EtikHukukKamu

Hükümetler Teknoloji Regülasyonlarını Yönetemiyorsa, İşi Ehline, Teknoloji Şirketlerine Bırakalım

Sürücüsüz araçlar, büyük veri, yapay zeka, blokzincir teknolojisi, sentetik biyoloji gibi üstel gelişen teknolojilerin saha uygulamaları arttıkça ve toplumda daha yaygın etki göstermeye başladıkça, bu alanlarda sadece yasa koyuculardan değil, yarattıkları trendlerle geleceğimizi şekillendiren büyük teknoloji titanlardan da yasal düzenlemeler için çağrılar gelmeye başladı.

Ancak yeterince duymadığımız bir şey, yasal düzenleme mekanizmalarının çağdaşlaşması, geliştirilmesi gerekliliği. Teknoloji üstel olarak gelişirken ve etkileri toplumsal katmanları yıkıcı şekilde dönüştürürken, geçmiş jenerasyon regülasyon süreçlerinin güncelliğini koruması beklenebilir mi?

Hali hazırda devlet kurumlarının üstlendiği regülasyon düzenlemede  kullandıkları araç ve süreçler, hepimizin memnuniyetle kabul ettiği çevrimiçi kullanım şartları gibi yeni nesil ihtiyaçlara hitap etmiyor. Bu dönüşümü anlayıp, zararlı taraflarını inovasyonun gelişimine set vurmadan önleyebilecek kadar hızlı ve akıllı değiller. Veri güvenliği, veri mahremiyeti, veri sahipliği ya da kişisel güvenlik gibi konularda devletin teknolojinin dönüşüm hızına yetişmesini beklemek ne makul ne de yeterince ucuz.

Bunu söylemek için çok erken olsa da, AB’nin yürürlüğe soktuğu GDPR’ın getirdiği düzenlemeler bütününün üstel gelişen teknolojinin regülasyon perspektifinden gereksinimlerini karşılamak ve teknolojinin hızını kesmemek konusunda yetersiz kalacağını söyleyebiliriz. GDPR’ın getirdiği yükümlülükleri sağlamak amacıyla şirketlerin sitelerine entegre ettikleri, çığ gibi büyüyen ‘kabul etmek için tıklayın’ kutucuklarına rağmen, insanlar hala neyi kabul ettiğini bilmiyor, uzun uzun verilen sözleşmeleri okumuyor. Ayrıca, bireysel tüketicilerin, Google ve Facebook gibi kurumların kişisel verileriyle gerçekte ne yaptıklarını mahkemede takip etmesi ve meydan okuması da oldukça uzun ve maliyetli olacaktır.

Yasa düzenleyici unsurların bu kadar eski moda ve işe yaramaz hale gelmesinin çok basit bir nedeni var, yıkıcı teknolojileri geliştirmek ve bunları pazarda yaygınlaştırmak için harcanan para, enerji ve zaman, kanun yapma süreçleri, mekanizmaları ve teknolojileri için harcanmıyor. Ayrıca devlet organlarının teknolojiye adaptasyon hızı çok düşük. Hala 19. ve 20. Yüzyıldaki toplumsal dinamiklere göre oluşturulmuş ve o zamanki ekonomi yönetimine göre şekillendirilmiş yasal düzenleme araçlarını kullanıyoruz. Yasa koyucu açısından teknolojinin toplum ve insan üzerindeki düzenleme gerektiren tesirlerini öngörebilmek için teknolojinin yeterince yayılmasını beklerken düzenleme yapmakta gecikilmesi veya alternatif senaryoda daha vakitlice yapılan regülasyonların teknolojinin yankılarını kavramak ve kapsamakta yetersiz kalması da yasa koyucuların yaşadığı bir diğer ikilem.

Peki, karşı karşıya olduğumuz yeni ekonomik ve sosyal zorluklarla başa çıkmak ve bunları düzenlemek için ihtiyaç duyduğumuz yasal düzenleme sistemlerini nasıl kurarız?

Kilit nokta, Facebook ve diğer teknoloji titanlarının sıfırdan geliştirilmesi için kullanılan yenilikçi düşünce ve yaratıcı yöntemleri, dijital çağın yasal düzenleyici sistemlerini kurmak için daha iyi düzenleyici araçları geliştirmekte kullanabilecek kar amacı güden veya gütmeyen yenilikçileri ödüllendirmek, teşvik ve yatırım mekanizmaları kurmaktır. Kalabalığın bilgeliğini kullanabileceğimiz en güzel alanlardan biri bu olarak gözüküyor. Neden milyonlarca yaratıcı ve regülasyonu koyacakları teknolojileri aktif şekilde kullanan, teknoloji ile haşır neşir, toplum dinamiklerini daha iyi analiz eden insanı bu süreci iyileştirmek için kullanmayalım?

