Kamu

Lityum ve Doğa

Konu: Günümüzde en gencinden en yaşlısına kadar neredeyse herkesin şahsi bir cep telefonu, evlerde ise 90’lardan kalma masaüstü bilgisayarların pabucunu dama atan şarj edilebilen dizüstü bilgisayar ve tabletler var. Buna ek olarak, elektrikli araç trendi hızla yükselişte. İşte bütün bu gelişmelerin ortak noktasında enerji depolama teknolojileri ve bu teknolojilerin başında ise lityum metaline dayalı lityum-iyon pilleri geliyor. Fakat lityum metali dünyada az bulunan bir metal ve problem de burada başlıyor. 2005’ten bu yana artan talep doğrultusunda lityum kullanımının 3 kat arttığı tespit edilmiş. Bilim insanları da dünyadaki lityum rezervlerinin artan talepleri karşılayamayacağını ve zaten pahalı olan fiyatların ($17.000/ton lityum karbonat, 2019) ileride daha da artacağı konusunda hemfikir. Aynı zamanda, lityumun çıkarılmasından, kullanılıp atık haline dönüşmesine kadar geçtiği evrelerde doğaya verdiği zarar dolayısıyla da çevreci ve alternatif teknolojilerin bulunması gerekliliğini de ortaya çıkıyor.

Nereden geliyor bu lityum: Lityum, Avustralya, Çin ve yoğunlukla Arjantin, Şili gibi Güney Amerika ülkelerinin sahip olduğu bir yeraltı kaynağı. Madenlerin dünya üzerinde bu denli eşitsiz biçimde dağılmış olması da metalin çıkarılmasından, işlenmesine ve endüstride kullanılmasına kadar geçen süreçlerde lityumun taşınmasını zorunlu kılıyor ve çevreye daha çok zarar veriyor.

Lityum madenciliğinin doğaya etkileri: Yakın zamanda, dünyanın Avustralya’dan sonraki en büyük lityum üreticisi Şili’deki lityum madeni yakınlarında yaşayanların şikayetleri gündemde. Madencilik yapan firmanın lityumu çıkartıp işlemek için yakın bölgedeki yerüstü ve yeraltı su kaynaklarını bitirircesine kullandığı söyleniyor. Verilen izinler ise firmanın saniyede 23,5 litre su kullanmasına olanak veriyor ama doğaya ve ekosisteme verilen zarar çok daha büyük. Tarım ve hayvancılıkla geçinen arazi sahiplerine üretim yapmaları için su kalmamakla birlikte, yeşil alanların yeraltı sularının neredeyse tükenmiş olması dolayısıyla çorak araziye dönüşmüş. Bölgeyi mesken tutan birçok kuş türünün ve diğer hayvanların ise yeşillik ve su kalmadığı için başka alanlara göç ettiği belirtiliyor. Yerel halk ise geçimini sağlamak için artık ne tarım yapabiliyor ne de hayvanlarını otlatacak alan bulabiliyor. Artık göç etmekten başka çarelerinin kalmadığını söylüyorlar.

Bunun bize yansımaları neler olur: Lityum çıkaran bir ülke olmadığımız için doğadaki yansımalarını doğrudan görmeyecek olsak da, dünya üzerindeki her ekosistem birbirine bir zincir gibi bağlı olduğundan bunun geri dönüşünü küresel ısınmada olduğu gibi geri kalan yeşil ve yaşanabilir alanlara insan göçü ve madencilikte kullanılan yoğun enerji ve yeraltı kaynakları dolayısıyla değişen iklim ve artan sıcaklıklar olarak göreceğiz. Yani bir nevi kelebek etkisi yaratacak. Bunun yanı sıra artan lityum fiyatlarıyla orantılı olarak pil fiyatları buna bağlı olarak da satın alacağımız elektronik eşyalar ve araçlar pahalanacak.

Biz ne yapabiliriz: Lityum madenciliği konusunda doğrudan katkı yapamazsak da, elektronik aletlerin periyodik ve bilinçli bir şekilde şarj edilerek ömrünün uzatılması ve daha az pil değişimine gitmek ile başlayabiliriz. Örneğin pilin tamamen boşalması beklenmemeli ve şarj derken %100’e ulaşmaya zorlanmamalı. Pil kullanımı için uygun seviyeler %20 ile %90 arasıdır. Aynı şekilde pil şarj olurken elektronik aleti kullanmak bir aracı sürerken aynı anda hem gaza hem frene basmak gibi bir etki yaratıyor. Pilin dolmasına yardımcı olmak ve dolma süresini kısaltmak için elektronik aletin kapatılması veya şarjı en az kullanacak moda getirilmesi uygun olur (uçuş modu özelliği). Özellikle dizüstü bilgisayarları masaüstü bilgisayar gibi kullanırken fişten çekerek şarjı kullanmak veya fişteyken bataryasını çıkarmak pilin ömründe önemli bir etki yaratacaktır. Bunlara ek olarak elektronik aleti ve dolayısıyla pili aşırı sıcağa ve soğuğa maruz bırakmamak, mekanik streslere ve darbelere maruz kalmasını önlemek, pilin yapısal bütünlüğünü korumasına yardımcı olur. Bunun en güzel örneği geçtiğimiz yıllarda üretim sırasında pillerinde zarar meydana geldiği için alev alan/patlayan Samsung Galaxy Note 7 adlı ürün. Son olarak eğer artık pilin değişimi kaçınılmaz ise pilin herhangi bir çöpe değil, özel pil geri dönüşüm kutularına atılması, lityumun geri kazandırılması, sürdürülebilirliğinin artırılması ve madenciliğin azaltılmasına bir nebze olsun katkı yapacaktır.

Lityum pil kullanmaktan başka çare yok mu: Elektronik aletler ve araçlarda kullanılmak üzere lityum metaline ihtiyaç duymayan, dünya üzerinde çok daha bol bulunan ve çıkarılması daha çevreci olan metallere dayanan alternatif teknolojiler yoğun bir şekilde araştırılıyor. Bu teknolojilerin en başında sodyum-iyon pilleri geliyor. Fakat bu ve bunun gibi teknolojilerin araştırma evresinden elektronik aletlerin içine yollarını bulana kadar maalesef lityum-iyon pillerine bağımlıyız.

Kaynak:

https://www.bbc.com/news/business-49355817

US Geological Survey – Lithium (2019)

https://prd-wret.s3-us-west-2.amazonaws.com/assets/palladium/production/atoms/files/mcs-2019-lithi.pdf

Başlangıç Noktası E-bülten

Merak etmeyin. Asla Spam yapmıyoruz.

İlginizi çekebilir
GirişimcilikKamu

Kamu, Destek Vereceği Girişimcilerin Kişilik Analizini Yapmalı

KamuYatırım

Kamu Hangi Girişimleri Desteklemeli?

GirişimcilikKamu

Scooter Paylaşım Girişimlerinin İş Modeli

COVID-19KamuSağlık

Temas Takip Uygulamaları ve Yönetişim Meselesi

Başlangıç Noktası E-bülten

Merak etmeyin. Asla Spam yapmıyoruz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir