oluşturuyor. Karbonda sınır vergisi, AB ile ticaret yapan tüm ülkeleri yakından ilgilendiriyor. Birlik, daha şimdiden Rusya ve Çin gibi ticaret ortaklarını sinirlendirmiş durumda.
AB, KENDİ AİLE ÜYELERİNİ DE İKNA ETMEK ZORUNDA
AB, yeşil dönüşüm paketi ile dünyaya öncülük etmek isterken, kendi içinde uyumsuzluklarla mücadele etmek zorunda kalacak gibi görünüyor. Örneğin zengin batı ve kuzey Avrupa ülkelerinde elektrikli otomobil satışlarında çok ciddi artışlar izlenirken, fakir doğu ülkeleri kömürden çıkmanın sosyal etkileri ile nasıl mücadele edeceklerini düşünüyorlar. AB üyelerinin bir diğer endişesi de, Komisyon’un ulaşım ve ısınma için bir karbon piyasası oluşturması ve bunun sonucunda yakıt faturalarının önemli ölçüde artması. Komisyon ise, düşük gelirli ailelere yönelik bir sosyal koruma fonu oluşturacağını açıkladı. AB aynı zamanda, 800 milyar Euro’luk iyileşme paketinin hidrojen gibi temiz teknoloji alanında yeni istihdam yaratılması ve konutların ısı yalıtımına yönelik projelerde kullanılması çağrısı yapıyor. İklim değişikliği alanında faaliyet gösteren bağımsız düşünce kuruluşu E3G uzmanlarından Manon Dufour’un dediği gibi, “Bu paket büyük bir sosyo-ekonomik krizin ortasında açıklanıyor. AB, paketin yaratacağı sosyal etkiler konusunda dikkatli olmak durumunda.”
Bu yazı alıntıdır.