Sürdürülebilirlik kelimesini duyduğumuzda “ekolojik” bir kavram çağrışımı yapsa da kapsamı çok daha geniş bir mana ifade ediyor. Herkesin mutabık olduğu bir tanımı yok, lakin ihtiyaçlarımızın karşılarken gelecek nesillerin ihtiyaçlarını karşılama kapasitesini riske atmadan hareket etmek olarak özetleyebiliriz. Bu sebeple, sürdürülebilirliğin çevresel boyutunun yanı sıra, ekonomik ve toplumsal veçhelerini de gözden kaçırmamak gerekiyor.
Temmuz ayında düzenlenecek olan Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Üst Düzey Politika Forumu için Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) bir rapor yayımladı. Raporda, bu yıl Forum’da ele alınacak beş Sürdürülebilir Kalkınma Amacına (SKA) ulaşmak için ticaretin sunduğu ve sunabileceği katkılar vurgulanıyor. Söz konusu beş SKA nitelikli eğitim, toplumsal cinsiyet eşitliği, sudaki yaşam, karasal yaşam ve amaçlar için ortaklıklardır.
Bu amaçlara ticaretin şöyle katkı sunduğu/sunacağı savunuluyor: Pandemiyle birlikte çevrimiçi öğrenme hizmetlerine dünya genelinde talep artmıştı. Son yıllarda bilişim ve iletişim teknolojisinin de hızlı gelişmiş olması çevrimiçi eğitime imkân tanıdı. Ancak dijital altyapının ve gerekli dijital yetilerin eksikliği eğitimdeki eşitsizlikleri artırabilir. DTÖ raporu, nitelikli eğitim için ticaret anlaşmalarının önemine vurgu yapıyor ve Hizmet Ticareti Genel Anlaşması (GATS) gibi uluslararası ticaret anlaşmalarının, çevrimiçi eğitim de dâhil olmak üzere, eğitim hizmetleri arz artışına yardımcı olabileceğini belirtiyor. Anlaşmalarla yabancı çevrimiçi eğitim tedarikçileri önündeki engeller azaltılabilir. Gelişmekte olan ülkelerin eğitim farkının azalması çevrimiçi eğitimden yararlanma, kalitenin sağlanmasına ilişkin tamamlayıcı düzenlemeler yapılmasına da bağlı. GATS, üyelere hizmetler ticaretinin serbestleştirilmesi için esneklik tanımanın yanı sıra kalitenin korunmasına ilişkin hedefleri de güvence altına alıyor. DTÖ’nün Bilgi Teknolojileri Anlaşması bilişim ve iletişim donanımları, bilgisayarlar gibi ürünlerin fiyatlarının yıllar içinde azalmasında rol oynadı ve çevrimiçi eğitimde kullanılan ürünlerin maliyetini düşürerek erişimini kolaylaştırdı.
Sürdürülebilirlik amaçlarından olan toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamada da ticaretin rolü var. Rapora göre ihracat yapan firmaların iş gücündeki kadın oranı %33’ken; ihracat yapmayan firmalarda bu oran %24. Küresel tedarik zincirindeki firmalarda çalışan kadınların oranı da %36. Zincir dışındakilere göre 11 puan daha yüksek. Ticaret, kayıt dışı çalışma riskini de azaltan bir unsur. Raporda, ticaret politikaları ve anlaşmalarının kadın istihdamı ve çalışma koşullarına ilişkin de katkısı olabileceği belirtiliyor. Bazı ticaret politikaları kilit ihracat sektörlerinde kadın istihdamı için finansal destek sağlıyor ya da işletmelere ödenek sağlamak için kadın istihdamını koşul olarak belirliyor. DTÖ’de de toplumsal cinsiyet farkındalığı gitgide artıyor. Bu dönüşümde 2020’de kurulan Ticaret ve Toplumsal Cinsiyet Üzerine Gayri resmî Çalışma Grubu kilometre taşlarından biri. Çalışma grubu, kadınların küresel ticarete katılımını artırmayı hedefliyor. 120’yi aşkın üyenin desteklediği “Toplumsal Eşitlik ve Kadınların Ekonomik Açıdan Güçlendirilmesi Ortak Bakanlar Bildirisi” de toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik bir başka insiyatif.
Ele alınacak SKA’lardan çevresel sürdürülebilirlikle ilgili olan iki amaca gelelim: sudaki yaşam ve karasal yaşam. Sudaki yaşam amacı kapsamında, okyanus, deniz ve deniz kaynaklarının korunup sürdürülebilir kullanımı için de ticaret katkı sunabilir. DTÖ’de çevresel sürdürülebilirlik ve ticaret, sürdürülebilir plastik ticareti, balıkçılık sübvansiyonları gibi konularda çeşitli komite ve gayriresmî girişim çalışmaları, görüşmeler devam ediyor. Yaklaşık yirmi yıldır devam eden balıkçılık sübvansiyonları müzakereleri 2017’den beri hız kazandı. Sürdürülebilir kalkınma amaçları içinde aşırı avlanmaya katkı sağlayan sübvansiyonların kesilmesi, aynı zamanda gelişmiş ve az gelişmiş ülkeler için özel ve lehte muamelenin tanınması müzakerelerde dikkate alınıyor. Sudaki yaşam gibi karasal yaşam amacı için de ticaret katkı sunuyor. Tedarik zinciri boyunca sürdürülebilir ticaretin varlığı biyoçeşitliliğin korunmasını sağlar. Biyoçeşitlilik kaybında önemli faktör olan ormansızlaşmaya karşı savaşta ticaretin mühim rolü COP26’da vurgulandı. Bunların yanı sıra tarifelerin ve diğer ticaret engellerinin kaldırılması çevre dostu teknolojilerin maliyetini düşürebilir. Ticaret politikaları sürdürülebilir tarım pratiklerini, döngüsel ekonomi modellerini, yeşil altyapı projelerini, kaynak-akıllı (resource-smart) gıda sistemlerini, enerji verimli teknolojileri teşvik edebilir.
Son olarak, amaçlar için ortaklıklar kapsamında DTÖ’nün Ticaret için Yardım (Aid for Trade) girişimi gelişmekte olan ülkelerin kapasitelerini artırmaya ve uluslararası ticarete tamamen entegre olmalarını sağlamaya yönelik. 2020-22 çalışma programı da sürdürülebilir ticarete; sürdürülebilirlik, sorumlu ve döngüsel üretim ve yeşil ekonominin getirdiği ticaret fırsatlarından yararlanmalarına odaklanıyor.
Sonuç olarak, uluslararası ticaret, toplumsal, ekonomik ve çevresel ayakları olan sürdürülebilirlik amaçlarına farklı açılardan katkı sunabilir.
Bu yazı alıntıdır.