2000’li yılların başından itibaren Fortune 500 şirketlerinin yüzde 52’sinin birleştiği, birbirlerini satın aldığı veya iflas bayrağını çektiği bir dünyada kurumların büyümeleri ile ilgili yeni paradigmalar doğduğu kaçınılmaz bir gerçek. Eski dünyada $1 milyar dolar sınırına ulaşmak için ortalama 20 yıl harcaması beklenen kurumlar, günümüz dünyasında 4 ay (Jet.com) içerisinde bunu başardığı gözlemleniyor.
Tüm bu değişimler, kurumların kendi sürdürülebilirliğini sağlayabilmeleri adına geleceğin iş yerlerini dikkatlice tasarlamaları gerekliliğini bir kez daha ortaya koyuyor. Bu kapsamda geleceğin iş yerlerini dizayn ederken geleceğin insan sermayesinin beklentilerini anlamak ve buna göre tasarım yapmaları önem kazanıyor. Yapılan araştırmaya göre insan sermayesinin yüzde 90’ı esnek çalışma yerini tercih ederken kendi belirleyeceği lokasyondan çalışmak istediğini belirtiyor. Aynı şekilde yüzde 51’i de gig ekonomisi kapsamında serbest çalışarak (freelance) olarak çalışmalarını sürdüreceğinin altını çiziyor.
Uzaktan çalışmanın öneminin artmasıyla birlikte, lokasyon bağımsız paylaşımlı ofislerde filizlenecek yeni dünyanın kurum kültürünün önemi bir kez daha anlaşılıyor. Diğer taraftan herhangi bir fiziki ofise ait olmadan uzaktan çalışmanın, çalışan bağlığı üzerinde çok büyük artısı olduğu düşüncesi de yapılan araştırma neticesinde şehir efsanesi olarak yerini alıyor.
Tablo 1: Uzaktan Çalışmanın Çalışan Bağlılığı İle İlişkisi
Geleneksel ve Paylaşımlı Ofisler
Öyle bir dünya koşulları düşünün ki çalışanlarınızın çok büyük bir kısmı uzaktan çalışacak. İşte bu koşullar altında günümüz dünyasının geleneksel ofis yapısı ne derece önemli olacak? Amerika’da yapılan araştırmaya göre kurumların yüzde 63’ünde uzaktan çalışanlar mevcut. Uzaktan çalışma sonucu operasyonel maliyetlerin ciddi bir oranda azaldığı saptanarak çalışanların verimliliğinde de aynı seviyede artış olduğu tespiti yapılıyor. Bu kapsamda çalışan başına ortalama 11 bin dolarlık bir maliyet avantajından söz ediliyor.
Diğer taraftan yeni dünyanın ihtiyaçlarına göre dizayn edilen geleceğin iş yerlerine doğru uzanırken insan sermayesine esneklik ve daha rahat çalışma ortamı sunan paylaşımlı ofislerinin önemi daha da artıyor. İstatistikler, paylaşımlı ofislerin sayısının gün geçtikçe katlanarak arttığını gözler önüne seriyor. Tablo 2, bu konudaki rakamları açıklıkla ortaya koyuyor.
Tablo 2: Paylaşımlı Ofis Sayısı
Sosyal Ağını (Network) Etkili Yönetenler Gelecekte Yerlerini Garantiliyor
Priya Parker’ın “The Art of Gathering How We Meet and Why It Matter” kitabında belirtildiği üzere sahip olunan sosyal ağı etki odaklı yönetebilmenin bir sanat olduğu tasviri yapılıyor. Bu kapsamda, paylaşımlı ofislerin etki odaklı sosyal ağ yönetimi sağlanmasında önemli bir rol oynadığı da belirtiliyor.
Bir taraftan kurumlar maliyetlerini düşürmek istiyor, diğer taraftan çalışanlar esneklik istiyor. Bu sebepler temel olarak paylaşımlı ofislerin önemini arttırıyor. Bunun yanı sıra, geleneksel ofis anlayışının silo olarak görülen sosyal ağ yönetimi (networking) de paylaşımlı ofis dünyasında yeniden tanımlanıyor. Farklı kurumların bir arada yeni nesil çalışma anlayışıyla değer ürettikleri paylaşımlı ofisler, çalışanlara sosyal ağlarını genişletme fırsatı sunuyor. Yapılan anket çalışması da paylaşımlı ofislerin çalışanlara sağladığı faydaları gözler önüne seriyor.
Tablo 3: Paylaşımlı Ofislerin Çalışanlara Faydaları
Günün sonunda, kurumlar geleceğin iş yerlerini dizayn ederken paylaşımlı ofisleri de dikkate almaları gerekliliği tüm çıplaklığıyla gözler önünde.