1981-1996 yılları arasında doğan Y kuşağı an itibariyle ABD’deki tüm mal varlıklarının sadece %7’sine sahip. %50 pay ise bir önceki kuşak olan Baby Boomers’ın elinde. Ancak her geçen gün güç, ölüm gibi doğal sebeplerle gençlerin eline biraz daha fazla devroluyor. Gücü teslim alan gençler ise gücü stoklamakta bulan ebeveynlerinden farklı olarak dijital dünyanın birleştirici gücüne, paylaşım ekonomisine, sürdürülebilirliğe ve sosyalizme inanıyorlar. The Economist’in araştırmasına göre Y kuşağının %87’si bir kurumun başarısının salt finansal performansı üzerinden ölçümlenmesinden hayli rahatsız ve bu arada Morgan Stanley’in araştırmasına göre 35 yaş altı gençler sürdürülebilirliğe hizmet etmeyen ancak karlı olan bir holdingi kapatmak isteyeceklerini dile getiriyorlar. Yapılan araştırmalara göre 24-39 yaş grubu insanların 2/3’ü yatırımlarını sosyal etki yaratacak işlere ayırmayı istiyor ve bu arada bu grup 2042 yılında 22 trilyon dolarlık bir mal varlığının sorumluluğunu da üstlenecek. Ancak sorun şu ki değişimin bu denli hızlı hissedildiği bir çağda şirketlerin yenilenmek için bekleyecek bir 20 yılı daha kaldı mı?
Gençlerin herkesin fikirlerini merak eden birleştirici yaklaşımının karşısında bugün Çin Politbürosundaki ak saçlıların koyduğu anket yasağı duruyor. Örneğin, Çin’de insanlara anket yaparak fikirlerini sormak istiyorsanız bunun için önce merkezden izin almanız gerekiyor. Peki, tabandan yönetim anlayışının tavan yaptığı bu dönemde toplumun fikrini doğru düzgün alamayan merkez kendini ve ülkeyi nasıl yenileyecek? The Economiste göre çıkarttığı çok sayıdaki dünya markasıyla 1951-1963 yılları arası milli gelirini ikiye katlayan; 1973 yılında olanı da 2/3 oranında artırmayı başaran İtalya’ya bugün Avrupa’nın hasta adamı olarak bakılıyor. Bugün dünyanın en büyük 1000 şirketi arasında sadece 7 İtalyan firması var. Bir zamanlar IBM’den sonra dünyanın en büyük ikinci bilgisayar üreticisi olan Olivetti’nin bugün adını bile duymak zor. Rengarenk kazakların üreticisi Benetton ya da Beverly Hills’i giydiren Armani ve Dolce & Gabbana şu an ne durumdalar dersiniz? Armani’nin satışları 2016’dan bu yana 5 yıldır düşüşte. Fiat Hollanda’ya satıldı. Son 20 yılda İtalyan sigorta devi Generali’nin değeri yarı yarıya düştü. Telecom Italia’nın değeri %90 oranında azaldı. Alitalia hemen her yıl devlet tarafından kurtarılıyor. Ülke BM iş yapma endeksi raporunda yeni bir iş kurmada 98. sıraya, vergi kanunlarının kolaylığı endeksinde ise 128. sıraya geriledi.
Tüm bu sallantıya sebep olarak gösterilen gerçek sebep aslında iş verimliliğindeki ve inovasyon yapma kabiliyetindeki ciddi düşüş. Avrupa Merkez Bankası yöneticisi Mario Draghi bir şeylerin ayakta kalabilmesi o şeylerin değişmesine de bağlı diyor ve İtalyan şirketlerinin yönetimindeki elit ve yaşlı tabakanın artık değişmesi gerektiğine vurgu yapıyor. 2017 yılında Bocconi Universitesi tarafından yürütülen bir araştırmaya göre İtalyan şirketlerinin yarısı 60 yaşında, çeyreği ise 70 yaşında Baby Boomers kuşağından bir kurucu patron tarafından yönetiliyor. Dünyanın en büyük gözlük üreticisi Luxottica’nın başında halen 85 yaşındaki patronu Leonardo Del Vecchio duruyor. Luciano Benetton 85 yaşında ve Giorgio Armani 86 yaşında (resimdeki kişi). Kurumların bu yaşlı delikanlıların yönetiminde kendilerini yenilemesi ve inovasyon yapması hayli zor görünüyor.
Bırakalım Baby Boomers kuşağını, 1965-80 arası doğanlardan oluşan X kuşağı bile bugün olan bitenleri kavramak noktasında Z kuşağını yakalamakta zorlanıyor. Ray Kurzweil’e göre 21. yüzyılda yaşam 20 bin yıllık bir ilerleme kaydedecek. Hayatı yakalamamız ve onunla birlikte akmamız yerimizi yeni kuşaklara bırakmamızla mümkün. İnovasyonun, yıkıcı yeniliğin önünü açmak üzere gençlere karar mekanizmalarında yer açmalıyız. Bu bağlamda önerim kurumunuza Z kuşağından gençleri kendinize mentor olarak alın, tüm toplantılarınıza onları da katın ve bakış açılarından yararlanın. Bırakın kurumunuz onların rehberliğinde büyümeye devam etsin. Gereğini yapın.
Bu yazı alıntıdır.