Konu: Her sektörü etkilemekte olan yapay zeka, değişim hızı bakımından en yavaş sektörlerin başında gelen eğitim sektörünü kısa ve orta vadede pek etkilemeyecek olsa da, uzun vadede büyük değişimler bekleyebiliriz.
Yapay zekanın eğitimde kullanılması ne işe yarar?: Yapay zekanın eğitim alanına en önemli etkisi kişiselleştirilmiş bir eğitim fırsatı sunması olacaktır. 1870’lerde endüstri devrimi etkisiyle oluşan ‘fabrika modeli’ okul sisteminde 200 yıldır pek bir şey değişmedi, aynı sınıftaki iki öğrencinin ortak tek yanları neredeyse sadece yaşları. Buna rağmen bir sınıf dolusu öğrenciye aynı içeriği, aynı hızda ve aynı sorularla sunuyoruz. Play online slots at OnlineCasino and win big! clickmiamibeach.com Milyonlarca çocuk ve genç bu sistemde ‘başarısız’ olup geride kalıyor. Özellikle ortalama öğrenci-öğretmen oranının çok yüksek olduğu Afrika ve Güneydoğu Asya bölgelerinde, bir öğretmen 40-50 çocuğa yetişmeye çalışırken doğal olarak eğitim kalitesi düşüyor. Yapay zekanın desteklediği kişiselleştirilmiş eğitim araçlarında ise, her birey, kendi bilgi seviyesi ve ilgisine göre değerlendirilerek buna göre içerikleri öğreniyor ve bilgileri daha derinden öğrenmesi sağlanmaya çalışılıyor.
Engeller: Yapay zeka teknolojilerinin eğitim sektörünü ilerletmesinin önünde iki temel engel var:
1) Altyapı ihtiyacı: Bu teknolojilerin kullanılacağı donanım ve ağ altyapısı en gelişmiş ülkelerin okullarında bile herkesin ulaşabileceği seviyede değil. Gelecekte ‘informal’ eğitim ortamlarının (maker alanları, okul sonrası kulüpler gibi) eğitim ekosistemini tümden kapsaması bekleniyor ve buralar altyapıyı sağlama konusunda resmi okullardan daha esnek olabilir. Fakat gene de bu mekanların da fırsat eşitliği sağlayarak kaliteli eğitimi yaygınlaştırması büyük kaynaklar gerektiriyor – en azından teknolojinin bugünkü durumunda. Hindistan’da Susam Sokağı’nın arkasındaki eğitim kuruluşu olan Sesame Workshop’ta geliştirdiğimiz projede bunu birinci elden yaşamıştık: Geliştirdiğimiz kişiselleştirilmiş, okuma-yazma öğreten uygulamanın etkisini kısıtlayan en önemli faktör, geliştirilmiş yazılımı çalıştıracak telefonların (ki sadece eski model tuşlu telefonlara ihtiyacımız vardı), pek çok ailede eğitim için kullanılmak istenmemesiydi.
2) Etik belirsizlikler: Çocukların içerikle etkileşimi, tepkileri ve her türlü adımını takip edebilecek yapay zeka uygulamalarına veri güvenliği ve etik soru işaretleri gündeme gelince ne kadar güvenebileceğimiz soru işareti.
Örnekler: Bugün pek çok uygulama henüz startup’ların yeni başlattığı projeler ve etki çalışmaları oldukça kısıtlı. Örnekler ikiye ayrılabilir: Öğretmenlere yardımcı olmayı hedefleyenler, ve tüm içeriği online bir platforma aktaranlar. Birinci grupta, Zzish, önce öğrencilerin belli konularda bilgi seviyesini ölçüp öğretmene bu bilgiye göre her çocuğun seviyesine özel şekilde ilerleme tavsiyesinde bulunuyor. En son Filipin hükümeti ile okullarda kullanım için anlaştı. İkinci gruptaki Maths-Whizz ise, 5-13 yaş için tamamen dijital ortamda, kişiselleştirilmiş matematik eğitimi sunuyor.
İleride bizi ne bekliyor: Gartner’in tahminlerine göre, bugün yapay zeka uygulamaları eğitim sektörünün sadece %1’ine etki edebilmiş durumda, ama bu alanın büyüme hızı yılda yaklaşık %45. Uygulamaların çoğunluğu üniversite seviyesinde, ders seçimi, kariyer yolu belirleme gibi alanlarda. Accenture’ın tahminlerine göre, sınıflarda video, ses, el yazısı, ve hatta giyilebilir teknolojilerin varlığı arttıkça 2040’a kadar devasa miktarda veri toplanacak. Altyapı ihtiyaçları da ucuzladıkça, 20 yıl sonra yapay zeka temelli kişiselleştirilmiş eğitim fırsatlarını çok daha fazla göreceğiz.