Birbiriyle konuşan nesnelerin internetinden sonra Kovid-19 salgınıyla birlikte görüntülü iletişimi, bir anda günlük yaşama ve iş dünyasına dahil ediverdi. Yakın zamana kadar fütüristtik makalelerin konusu olan uzaktan çalışma artık günlük yaşamın bir parçası. Bundan sonra ne var? Ufuk çizgisinde metaverse gözüküyor.
Metaverse yeni bir dünya vaat ediyor. Tamagoççi yumurtasıyla başlayan, secondlife ile süren, FarmVille’in inekleri, domatesleri ve mısırlarıyla herkesin hayatına giren bir sanal deneyimi; eğitimden spora bankacılıktan politikaya kadar uçsuz bucaksız bir dünyaya taşıyacağız.
Akıllara hemen 1999 yılının kült filmi Matrix ve onun esin kaynağı Neuromancer romanı gelecektir. Fakat bütün bunların arkasındaki fikir babasının Fransız felsefeci Jean Baudrillard olduğunu da bir kenara not edelim. Yaratılmış gerçeklikle kurulan simülasyon dünyasını, gerçekliğin kopyalarıyla yer değiştirdiği bir evreni müjdeleyen bu felsefeciydi.
Metaverse, finans dünyasını nasıl şekillendirebilir?
Otuz yıl önce kâğıt, kalem ve hesap makinesi kullanan finansçılar, göz açıp kapayıncaya kadar internet bankacılığı ve mobil bankacılık uygulamalarına, yapay zekaya baş döndürücü bir hızla geçti. Bundan sonrası önce artırılmış gerçeklik ve sanal gerçekliğe kapı açan gözlükler, sonra adım adım hızlanan avatarlar ve hologramlar dünyası.
Dijitalleşen finans dünyasına, avatarlarla girip hayaller kurabileceğiz. Bu bakıldığında insanın başını döndüren bir uçurum gibi, hızlı ve tahmin edilemez bir dünya. Plajda güneşlenirken bir on dakikalığına sanal banka şubesine uğrayıp, müşteri temsilcisiyle yatırımlarınıza yön vermek mümkün olabilecek. Elbette siz plajdayken, avatarınızı ele geçiren birinin müşteri temsilcinizle talihsiz bir toplantı yapması riski de var.
Müzelere sanal geziler şimdiden başladı, belki çok yakında futbol maçlarını hologram olarak izlemek mümkün olacak. Hatta dijital cüzdandan yüklü bir miktarı bastırıp Messi yetenekleriyle donanmış bir hologramınız, mavi bordo çubuklu formanızla Camp Nou’da ilk 11’de sahada olabilirsiniz. Gerçi Messi artık PSG’nin oyuncusu ama…
Dünyanın neye benzeyeceğini kestirmek zor!
Hayal edin evinizde, bahçenizde koltuğunuzda otururken hem bankanızdaki temsilcinizle gerçek bir ortamda gibi karşı karşıya gelip işlemlerinizi yapabilecek hem de dilediğiniz zaman finansal danışmanlık hizmeti alabileceksiniz. Dijital banka çalışanları, izin verdiğiniz her saatte size mali bünyenizi nasıl daha sıhhatli tutabileceğinize ilişkin önerilerde bulunacak. “Temsilcimi aradım ulaşamadım” gibi bir durum hiçbir zaman söz konusu olamayacak. Ve dünyanın neresinde olursanız aynı temsilciyle çalışma imkânı bulabileceksiniz. Ve bu temsilci; adını, dilini, tavsiye seviyesini sizin belirleyeceğiniz bir dijital çalışan olacak.
Dijital bankacılıkta olduğu gibi, meta evrende de bankalar için fiziki lokasyon yatırımlarının giderek azaldığını, şube yaygınlığından bağımsız alınacak hizmetin artırdığı rekabetin müşteri maliyetlerine pozitif yansıyacağını öngörebiliriz. Bu durum meta evrende küçüklerin büyüklerle çok daha hissedilir bir rekabet içinde olmalarına imkân verecek. Çevik olanın daha çok müşteri tuttuğu bir ortama doğru evrilecek süreç.
Ve ilerleyen zamanda bankalar müşterilerine bonus, puan, xpara vb. sunmanın yanında Louvre Müzesi’ne bedava sanal meta-gezi veya Şampiyonlar Ligi final maçını izleme imkânı da sunacak ya da müşteriler puanlarını meta-seyahatler için kullanabilecek. Statların artık yüzbinlerle sınırlı olmasına da gerek kalmayacak bir maçı bir milyar kişi aynı stattan izleyebilecek ve bu bir milyar kişi stadın en iyi görüş açısı olan aynı koltuğunda oturabilecek.
Her şey çok hızlı gelişiyor ve değişiyor. Değişime ayak uydurmak için geleceğe bakmak, daha da önemlisi görmek gerekiyor…
Bu yazı alıntıdır.