Bugüne kadar getirdiğimiz iki önemli şeyi artık bugünden ve gelecekten bekleyemeyiz: Standart eğitim ve bir insanın hayatı boyunca tek bir meslek edinmesi. Bu ikisi, hızla değişen dünyamızda geçerliliğini kaybetmeye başladı, dolayısıyla artık eğitim sistemlerinde değişim yaratma vakti geldi.
Fakat, sorun şu ki, eğitim sektörünün sağladığı becerilerle ekonominin ihtiyaç duydukları, sadece Türkiye’de değil tüm dünyada birbiriyle uyuşmuyor. Bırakın gerekli teknik bilgilerin sağlanmasını, işe girmek için gereken en basit beceriler dahi bugün en iyi okulların bile kariyer merkezlerinde sağlanmıyor. Pek çok işveren, gençlerin mülakatlara haber vermeden gelmemesinden, bir e-postayı profesyonelce yazamamasından, düşüncelerini toparlayıp anlaşılır şekilde aktaramamasından, en temel Excel fonksiyonlarını bile kullanamamasından ve daha pek çok temel becerilerden yoksun olmasından şikayetçi. Henüz bu beceriler bile sağlanamazken üniversite derslerinden değişen ekonominin ve teknolojinin hızını yakalaması gerçekçi değil. Durum böyle olunca tüm dünya hızla büyüyen bir beceri uyumsuzluğu ve genç işsizlik sorunuyla karşı karşıya kalıyor.
Beceri uyumsuzluğu, sektörde beklenen becerilerle iş gücünün sahip olduğu becerilerin arasındaki fark demek. BCG, globalde büyüyen bu sorun üzerine Ocak 2020’de “Fixing the Global Skills Mismatch” raporunu yayınladı. Buna göre, dünyada 1.3 milyar insanın beceri uyumsuzluğu sorunu yaşadığı tahmin ediliyor. Dünyadaki çalışan nüfus yaklaşık 3 milyar kişi; bu da demek oluyor ki çalışanların yaklaşık %43’ü ekonominin istediği becerileri karşılayamıyor – üstelik daha bugünden… 2030’da beceri uyumsuzluğu yaşayan kişi sayısının 1.4 milyar olması bekleniyor.
Aşağıdaki grafik, Türkiye’nin beceri uyumsuzluğu konusunda üst sıralarda sorun yaşayan ülkelerden biri olduğunu gösteriyor. İş gücümüzün %45’i, yani neredeyse yarısı bu sorunla karşı karşıya. Çevremizde işinden mutlu olmayan kişileri düşünürsek bu sonuca şaşırmayacağımıza eminim.
Beceri uyumsuzluğu pek çok açıdan büyük soruna yol açıyor: Bireysel mutsuzluk ve tatminsizlik dışında, ekonomik büyümenin en temel bileşenlerinden olan iş verimliliğini de düşürüyor. Düşünün: Eğer işiniz için yeterince kalifiye değilseniz, öğrenmeye çalışırken gereken işleri muhtemelen zamanında yetiştiremeyeceksiniz. Ama eğer işinizin gerektirdiğinden daha fazla beceriye sahipseniz, bu ekonomi için bir değer kaybı demek çünkü yapabileceğinizin daha azını yapıyorsunuz. Tam da bu yüzden, beceri uyumsuzluğuyla iş verimliliği arasında aşağıdaki grafikte görüleceği gibi güçlü bir ilişki var. Türkiye ne yazık ki hem beceri uyumsuzluğu hem de iş verimsizliği konusunda oldukça üst sıralarda. Bu da ekonomik büyümeyi olumsuz etkiliyor.
Peki beceri uyumsuzluğu sorunu neden kaynaklanıyor? Bu sorunları nasıl çözeriz? Bununla ilgili yazım haftaya.