Son haftalarda Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde ilginç şeyler oluyor. Meclis’te kurulan Dijital Mecralar Komisyonu dijital kodamanları teker teker davet edip “ifadelerini almaya” başladı. Bunu ilk geçen mart ayında ABD Kongresi yapmıştı. Orada Google, Facebook, Apple, Amazon gibi şirketlerin CEO’ları milletvekillerinin karşısına çıktı. Bizde ne yazık ki şirkete bağlı kimi bulursa o çıkarılıyor. Türkiye’de şimdiye kadar Facebook ve Google ile toplantılar yapıldı. Her ikisi de “kamu ile ilişkiler yöneticileri”ni getirmeyi tercih ettiler. Facebook yurtdışından bir yönetici getirirken, Google Türkiye kamu politikaları ekibi ve avukatı tarafından temsil edildi. Temsil seviyesi Türkiye’nin bu şirketler nezdindeki önemi hakkında fikir veriyor.
ABD Kongresi ve TBMM’deki oturumların tutanaklarını inceleyince görüyorsunuz ki, aslında bizim vekillerimiz dijital konulara daha hâkim. Bunun bir nedeni tabii ki ABD’de politikaya hâkim olan gerontokrasi. Milletvekillerinin yaşı o kadar ileri ki çoğu tartışılan ürünleri kendisi kullanmamış, bir danışmanına kullandırıyor. O zaman da manalı bir soru sorması mümkün olmuyor. ABD’de politik kutuplaşma aynı bizdeki gibi çok fazla. Bunun toplantılara yansıması ise “siz karşı tarafın haberimizi öne çıkarıyorsunuz, siz bizi blokluyorsunuz” şeklinde oldu. Türkiye’deki oturumlarda, uzun süredir az görülen biçimde iktidar ve muhalefetin dijital kodamanların ülkemize karşı umursamaz tavrına karşı birleştiğini söyleyebiliriz. Muhalefetten Tuncay Özkan ve iktidardan Ravza Kavakçı birçok politikacı için zor olan bu konuları iyi anladıklarını gösteren sorularla öne çıktı.
Sorular üç alana odaklandı: Birincisi, Google’ın Türkiye’den elde ettiği kazançların vergilendirilmesi. Google tabii ki vergimizi ödüyoruz dedi. Muhasebesel olarak da öyle. Ancak gerçek Google’ın tekel konumu sayesinde dijital hizmet vergisini olduğu gibi reklam verenlere zam olarak yansıttığı, yani vergiyi reel olarak bizim KOBİ’lere ödettiği. İkincisi, bu şirketlerin Türkiye’den milyarlarca lira kazandığı halde neden Türkiye’de hiçbir yatırımı olmadığıydı. Geleneksel ekonomideki yabancı şirketler kaçınılmaz olarak Türkiye’de fabrika, bayisi, dağıtım ağı kuruyor. Google ve Facebook bu soruya yaptıkları hayır işlerini anlatarak cevap verdiler. Üçüncüsü, Google özelinde Avrupa Birliği Adalet Divanı kararlarına uyarken, neden Türkiye’de Rekabet Kurumu kararlarına uymadığıydı. Google mesela Google Shopping ürününü rakiplerini dışlamayacak hale sokmayla ile ilgili Rekabet Kurulu kararında “benim istediğimi yapmazsanız ben de oynamıyorum” deyip Türkiye’yi terk etti. Google, bu ürünü Türkiye için değiştirmek çok masraflı dese de esas derdinin ürünü değiştirmenin masrafı değil, Türkiye’nin kararına uyarsam yarın Meksika, Brezilya, Hindistan da benden aynı şeyleri ister mi korkusu olduğu ortada.
Bu ülkelerin gücü tek tek dijital kodamanlara yetmediği, aralarında ittifaklar da oluşturamadıkları için, bu alandaki düzenlemeler ancak beraber hareket edebilen ülkelerden geliyor. En iyi örnek Avrupa Birliği. Brüksel’de geçen hafta Avrupa Parlamentosu’nun ilgili komitesinden geçen Dijital Piyasalar Yasası’na göre, dijital pazarlarda yüksek güce ulaşan şirketlerin özel sorumlulukları olacak. Artık her konuda benim ticari menfaatim bu yönde deyip kafalarına göre karar veremeyecekler. Türkiye’de Avrupa Birliği’ndeki bu kanun e-ticaretle ilgili sanılıyor. Halbuki esas hedefi sosyal medya, finansal hizmetler, bulut bilişim gibi alanlarda Amerikan merkezli dijital kodamanlarla baş etmek. Pazar eşikleri öyle bir tanımlanmış ki sadece Google, Facebook, Apple, Amazon ve Microsoft bu kapsama giriyor. Avrupa’da merkezi olup kapsama girecek tek şirket Booking.com olarak görünüyor. Onu da işin Amerika’dan faaliyet gösterip kurallara uymayan bu şirketlere doğrudan karşı olduğu ortaya çıkıp, uluslararası ticaret sözleşmeleri ihlal edilmesin diye yapmışlar. Yani kimse kendi ülkesinde kurulu, regülatörlerle manalı bir diyalog halinde olan, genel müdürü kendi ülkesinde oturup çağırınca gelen şirketle karşı sıkı düzenlemeler getirmiyor. Bizim de böyle yapmamız lazım. TBMM’deki oturumlar iyi bir başlangıç oldu.
Bu yazı alıntıdır.