Girişimcilik her haliyle çok değerli ama bir hali var ki girişimciliğin değerini apayrı bir platforma taşıyor: “Sosyal girişimcilik.” Topluma faydayı ilke edinen, yaşadığımız bu dünyadaki binbir sorundan birini çözmeyi ve ortadan kaldırmayı kendine amaç edinen, bunu yaparken de işin kârını ikinci plana atan bir girişimcilik türü.
Sosyal girişimcilik amaç olarak sivil toplum kuruluşlarını andırsa da özünde ‘girişimcilik’ var bir kere. Yani bu demek oluyor ki belirlenen problemin çözüm noktasında aynı standart bir girişimde olduğu gibi hiç düşünülmemiş yenilikçi bir yol izleniyor, inovasyonlar geliştiriliyor, girişimciliğin olmazsa olmazı teknoloji devreye giriyor ve böylece bir nevi sistemler baştan yaratılıyor.
Değinilmesi gereken başka bir nokta ise sosyal girişimlerin genellikle bağışlar üzerinden yürümediği ve kâr amacı güden şirketler gibi maalesef aynı vergiye tâbi tutulduğu için sürekli bir para akışı olması gerektiği gerçeği.
Girişim sürdürülebilir bir sistem üzerine kurulmalı ki para kazancı ve çözüm de sürdürülebilir olsun. Sürdürülebilirliğin şartı ise girişimden faydalanan kitlenin artmasına bağlı. Kitle arttıkça, girişimin maliyetleri düşmüş olacak ve finansal süreklilik sağlanacaktır. Böylece hem girişimcinin hem de girişimden faydalanan toplumun yüzü gülmüş olacaktır. Ama unutmayalım, para sosyal girişimde kesinlikle amaç değil bir araç.
Sosyal girişimden bu kadar bahsettikten sonra bizlere ilham olabilecek birkaç örneğe de değinmek isterim.
TABİT
TABİT, bir akıllı tarım modeli olup dünyanın her yerindeki çiftçilerin tarımsal alandaki geleneksel bilgisini teknolojiyle harmanlayıp çiftçinin toprak ve ürün yönetimine olan hakimiyetini , kaynakların ekonomik kullanımını ve tarımsal verimliliği uygulamalarıyla sağlıyor. Sonucunda tarımda maksimum kâr, iş gücünden tasarruf elde ediliyor, çevreye zarar verilmiyor ve böylece çiftçinin, tarımın gelişmesine büyük bir katkı sağlıyor.
Girişimin kurucusu ise Tülin Akın. TABİT’i hayata geçirirken motivasyonunun “Kimse yapmamışsa ben yapmalıyım diye düşündüm” olduğunu söylemesinden bir ilke imza attığını anlıyoruz.
APOPO
Kahraman Fareler olarak da bilinen bu sosyal girişim, savaş zamanından kalma mayın bölgelerini koku alma duyusu gelişmiş olan farelerle tespit ediyor ve bölgedeki mayınları etkisiz hale getirerek hem hayat kurtarıyor hem de bölgeyi tarım veya yaşama alanı haline çeviriyor. Bu projeyle birlikte yaklaşık 25 milyon metrekare alan tekrar elverişli hale getirilmiştir. Projeye siz de bir fare satın alarak destek verebilirsiniz. Fareniz bir yerlerde hayat kurtarıyor olacak. Unutmadan değinelim, fareler kesinlikle bu işlemler sırasında zarar görmüyor, mayına basanlar olsa bile yeterince zayıf oldukları için sorun çıkmıyor.
REFLECT
Hazır giyim endüstrisi dünyayı en çok kirleten endüstrilerden biri. Üstelik satın alınan kıyafetlerin giyim süresi maalesef yeterince uzun değil. Hal böyle olunca insanlar daha fazla kıyafet alıyor, eskiyenleri atıyor ve dünyamız daha fazla kirliliğe maruz kalıyor.
Reflect girişimi ise bu probleme tepki olarak kurulup, tamamen organik kıyafetler üretiyor ve bu kıyafetlerin uzun ömürlü olduğunu garanti ediyor. Gerçekleşen satışların kazancının bir kısmıyla da yine sosyal sorumluluk projelerine destek veriyor.
(Eğer hazır giyim endüstrisinin çevreyi nasıl etkilediği hakkında bilgi sahibi olmak istiyorsanız linke tıklayabilirsiniz: https://youtu.be/YOA0D0i5-fA)
https://www.reflectstudio.com/
Sizlere üç farklı alanda yapılmış, üç etkileyici sosyal girişim örnekleri verdim. Hepsi görüldüğü gibi bu girişimleri gerçekleştirirken kendilerine motivasyon olarak dünyayı bir noktadan iyileştirmeyi amaçlamış ve başarılı da olmuş. Tabii işin içine girişimci ruhu da girince daha bir güzel olmuş. Umarım hepimiz bir gün küçük büyük demeden çevremizde gördüğümüz bir soruna ‘girişir’ ve sorunu faydaya çeviririz.
Yani “hayatın bize verdiği limonla limonata yaparız”.
Bu yazı alıntıdır.