İki ayrı kavramı açıklamakta fayda var:
Doğrusal ekonomi
Hammaddelerin toplandığı, daha sonra nihayetinde atık olup elden çıkarılana kadar kullanılacak ürünlere dönüştürüldüğü bir ekonomik sistem. Bu ekonomik sistemde değer, mümkün olduğu kadar çok ürün üretip satarak yaratılır. Günümüzdeki baskın ekonomik sistem budur; tüketmek!
Döngüsel ekonomi
Döngüsel ekonomi, atık oluşumunu en aza indirirken malzemeleri ve kaynakları kullanımlarının sonunda ürün döngüsüne geri döndürerek değerlerini mümkün olduğunca uzun süre korumayı hedefler. Döngüsel ekonomi, kaynakları ekonomi içinde mümkün olduğunca uzun süre tutarken fiziksel kaynakların katma ve içsel değerini koruyan ve hammadde tüketimini, atığı ve değer zinciri risklerini en aza indirgemek amacıyla kullanım ömrünün sonunda değeri yakalayan bir piyasa ekonomisidir; dönüştürmek, geri kazanmak ve yeniden kullanmak! (Kaynak: Türkiye Döngüsel Ekonomi Platformu)
Tükenen kaynaklar, geri kazanılamayacak şekilde harap ettiğimiz doğa, kirlenen çevre, hepsi doğrusal ekonomik modelin önlenemez sonuçları. Dünya topraklarının sadece yüzde ikisini işgal etmesine rağmen toplam nüfusun üçte ikisini barındıran, doğal kaynakların yüzde yetmiş beşini tüketen, katı atığın yüzde ellisinden – yaklaşık 2,5 milyar ton – sorumlu ve sera gazının yüzde altmışını salan şehirler bu olumsuz tablonun başoyuncusu. Bu nedenle, şehirlerde döngüsel ekonomik sistemin işlerlik kazanması, baskın hale gelmesi gezegenin kurtuluşu demek olacak. Ekonomik, sosyal ve çevresel boyutta büyük kazanımlar elde edilecek. Bu farkındalık bazı şehirlerin döngüsel ekonomi girişimleri ile daha da hız kazanmakta. Bazı şehirler ise bu anlayışa zaten uzun bir süredir sahip. Örneğin, Almanya’da çatıları yeşillendirmek 100 yılı aşkın bir gelenek. 1880 ile 1930 arası katranlı kağıt ile kaplı yeşillendirilmiş çatılar halâ iş görüyor. Yeşil örtü, olumsuz hava koşullarına ve güneş ışığının etkilerine karşı onca yıl çatıları korumuş, malzeme israfını önlemiş, solunan havanın kalitesine katkıda bulunmuş. Amsterdam şehir yönetimi ise 2019 yılında hedefler oluşturmuş: 2025 yılına kadar evsel atıkların yüzde altmış beşinin geri dönüşüm için ayrıştırılabilir hale getirilmesi, 2030 yılına kadar temel hammadde kullanımının yüzde elli azaltılması, 2050 yılında döngüsel ekonomiye tam geçiş gibi.
Döngüsel ekonomi şehir hizmet ve bütçeleri üzerindeki baskıyı azaltacaktır. Örneğin, temel hammadde ve malzeme kullanımının azaltılması atık yönetim maliyetini azaltacaktır. Örneğin, maliyeti düşen ürün ve hizmetler nedeniyle harcanabilir kişisel gelirin artmasını sağlayacaktır. Örneğin, yeni iş modelleri arayışını tetikleyeceği için inovasyonu yüreklendirecektir. Örneğin, trafik sıkışıklığında kaybolan zamanı geri kazandırarak, solunabilir temiz hava ve içilebilir temiz su sağlayarak yaşanabilirliği arttıracaktır
Şehirlerde dönüşümün doğrusal ekonomik sistemden döngüsel ekonomik sisteme doğru evrilmesi gerekirken “dönüşüm” anlayışının eski yapıları yenilemek ile sınırlı kalması üzücüdür. Her yönüyle düşünülmüş ve planlanmış bütüncül bir dönüşüm anlayışı şehirlerimizi gelecek on yıllara başarıyla taşıyacaktır inancındayım.
Haftanın Şehri: SAO PAOLO, BREZİLYA
SAO PAOLO yaklaşık 12,5 milyon nüfusu ile Brezilya’nın hatta Güney Yarımküre’nin en büyük şehri. Şehrin yazımızda yer almasının nedeni ise başarılı bir döngüsel ekonomi uygulamasının sahibi olması. Sao Paolo gibi Latin Amerika şehirlerinin genelde karşılaştığı en büyük zorluk kırsal alan ile şehir arasında sürdürülebilir bir ilişkinin kurulamıyor olmasıdır. Şehrin yayılma eğilimi çok büyük ölçekte kırsal alanı tehdit eder vaziyettedir. Bunun yanı sıra, tarımla uğraşanlar için organik tarım sertifikası edinmek oldukça zahmetli ve maliyetli bir süreç olup herhangi bir destek de söz konusu değildir.
“Connect the Dots – Noktaları Birleştirmek” adı verilen proje ile tarımsal çıktı ve gıda değer zincirini oluşturan noktalar arasında bir ilişki kurulmuş. Şehrin 50 km. dış çevresi “ekolojik tarım dönüşüm” alanı olarak belirlenmiş. Bu alanda tarımsal faaliyet yürütenlere eğitim verilmiş, teknik ve finansal destek sağlanmış. Yapılan çalışmalar sonunda 160 çiftçinin geleneksel tarımdan organik tarıma geçişi sağlanmış. 536 tarımsal alan ekolojik tarım dönüşüm alanı olarak tescil edilmiş. Gübreye dönüştürülen organik atıklar ile toprak ıslah edilmiş. 2,000 üretici, restoran, süpermarket ve bireysel tüketiciyi buluşturan bir dijital platform yardımıyla ürünler değer kazanmış. Tarımla uğraşanların %66’sı şehre göç etmekten vaz geçmiş.
Bu yazı alıntıdır.