COVID-19Geleceğin İş Dünyası

Küçülen Ofisler

Covid-19’un gündelik yaşamdaki en keskin etkilerinden biri neredeyse tüm beyaz yaka çalışanların evden çalışmaya başlaması oldu. Bir korunma önlemi olarak başlayan bu değişimin etkileri kalıcı olacak gibi duruyor. Facebook, Nisan ayının sonunda ofise gelmesi zorunlu olmayan personelin yıl sonuna kadar evde çalışabileceğini duyurdu. Twitter ise 13 Mayıs’ta evden çalışmaya devam etmek isteyen çalışanların diledikleri süre boyunca buna devam edebileceklerini duyurdu. Spotify ve Shopify da benzer açıklamalar yaptı.

Bu haberler teknoloji şirketleri ile sınırlı olsa da benzerlerini tüm sektörlerde ve hem yerli hem de yabancı firmalardan duymamız an meselesi. Bunun birbirini destekleyen 3 sebebi var:

İlk sebebi bunun çalışıyor oluşu. Yani insanlar evlerinden de olsa çalışmaya devam ediyor. Bir üretkenlik takip uygulaması olan Rescuetime’in yaptığı analize (1) göre katılımcıların gün içinde esas işe ayırdıkları süre artarken, iletişim kanallarına ayırdıkları süre azalıyor. Analize göre bu verimlilik artışı yılda 58 saatlik ilave bir esas işe ayrılan zamana tekabül ediyor, yani 2 çalışma haftası kadar bir süre. Aynı zamanda evden çalışan kişiler ortalama 1 saatlik işe gidiş-geliş süresinden de tasarruf ediyor. Bu da çalışan motivasyonunu artıran bir etmen.

İkinci sebebi ise finansal. Covid-19 dolayısıyla sarsılan finansal öngörüler şirketleri daha tasarruf odaklı olmaya itecek. Evden çalışabilecek her personel ofis alanı başta olmak üzere servis, temizlik ve yemek gibi giderleri yaratmayacağı için, bu durum firmaların başvurabileceği tasarruf çözümlerinden biri olabilir. SquareFoot’un New York özelinde yaptığı bir araştırmaya (2) göre New Yorklu firmalar her bir personel için yıllık ortalama 17.000 Dolar kira ödüyormuş. Haftanın her günü şirketin farklı bir %20’lik kısmının evden çalıştığı bir düzen hayal edin. Böyle bir durumda ofis alanı %20 küçülebilir, yemek masrafı %20 azaltılabilir ve aynı zamanda çalışan memnuniyeti artırılabilir.

Son sebebi ise stratejik. İş gücünü dağıtmak yukarıdaki faydaların yanında şirketlere hızlı toparlanma yetisi kazandırıyor. İngilizce tabiri “Resilience” olan bu yetenek, değişimlere rağmen hızlı bir şekilde eski haline dönebilmeyi tanımlıyor. Birbirine rakip iki şirket hayal edin; birisi geleneksel metotlarla hareket ediyor ve çalışanları tek bir merkezde topluyor, diğeri ise süreçlerini dijitalleştirerek farklı şehirlerden çalışacak insanları işe alıyor. Bunun iki sebebi olabilir; birincisi, o şehirde olmak son kullanıcıya daha yakın olmayı kolaylaştırıyor olabilir, diğeri ise metropollerden uzakta daha düşük maliyetli personel istihdam edebilir. Bir de bunu uluslararası yaptığınızı varsayın. Ben tam olarak böyle bir şirkette çalıştığım için bunun çok avantajlı olduğunu söyleyebilirim. AVK, 4000’den fazla çalışanı 82 ülkeye dağılmış bir şirket olarak Covid-19 sürecinden iş yönetimi konusunda çok az etkilendi. İş gücü halihazırda coğrafi olarak dağınık halde olduğundan hem iletişim hem de iş yapış süreçleri bu zorunlu değişikliğe hazırdı ve sosyal mesafe önlemleri ile işler aksamadan yürümeye devam etti.

Peki şirketlerin orta ve uzun vadede bu dönüşüme ayak uydurması neleri değiştirebilir?

