Zeka, duygusal ve ruhsal katsayı kavramlarını anlamak
İlk önce zeka katsayısı (IQ – intelligent quodient) kavramı ile karşılaştık. 20. yüzyılın ilk yarısında psikolog William Stern tarafından geliştirilen bu yeni kavram karşısında, herkes kendi zekasını test etmek için sıraya girmiş gibi zeka katsayını ölçtürmek istedi. Sonucu beğenenler, bu katsayıyı dahil olduğu sohbet masalarında dile getirmekten çekinmedi. Sonuçtan tatmin olmayanlar, zeka katsayısı testini beğenmemişçesine tekrardan pusulaların sayılmasını istedi veya seçimi reddetti.
İyi de nedir bu zeka katsayısı sorusunu gelin birlikte anlamaya çalışalım. Doğuştan gelen, bir nevi beynimizin veriyi işleme yetkinliği ile ilişkili bir katsayı diyebiliriz. Diğer bir değişle geliştirilmesi sınırlı olan sol beynimiz kontrolündeki yetkinliğimizin, matematiksel ölçümlenmesi olarak adlandırabiliriz.
Zeka katsayısı oldukça popüler bir kavram olduğunu gönül rahatlığıyla ifade edebiliriz. Hatta ülkelerin, zeka katsayısı ortalamaları ile birbirlerine podyumda yürürcesine hava atmaktan keyif aldıklarından da bahsedebiliriz. Son yapılan araştırmada, zeka katsayısı en yüksek olan ülkenin Singapur olduğu belirtildi.
Zeka katsayısından memnun olmayanlar, yeni bir kavramın doğması için ortamı hazırladı. Duygusal katsayı (EQ – emotional quodient), ilk bakışta işin biraz hileli ve irrasyonel kısmı gibi gözükse de 20. yüzyılın ikinci yarısında psikiyatr Michael Beldoch tarafından ayakları yere bastırıldı. Duygusal çerçevede ruh kazanan tüm yetkinliklerin bu katsayı ile bir modele oturulması neticesinde insanoğlunun irrasyonelliği de ölçümlenmeye başlandı.
Zeka ve duygusal katsayıyla yetinmek istemeyenler, canları sıkılırcasına yeni bir katsayı daha geliştirerek insanoğlunu iyicene rakamsallaştırmaya çabaladı. Böylece ruhsal katsayı (SQ – spiritual quodient), yani kişinin tam bir dengeye ulaşmasını sağlayacak bir nevi denge katsayısı geliştirildi. Hesaplanma yönteminde kişinin bilinç seviyesi, öz farkındalığı gibi hesaplanması oldukça güç parametreler kullanıldı.
Gelecek için dijital zeka katsayısı
Başlangıç Noktası olarak altını sürekli çizdiğimiz geleceğin konuları olan IoT, blockchain, geleceğin eğitimi, geleceğin enerjisi, geleceğin organizasyonları, geleceğin iş gücü, geleceğin sanatının ortak bir özelliğini tespit etmemiz pek de zor olmasa gerek. Dijital dünyanın yeni düzlemi üzerinde inşaa edilen ve beklenenden çok daha önce hayatımıza giren bu temaları anlamak temel şart. Bu sebepledir ki WEF’nin yıllardır bağıra çağıra dile getirdiği eğitimden başlayarak reformist hareketlerle toplumun tüm katmanında dijital bir devrime doğru hareket etmemiz şart. Çocuk yaştan itibaren kazanılacak dijital yetkinlikleri, geleceğe doğru uzanırken adım adım ölçmek için yeni farkli ölçümleme tekniklerine ihtiyaç doğdu. Bu noktada karşımıza çıkan dijital katsayı (DQ – dijital quodient) ile geleceğin yetkinliklerinin ölçümlenmesi hedeflendi.
OECD’nin 2030 vizyonuyla hazırlamış olduğu geleceğin eğitimi bakış açısı düzleminde yükselerek oluşturulan dijital katsayı çerçevesi temel olarak 24 farklı başlıktan meydana geliyor.
Tablo 1: Dijital Katsayı Ölçümleme Modeli
Dijital katsayı ölçümlenmesi, 3 temel tema çerçevesinde gerçekleşiyor. Bunlar, dijital vatandaşlık, dijital yaratıcılık, ve dijital rekabet yetkinliği olarak karşımıza çıkıyor.
Tablo 2: Temalara Göre Dijital Katsayı Ölçümleme Modeli
Bunun yanında kurumlar bu kavramı çok sevmiş görülmeli ki hemen bir şekilde kendilerine de uyarlayıp dijital zeka katsayısını ölçümlemeye başladılar. Bu konu, tek bir paragraf özetten daha fazlasını hak ettiği için, gelecek yazılara borçlandıralım.
Dijital zeka katsayısı ve modeli düşünülenden öte bir şekilde gündemde kalmayı başardı. Hatta WEF, OECD, IEEE ve DQ Institute bir araya gelip Dijital Zeka Koalisyonunu (The Coalition for Digital Intelligence – CDI) oluşturarak dünyanın çapında toplumlara, kurumlara ve bireylere bu konuyu iletmek adına çaba göstermeyi amaçladılar. Bu konunun önemini deklare edebilmek amacıyla çeşitli araştırmalar yapıldı. Neticesinde, elde edilen tespitler dijital zekanın geliştirilmesi konusunun ne denli önemli olduğu savını destekler niteliğindeydi. Örneğin, Yapılan araştırmaya göre dijital zekası düşük olan toplumlarda 8 ile 12 yaş arası çocukların siber suçlar ve siber odaklı diğer olası kötü durumlarla başbaşa kalma olasılığı 56% daha fazla olduğu sonucu elde edildi.
Günün sonunda, geleceğin insan sermayesini inşaa etmek, temelden başlıyor. Temeli sağlam tutabilmek ise toplumların, kurumların ve bireylerin dijital zeka katsayılarını arttırmaktan geçiyor.
Geleceğin sürekli kaotik bir dünyada inşaa edileceğini bildiğimizden ötürü kim bilir belki de bir sonraki kavram geleceği anlama katsayısı (Future intelligence quodient – FQ) olarak karşımıza çıkar.