Bu modeli “süper düzenleme” olarak nitelendirebiliriz. Çünkü bu tip bir paradigma değişikliği, devlet ve kamu kurumlarının kanun yapma anlayışı ve yöntemini, temel düzeydeki ayrıntıları yasaklama seviyesinden, özel ve rekabetçi bir piyasada, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarının kamu yararına faaliyet gösterdiğini temin etme ve süreçleri kolaylaştırma ve teknoloji ile klasik iş modelleri arasında yakınsama rolünü icra etme mertebesine yükseltiyor.

Uber gibi yıkıcı bir girişimin üstlenebileceği yasal düzenleme görevini düşünün. Hükümetler, Uber gibi taksilere ve diğer ulaşım hizmetlerine alternatif sunan iş modellerinin, taksilerde olduğu gibi kendi kontrollerinde olmasını, mevcut lisans ve diğer yasal yükümlülükleri sağlamasını, vergi rejimine tabi olarak vergi ödemesini istemektedir. Mevcut yasal düzenleme yaklaşımlarımız altında Uber’in üstleneceği bu görev, taşıt güvenliği standartlarından veri güvenliğine ilişkin haklarına kadar birçok konuyu kapsayan, ülkeden ülkeye değişkenlik gösteren çeşitli düzenleme standartlarını gerektirir. Bu düzenlemeler oldukça lokal karakteristikli olması gereken, bu nedenle de global inovasyon yapmaya çalışan yenilikçiler için müthiş baş ağrıları yaratan, son kullanıcılar ve şirket çalışanları için adil olmayan sonuçlar yaratabiliyor.

Önerdiğimiz özel yasal düzenleyiciler, rekabetten dolayı çok daha iyi sonuçları elde etmek için daha iyi yasal düzenleme yolları bulmaya, yatırım yapmaya teşvik edilebilirler. Uber gibi talebe bağlı araç hizmetleri söz konusu olduğunda, kaza risklerini daha iyi tahmin etmek için makine öğrenmesi teknolojisini kullanmak veya sürücünün hız veya diğer sürüş davranışlarını doğrudan izlemek için sürücünün telefonundaki sensörleri kullanabilecek yazılımları geliştirmek devletlerin değil teknoloji şirketlerinin yapabileceği işlerdir. Sürücülerin vaat edildiği gibi adil şekilde ödeme almasını sağlamak için belki de blokzincir tabanlı, ölçeklenebilir ve ucuz çevrimiçi anlaşmazlık çözüm mekanizmaları kullanılabilir. Hükümetler bunu geliştirebilir mi? Geliştirmeyi bırakın, bunu hakkıyla kullanabilirler mi?

Küreselleşme ve dijitalleşme mega trendlerinin baskısıyla, yasal düzenleyici şemaların tasarımında özel şirketler ve sivil toplum kuruluşları için daha büyük bir rolün doğması kaçınılmaz, zira geleneksel ve ulus devletlerin yasal düzenlemelerindeki büyük boşluklar bunu olmazsa olmaz hale getiriyor.

Bu değişimin itici güçleri genellikle bu düzenlemelerin hedef şirketlerdir. Kendi göbek bağlarını kendileri keserek hem kendileri hem de rakipleri için güvenilir bir oyun alanı tanımlamayı amaçlarlar. Microsoft gibi şirketlerin gizlilik ve siber güvenlik için küresel standartlar oluşturma ve Google’ın yapay zeka güvenlik ilkelerini sunma konusundaki çabaları buna örnek verilebilir. Peki buradaki yaman çelişkiye ne demeli? Ayrıca teknoloji devleri, kendi operasyonlarını düzenleyen kuralların birçoğunu müşteri hizmet şartları üzerinden yazıyorlar – ki bu da teorik olarak çalışanları ve müşterileri ile yaptıkları “sözleşmenin” bir çıktısı, bunun da neredeyse tamamı kurumsal kontrol altında. Daha efektif regülasyonlar için özel şirketler elini taşın altına koymalı demiştik ama doğru yolu teknoloji devlerinin kendilerini regule etmeleri mi?

