Yıl 1906, İngiltere’de bir kasaba panayırı. 800’den fazla kişi bir yarışma için kuyrukta. Amaç besili bir öküzün ağırlığını tahmin etmek. Orada bulunan istatistikçi Francis Galton tüm tahminleri toplayıp ortalamasını alıyor. Bingo! Kitlenin tahmini neredeyse virgülüne kadar doğru!
Kalabalıkların ortak kararının en iyi çözümü vereceği, demokrasinin temel varsayımı. Artık yeni teknolojiler sayesinde bu ‘ortak bilgeliği’, ansiklopedi yazmaktan fonlama sağlamaya kadar pek çok alanda seferber etmemiz (‘crowdsourcing’) mümkün.
İlk aklıma gelen örnek Wikipedia. Bu ücretsiz online ansiklopedinin sadece İngilizce versiyonunda 3.7 milyar kelimeden oluşan 6.2 milyon madde var. Günde neredeyse 600 madde ekleniyor, saniyede 2 işlem (edit) yapılıyor. Bu muazzam akıl seferberliğine dünyanın dört bir yanından binlerce kişi gönüllü katılıyor. Hangi ansiklopedi heyeti bu büyüklük, hız ve çeşitlilikle yarışabilir?
Peki ya şirketlerimiz neden çalışanlarının ve tüm paydaşlarının (müşteri, tedarikçi) firma veya sektörle alakalı bilgilerini kapsamak için böyle bir yöntem izlemiyor? Eğri oturalım doğru konuşalım. Hangimiz detaylı resmi ve soğuk dille yazılmış ‘süreç açıklama dokümanlarını’ okuyoruz? Pek çok firmanın ‘know-how’ı kişilerin zihinlerinde veya ortak alan dizinlerinin ücra dosyalarında kalmıyor mu? Bu problem ancak dinamik, katılımcı ve kullanıcı dostu bir yöntemle aşılabilir.
Bir diğer örnek Change.org. Kahve zincirlerinin geri dönüşüme uygun bardaklar sunmasından mahalledeki okulun tamiratına kadar pek çok konuda binlerce online dilekçenin imzaya açılabildiği bu platform, dijital aktivizmin net bir örneği. Şirketler de çalışan memnuniyetinden (yemekler, kahve molaları) tasarruf tedbirlerine, firma sloganından yeni ürünlere uzanan geniş bir alanda bu yaklaşım kullanılabilir. Tek bir patronun, beş-on kişilik bir yönetim kurulunun veya birkaç düzine yöneticinin aklına gelmeyen, kitlenin ortak aklı sayesinde bulunabilir. Herkesin konuştuğu ‘açık inovasyon’ tam da bu değil mi!
Bir başka önemli örnek kitle fonlaması. Bağış yapmaktan hisse almaya kadar muhtelif şekillerde yeni fikirlerin desteklenebildiği bu alan, ülkemizde henüz emekleme aşamasında. Halbuki, ABD (Kickstarter, Indiegogo), İngiltere (Seedrs) ve İsrail (OurCrowd) gibi ülkelerde çok başarılı örneklere rastlıyoruz. Şirketler bu alanı işbirliği yapacakları start-up’ları bulmak için kullanabilirler. Veya kendi içlerinde bazı projelerın fonlamasına bu şekilde karar verebilirler.
Örnekleri çoğaltmak mümkün. Kesin olan şu ki yeni fikirler bulmaktan fonlamaya uzanan geniş bir alanda kitlenin gücünü (crowdsourcing) kullanmak ciddi bir rekabet avantajı. Zira günümüz dünyasında her şeyi bilen (!) tepeden inme yönetimlerin tüm insan kaynağını seferber edebilen dinamik organizasyonlara karşı hiç şansı yok!
Bu yazı alıntıdır.