Teknolojinin değişim rüzgarı, geleceğin geldiğini gün geçtikçe kulağımıza daha yüksek sesle fısıldamaya başlıyor. Mevcut iş modelleri ve iş yapış biçimleri üzerinde büyük ölçüde etkiye sahip olan teknolojik gelişmeler, bildiğimiz tüm ezberleri bozarak yeni dünya koşullarını ve işin geleceğini şekillendiriyor.
Yapılan literatür araştırması da geleceğin iş alanlarını ve gerekli yetkinliklerini anlamlandırmamızın şart olduğunu gözler önüne seriyor. Aksi takdirde teknolojik gelişimlerin büyük bir işsizlik furyasıyla sonuçlanabileceği doğru bir vargı olarak karşımızda duruyor.
Rapor Sahibi | Analiz |
University of Oxford | Amerika’da iş gücünün 47%’si teknolojik değişimlerin getirdiği yeni iş modelleri neticesinde işsiz kalabileceği öngörülüyor |
PwC | Mevcut iş gücünün İngiltere’de 30%, Japonya’da 21% ve Almanya’da 35% iş süreçlerinin otomasyonu neticesinde işsiz kalabileceği tahmin ediliyor |
ILO | Asya’nın en önemli ticari birliği olan ASEAN ülkelerinde mevcut iş gücünün 56%’sının teknolojik değişimler neticesinde önümüzdeki 10 yıl içerisinde işsiz kalabileceği öngörülüyor |
McKinsey | Önümüzdeki 10 yıl içerisinde teknolojik gelişimler neticesinde, dünya ekonomisinin yarısı, veya 1.2 milyar işgücü ile 14 Trillyon Dolarlık ekonomi yeniden şekillenebileceği belirtiliyor |
Roland Berger | Batı Avrupa ülkelerinde önümüzdeki 10 yıl dahilinde 8.3 milyon iş gücü kaybının olabileceği ile birlikte 2035 yılına kadar 10 milyon yeni iş olanağının yaratılabileceğinden bahsediliyor |
Dünya Bankası | Gelişmekte olan ülkelerin mevcut iş gücünün %65’i işsiz kalabileceğinden bahsediliyor |
Bruegel | Avrupa Birliği ülkelerinin önümüzdeki 5 yıl dahilinde iş gücünün %54’ünün işsiz kalabileceği tahmin ediliyor |
Tablo 1: Başlangıç Noktası – Literatür Taraması
Tüm bu veriler gösteriyor ki önümüzdeki 10 – 20 yıllık süre boyunca teknolojinin iş gücü üzerindeki etkisi, beklenenin ötesinde değişim etkisi yaratacak.
Diğer taraftan Nesta tarafından yayınlanan rapora göre geleceğin işleri sadece teknolojinin değişim rüzgarı ile etkilenmiyor. Globalleşen dünyadaki mevcut sınırların ortadan kalktığı bir konjuktür altında çalışanların demografik yapılarındaki değişim, kentleşme, artan gelir eşitsizliği, siyasal belirsizlikler ve çevresel faktörler de işin geleceğinin şekillenmesinde önemli rol oynuyor.
Bütün bu değişimler karşısında kurumların ayakta kalabilmeleri adına rüzgarın yönünü hissedebilmeleri gerekiyor. WEF’in yayınladığı rapora göre de kurumların 54%’ü önümüzdeki bir yıl dahilinde işin geleceğine ayak uydurabilmek amacıyla iş gücü yetkinliklerini değişim rüzgarının altında bırakmaları gerektiğinin farkında oldukları görülüyor. Buna ek olarak öncü think tank kuruluşlarından Brooking Institute, öncelikli olarak yetkinlik ihtiyacının hangi alanlarda, neleri kapsadığının anlaşılması gerektiğinin altını çiziyor.
Grafik 1: WEF
Beklenen değişim sonucu hangi temel yetkinlikler ön plana çıkıyor?
Nesta’nın çalışmasına göre, geleceği şekillendirecek iş alanlarının üzerinde kurulu olduğu yetkinlikleri, kurumların temel öncelik alanı olarak benimsemesi ehemmiyet kazanıyor.
Yetkinlik | Yetkinlik Türü |
Yargılama ve Karar Verme | Beceri |
Yalın Fikir Yürütme | Kabiliyet |
Aktif Öğrenme | Beceri |
Öğrenme Stratejisi | Beceri |
Özgün Fikir Geliştirme | Kabiliyet |
Sistematik Düşünme | Beceri |
Tümdengelim Sorgulama | Kabiliyet |
Karmaşık Problem Çözme | Beceri |
Sistem analizi | Beceri |
Gözlemleme | Beceri |
Kritik Düşünme | Beceri |
Öğretme | Beceri |
Eğitim ve Öğretim | Bilgi |
Yetkinlik | Yetkinlik Türü |
Yargılama ve Karar Verme | Beceri |
Tablo 2: Nesta
Bu yetkinlikler doğrultusunda yeniden şekillenecek organizasyonların gereksinimleri sonucu yeni roller de oluşacağı kaçınılmaz bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor. Yine WEF’e göre yeni oluşacak roller ile ilgili bir liste aşağıdaki tabloda yer alıyor.
Tablo 3: WEF
Sonuç olarak, önümüzdeki 20 yıllık bir süre dahilinde baş döndürücü bir hızla üstel gelişimin etkisine maruz kalacak olan kurumların, diğer taraftan demografik değişimle çalışanlarının büyük bir bölümü günümüzün yeni nesli olarak adlandırılan grubun olacağı biliniyor. Bu şartlar altında geleceğin işlerini ve bu işler için gerekli olan yetkinlikleri anlayamayan ve bu olması gereken anlayış üzerine organizasyonel yapı taşlarını inşaa edemeyen hiçbir kurum için gelecekte yer yok.