Bu yaman çelişkiye bir çözüm önerimiz var. Teknolojik problemleri aşmak için kullanılan bir örneği ele alalım : Xprize Vakfı. “X-Prize”, kuruculuğunu dünyaca ünlü mühendis ve girişimci, Singularity University’nin de kurucu ortağı Peter Diamandis’in yaptığı kar amacı gütmeyen bir organizasyon. Amacı insanlığın yararına olabilecek teknolojik gelişmeleri desteklemek için girişimcileri, mühendisleri, teknoloji üreticilerini cesaretlendirmek ve aynı zamanda toplumsal bir farkındalık yaratmak. X-Prize uzun yıllardır bu doğrultuda, sponsor desteklerini de arkasına alarak, dünya çapında katılıma açık yarışmalar düzenliyor. Ancak tüm bu yarışmalarda çıta oldukça yüksek. Bugüne kadar en çok ilgi çeken, medyada zaman zaman da haber olan yarışma 2007 yılında başlayan ve Google’un sponsorluğunda düzenlenen “Google Lunar X-Prize” ay yolculuğu projesiydi. Yarışma sonunda 30 milyon dolarlık toplam ödül, bir uzay aracıyla aya çıkacak, geliştirdikleri araçla ayda 500 metre yol alacak ve ardından çektiği video görüntülerini ve fotoğrafları dünyaya transfer etmeyi başaracak ilk üç ekibe paylaştırılacaktı. Bu zamana kadar sadece birkaç devletin milyarlarca dolar harcayarak başarabildiği bir görevden bahsediyoruz.

Kalabalığın bilgeliği, X-Prize’daki gibi ay yolculuğu yetkinliğini NASA’nın hegemonyasından çıkarıp 3-4 tane zeki ama anti sosyal mühendisin ellerine verebiliyorsa, neden yeni nesil regülasyon düzenleme araçlarında da bunu yapamasın? Politika ve toplum bilimcileri ile mühendislerin birlikte çalışıp çözemeyeceği bir yasal düzenleme problemi olacağını zannetmiyorum. Modern ve nokta atışı yasal düzenlemeleri çıkarabilecek modellerin tasarlanması, kuantum bilgisayarlarını bile tasarlayabilen ekipler tarafından hayli hayli yapılabilir diye düşünüyorum. Vurguyu unutmamak gerek, politika ve toplum bilimcilerin gözetiminde… Mühendisleri tek başına bırakırsanız, elinize kendilerini koruyan yasaları düzenleyen yeni titanlardan başka bir şey geçmez.

Geleneksel bürokrasinin önderlik ettiği yasal düzenleme süreçlerinin gün geçtikçe daha da geride kalması ve ilgisizleşmesi kaçınılmaz. Bu nedenle özel yasa koyucular için denetimli bir pazar yeri ve kontrol edilebilir pazar dinamikleri oluşturmaktan başka çaremiz yok gibi gözüküyor.  Bu şekilde her iki dünyanın da en iyisini elde ediyoruz: düzenlemenin hedefleri hâlâ hesap verilebilir hükümetler tarafından belirleniyor, ancak düzenlemenin teknolojisi, bu hedeflere ulaşmanın ayrıntılı yolu, alanında uzman üçüncü parti kurum ve kuruluşlar tarafından geliştiriliyor. Üçüncü parti kuruluşlar, yasal düzenleme lisanslarını ellerinde tutabilmek için işlerini layıkıyla yapıp, hükümetlerin çizdiği çerçeveden sapmamaya gayret ederler. Asıl müşterileri olan, yasaların etki ettiği teknoloji titanlarını da çok fazla rahatsız etmemek adına yasal kontrollerin sürekli daha basit, daha ucuz ve daha esnek olmasını sağlarlar. Bu modeli denemekte fayda var, belki yakın zamanda bunun için de bir X-Prize açılır…

Başlangıç Noktası E-bülten

Merak etmeyin. Asla Spam yapmıyoruz.

İlginizi çekebilir
EkonomiEtikPolitika

Yapay Zeka, Sosyalizmi İşler Hale Getirebilir mi?

DünyaEtikSürdürülebilirlikUzay

Evrendeki Yerimizi Anlamak

HukukSiber GüvenlikTeknolojiVeriVeri Güvenliği

Kendinizi ve Başkalarını Korumak: Çevrimiçi Güvenlik Yasalarının Önemi

EtikMakine ÖğrenmesiYapay Zeka

Yapay Zeka Yaratıcıları Neden Bilinç Çalışmalı?

Başlangıç Noktası E-bülten

Merak etmeyin. Asla Spam yapmıyoruz.