Bir düşünün; bir uyuşmazlık sebebi ile mahkemelik oluyorsunuz, dava için gerekli tüm prosedürleri ilerletiyor ve davanın görüleceği günü bekliyorsunuz. Duruşma tarihi beklerken, adalet sarayına gitmek yerine cep telefonunuza dava sonucunuz geldiğini görüyorsunuz. Cep telefonunuzda sonucu incelediğinizde kararın altındaki elektronik imza gözünüze çarpıyor: Bu imzayı yapay zekâ tabanlı bir hâkim atmış!
Distopik görünse de dijital alanda birçok ülkeye örnek olan ve kendisini “dijital devlet” olarak betimleyen Estonya’da bu konuda girişimler mevcut. Yapay zekânın devlet hizmetlerinde kullanılmasına yönelik çalışmaların temelleri 2017 yılına dayanıyor. Estonya 2019 yılında yayımladığı Yapay Zekâ Stratejisi ile de bu alanda çalışmalarda ne kadar ciddi olduğunu göstermiş durumda. Yapay zekâ alanındaki ilgisini ve odağını kanıtlayan bir başka oluşumu ise Yapay Zekâ Görev Takımı. Bu komitenin çalışmaları yapay zekâ teknolojisinin sunduğu çözümler kadar oluşturduğu riskleri ne kadar ciddiye aldığını bizlere gösteriyor.
e-Estonya’dan bir yetkili, Estonya’daki hakim sayısının son 20 yılda değişmemesine rağmen duruşma sayılarının iki katını aşması, adalet sistemindeki karmaşıklığından ötürü bu sayının da düşüş eğilimi göstermeyeceğinin öngörülmesi üzerine, teknolojinin kamu hizmetlerinin sürdürülebilirliğine nasıl katkı sağlayacağı araştırıldığını ve yapay zekâ tabanlı robot hakim olmak üzere farklı bir çok teknolojinin kurgulanmasına yönelik çalışmaların yapıldığını açıklamıştı.
Estonya’nın yargı sisteminde karşılaşmış olduğu yoğunluk sorunu ülkemizde de benzer durumda. UYAP istatistiklerine bakacak olursak 2008 yılından bu yana İcra dairelerindeki icra ve iflas dosya sayıları yaklaşık %9 yıllık bileşen artış ile üçe katlanmış durumda. Hukuk mahkemelerinde de durum benzer. Bu alandaki dosyalar da 2008 yılından bu yana iki kat artmış durumda. Yıllık gelen ve çıkan dava adetlerine bakılacak olursa her zaman bir sonraki yıla devreden dosyaların olduğuna şahit oluyoruz.
Yapay zekâ hâkimler duruşmalarda adaleti sağlayabilir mi? Riskler nelerdir?
Teknolojinin sağladığı faydalar kadar yanında getirdiği riskleri de her zaman göz önünde bulundurmak gerekiyor. Aşağıda bazı riskleri sıraladık:
Siber riskler: Her teknolojide olduğu gibi hacklenme ve siber güvenlik riskleri her zaman ön planda. Teknolojilerin stabil bir şekilde operasyonlarına devam edebilmeleri için standartlara uygun siber güvenlik önlemlerinin alınması ihtiyacı her zaman var olacaktır.
Önyargı: Yapay zekânın mevcut dava sonuçları dahil sunulan veri setleri ve takviyeli öğrenme süreçlerinde önyargıya sahip olması, adaletin tarafsızlığı ilkesi uyarınca önemli bir risk olarak karşımıza çıkıyor. Özellikle yapay zekânın denetlenebilmesi, denetim süreçlerinin ve sonuçlarının kamuoyu ile açıkça paylaşılması gelecek dönemde öne çıkan konuların başında gelecek.
Yargıda dijitalleşme: Yapay zekânın eğitimine olanak sağlayacak verilerin dijital ortama ve ardından yapay zekâ algoritmasına aktarılabilmesi ise yapay zekânın tutarlı sonuçlar üretebilmesi için önemli bir girdi. İletilen verilerin eksiksiz ve manipüle edilmemiş olması çok önemli. Bu alandaki çalışmalar ayrıca yargının dijitalleşmesine yönelik gayretler ile paralel olduğunu da anımsamak gerekir.
Değişen normlar: Yapay zekâ, zamanın koşulları ve değişen sosyal olgular neticesinde geçmişte yapılmış olan hataları düzeltme veya tekrardan kalibre etme/güncelleme yetkinliğinin olmadığını hatırlamak gerekiyor. Toplumun moral ve güncellenen değerleri uyarınca değişen koşullara uyum sağlamak için yalnızca geçmiş davalara ve koşullara dayanarak ilerlemek mümkün olmayabilir. Bu gibi durumlarda “yalnızca” geçmişten beslenerek günümüze karar veren tüm etmenler bizleri bir adım ileri taşımayacaktır.
Yapay zekânın gelecekte yargı sisteminde yer alabilmesi için hangi sorulara cevap bulmalıyız?
Strateji, insan, süreç ve teknoloji perspektiflerinden değerlendirdiğimizde Başlangıç Noktası olarak başlıca bazı sorulara birlikte cevap bulmamız gerektiğini düşünüyoruz.
Strateji:
- Devlet olarak genel bir yapay zekâ stratejimiz var mı?
- Bu strateji kapsamında yapay zekâyı hangi alanlarda öncelikli olarak değerlendireceğiz? İş planımız, analizimiz ve yatırımın geri dönüşünü takip edecek performans metriklerimiz hazırlanmış mıdır? Yargı bu alanda öncelikli bir alan mıdır?
Süreç:
- Yargı işleyiş kural ve kaidelerinde yapay zekânın kullanımı için herhangi bir güncelleme ihtiyacı bulunmakta mıdır? Yapay zekânın kullanım sahasını yaratabilmek için kanun, yönetmelik değişiklikleri gerekmekte midir?
- Yapay zekâ teknolojisini gözetecek etik değerler ve prosedürler tanımlanmış mıdır? Gözetim ve denetim için multidisipliner yapıda komiteler ve çalışma grupları kurulmuş mudur?
Teknoloji:
- Yargı sistemi dijital olgunluğa erişmiş midir? Yapay zekânın besleneceği veri setleri ve teknik alt yapı çalışmaları tamamlanmış mıdır?
- Siber güvenlik ve diğer tehditleri ortadan kaldıracak önlemler alınmış mıdır?
İnsan:
- Toplum bu değişim için doğru bilgilendirilmiş midir? Kamuoyunun bu alanda onayı alınmış ve çekinceleri giderilmiş midir?
- Yargı mensupları içerisinde yapay zekâ teknolojisinin sağladığı faydalar ve karşılaşılabilecek zorluklara ilişkin iletişim planları bulunmakta mıdır? Bu planlar hedef sonucu sağlamak için başarılı ilerlemekte midir?
- Yapay zekâ teknolojilerini geliştirmek için gerekli teknoloji yetkinlikleri yargı organları tarafından istihdam edilmiş midir?