Birleşmiş Milletler’in 2018 yılında yayınladığı Dünya Şehirleşme Öngörüleri raporuna göre 2050 yılında her üç kişiden ikisi şehirlerde yaşayacak. Bu öngörü geleceğin şehirlerinde her açıdan daha sürdürülebilir bir kent planlama ve kamu hizmeti sunma ihtiyacını ön plana çıkarıyor. Raporda göze çarpan önemli diğer detay ise 2030 yılında dünyada 10 milyon kişi ve üzeri nüfusa sahip 43 mega şehrin yer alacağı ve bu mega şehirlerin çoğunluğunun gelişmekte olan ülkelerde olacağı.
Ülkeler artan nüfus için konut, ulaşım, enerji ve diğer altyapı servislerinin sağlanmasında birçok zorluk ile karşılaşıyor. Geleneksel politika üretme mekanizmaları bu tür zorluklar ile başa çıkma noktasında yetersiz kalmakta. Çözümün inovatif kamu politikaları üreten, katılımcı yeni nesil çalışma şekillerinden geçtiğine inanıyoruz. Bu çalışma şekline baz olacak en önemli değer ise veri olarak karşımıza çıkıyor.
Akıllı bir şehir veri ile yönetilen bir şehirdir. Akıllı bir şehrin yönetimi, bir kamu politikası veya bir hizmet üretirken şehirden aldığı veri seti ile ihtiyaçları belirler. Kısa zamanda, düşük maliyette ve proaktif bir şekilde çözümler sunar.
IESE Cities in Motion raporuna göre İstanbul 165 şehir arasında 114. sırada. En akıllı şehirler ise New York, Londra ve Paris olarak sıralanıyor. Şehrin akıllı olması yalnızca teknolojik yatırımlar ile mümkün olmuyor. Akıllı bir şehir aşağıda belirtilen parametrelerin bir araya gelmesi ile birlikte ölçümlenebiliyor:
- Ekonomi
- İnsan Sermayesi
- Sosyal Tutarlılık
- Çevre
- Yönetişim
- Şehir Planlama
- Uluslararası Açılım
- Teknoloji
- Ulaşım
Elbette şehrin akıllı şehir vizyonu ve stratejisi tüm bu etmenler üzerinde çatı görevi görüyor, şehrin gitmek istediği yönde ilerlemesinde kutup yıldızı rolü oynuyor.
Günümüz ve geleceğin önemli zorluklarından biri olan ve akıllı bir şehrin öncelikli ajandasında bulunan ulaşım konusunda Deloitte 2019 Şehir Mobilite Endeksi çalışmasını yayınladı. Bu çalışmaya göre, İstanbul’un Future of Mobility Readiness skoru “Proaktif” olarak belirtildi.
Kaynak: Deloitte
Aynı raporda İstanbul ile Londra arasında Vizyon ve Liderlik alanında kıyaslamalar yapıldığında aşağıdaki sonuçlara varmaktayız:
Kaynak: Deloitte
İstanbul’un yakın zamanda akıllı şehir vizyonu ve stratejinin belirlenmesine yönelik attığı adımların pratiğe aktarılması ile birlikte raporda belirtilen Vizyon ve Strateji alanında ilerleme göstereceğini düşünmekteyiz.
Ulaşım yatırımları açısından değerlendirildiğine ise İstanbul’un 23 milyar 800 milyon liralık 2019 bütçesinin %54’ü ulaşım yatırımlarına ayrılmış durumda. Londra’da da bu değer yaklaşık %50 seviyelerinde.
İki şehri kıyasladığımızda gözle görülür en büyük uçurumun inovasyon alanında olduğunu gözlemlemekteyiz.
Vizyon ve strateji ile paralel, şehrin sunduğu hizmetlerin, kamu politikalarının oluşturulmasında inovatif çözümlere başvurması geleceğin şehirlerini birbirinden ayıran en önemli etmenlerden biri olacak. Bu konuda farklı paydaşların bir araya gelerek oluşturdukları platformların değer kazandığını görmekteyiz. Kamu politikası belirleyen mevkiler ile birlikte, şirketlerin, girişimcilerin, akademisyenlerin ve vatandaşların kolektif olarak destek verdiği mekanizmaların, sorunlara çözüm bulmada hız, maliyet ve etki alanlarında artı değer yarattığı görülmektedir.
İnovatif kamu politikalarının hayat bulmasına güzel bir örnek olan Londra, London Councils’in sahipliğini gerçekleştirdiği London Ventures programını hayata geçirdi. Bu program Londra’nın ilçelerinin, özel ve üçüncü sektörün katılımı ile Londra’da sürdürülebilir değişim ve dönüşümün sağlanabilmesi adına inovatif çözümlere ev sahipliği yapmaktadır. London Ventures, Londra’nın ortak kabul gören sorunlarına katılımcı ve inovatif bir yaklaşım ile çözüm arayarak, kolektif aklın kıymetinin farkına varan ve bu değeri avantaja dönüştüren iyi bir örnek olarak karşımıza çıkmaktadır.
Londra’daki gibi benzer bir yapının, hatta yeniliğe açık, genç bir nüfus ile daha da iyisinin, İstanbul’da yapılamaması için hiçbir neden yok. İstanbul’da multi-disipliner bir platformun kurulması, siyaset üstü kurulacak bu platformda inovatif hizmetler ve kamu politikalarının üretilmesi, üretilen hizmet ve politikaların küresel şirketler ve yerel girişimciler ile çalışılarak saydam bir şekilde hayata geçirilmesi mümkün. Böylece İstanbul, gelişmekte olan ülkelerde kurulması öngörülen mega şehirlere iyi bir örnek teşkil edebilecek, akıllı şehir skorunu daha da yukarı taşıyabilecektir.
Kaynak: London Ventures