 

  • Öncelikle özellikle büyük şehirlerdeki büyük, birleşik ofis alanlarına duyulan ilginin azalacağını söyleyebiliriz. Bunun sonucu olarak da ofis kiralarının düşmesi ve bu alanları geliştiren yatırım şirketlerinin zarar etmesi hatta iflas etmesi olasılıklar dahilinde.
  • Boşalan plazaların ve açık ofis alanlarının, küçük tek kişilik home office tipi evlere dönüştürülmesi de muhtemel. Bu tip bir gelişme ev ve iş ayrımını daha da silikleştirecektir.
  • İş gücünün dağılması, ofislerin küçültülmesi ile birleşince co-working denilen ortak çalışma alanlarına ilgi artabilir. Özellikle toplantı odası gibi her gün, her dakika kullanılmayan ofis alanlarının saatlik kiralamaya yöntemiyle tedarik edilmesi oldukça muhtemel.
  • Normale dönüş başladığında, sosyal mesafe dolayısıyla ofisler tam kapasitede kullanılamayacağı için geçici olarak ilave ofis alanları gerekebilir. Bazı restoranların iş modelini değiştirerek bu şekilde hizmet veren alanlara dönüşmesi muhtemel.
  • Bu dönüşüme ayak uydurmak için şirketler kültürlerini ve teknolojilerini güncellemek zorunda kalacaklar. Bu kültürel dönüşümü sağlamak uzun süreli ve uzman desteği ile yürüyebilecek projeler olacak. Dolayısıyla bu dönüşümü yönetecek yeni nesil İnsan Kaynakları ve İş modeli tasarım danışmanları doğacaktır.
  • Aynı şekilde bu çalışma şeklini hızlı şekilde hayata geçirmek isteyen büyük şirketler daha yalın çalışma sistemine sahip startupları bünyesine katma yoluna gidebilir.
  • Uzaktan çalışmada ekip yapıları fonksiyon bazlı olmak yerine (Pazarlama, IT gibi) daha sonuç odaklı olan ve farklı birimlerdeki kişilerin görev odaklı olarak birleştirilmesinden oluşan cross-functional takımlara evrilecek (Onboarding takımı, proje takımları gibi). Bu değişim de birden fazla alanda yetkin kişilerin işte tercih edilmesi demek. Bu sebeple özellikle temel tasarım düşüncesi ve kodlama becerilerine sahip olmak büyük önem kazanacak.
  • Teknolojik işgücüne ev sahipliği yapmak isteyecek İstanbul dışındaki bir şehir bu konuda ortak çalışma alanları, marka restoranlar ve eğlence hayatı için ortam yaratarak uzaktan çalışacak beyaz yaka çalışanlar için daha uygun fiyatlı ve daha rahat bir hayata sahip yeni bir yuva olabilir. Amerika’da Teksas eyaletindeki Austin bunun en güzel örneği. Özellikle Tekirdağ, Sakarya ve Çanakkale bu konuda bir adım önde olan şehirler.

 

Son olarak bu değişime ayak uydurmayan bir alan var o da yaratıcılık alanı. Yaratıcılığın başta olduğu sektörlerde rastlantısallık, yani farklı yetkinlikteki insanların bir araya gelip daha önceden planlanmamış şeyleri keşfetmesi büyük bir öneme sahip. GPS’in keşfi de dahil olmak üzere birçok buluş bu sayede hayatımıza girdi. Hatta Apple’ın genel merkezi rastlantısallığı artıracak şekilde özel olarak tasarlandı. Belki de bu sebepten Apple diğer teknoloji devlerinin tersine Temmuz itibariyle normal ofis düzenine geçme planını açıkladı. Bu sebeple film ve oyun endüstrisi ile Ar-Ge hizmetleri gibi yaratıcı endüstrinin bu değişimin nispeten dışında kalacağını söyleyebiliriz.

Peki sizce evden çalışma devam edecek mi?  Ve siz iş dünyasındaki değişimin nasıl gerçekleşeceğini düşünüyorsunuz? Yorumlarınızı aşağıya yazarak paylaşırsanız sevinirim.

 

Kaynaklar

1- https://blog.rescuetime.com/work-from-home-productivity-data/?utm_source=angellist

2- https://marker.medium.com/the-office-is-dead-16be89f25d01

 

 

 

Başlangıç Noktası E-bülten

Merak etmeyin. Asla Spam yapmıyoruz.

İlginizi çekebilir
Geleceğin İş DünyasıGirişimcilikLiderlik

İnovasyonu ve Büyümeyi Teşvik Etmek: İç Girişimciliğin Gücü

Dijital DönüşümGeleceğin İş DünyasıİnovasyonTeknolojiYapay Zeka

Gelişen Teknolojiler Hava Yolu Ulaşımını Nasıl Şekillendiriyor?

Dijital DönüşümGeleceğin İş DünyasıİnovasyonMetaverse

İşin Geleceği Artık “MetaWork”

Geleceğin İş DünyasıTurizmYapay Zeka

Yapay Zekâ ve Turizm “Velinimet” “Verinimet”

Başlangıç Noktası E-bülten

Merak etmeyin. Asla Spam yapmıyoruz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir