EnerjiGeleceğin İş Dünyası

Tesla vs Edison : “Outliers” Perspektifinden

Dahiler bilinen dünyamızı parçalara böler, yenilikler katarak yeniden inşa ederler. Takıntıları yüzünden çoğu zaman acı çekerler ama doğru bildiklerinden de vazgeçmezler. Yeni dünyalar keşfetmek için sıradan dünyayı terkederler; onlar için yeni kapılar ancak alışılagelmişleri tamamen kapatabildiğinde açılır. Bozulmamış şeyleri tamir etmek için sabahlamak onların işidir.

100 yıldan biraz daha fazla zaman önce, Sırp asıllı Amerikalı bir dahi olan Tesla, bozulmamış şeyleri tamir etmeye başladı. Dünyanın büyük bir kısmı hala mum ışığı ile aydınlanırken, modern dünyayı baştan aşağı şekilendiren elektrik devriminin fitilini yaktı.

Kafanızdaki soruları duyar gibiyim : Elektrik Çağı’nın babası Edison değil miydi?

Herkes ampülü Edison’un 999 başarısız yolu keşfettikten sonra 1000. denemesinde icat ettiğini bilir. Gerçekte ise Edison ampülü keşfetmemiş, kendisinden önceki 22 bilim adamının çalışmalarını derlemiş ve ampülü nasıl ticarileştirebileceğini keşfetmişti. Günümüz girişimlerinin cebelleştiği değer teklifi, gelir kalemleri, sürdürülebilir rekabet avantajı, pazar büyüklüğü, satış kanalları gibi kavramları daha o zamandan kurgulamış, Ar-Ge takımı seçiminden, yeni ürün reklam ve pazarlamasına kadar tüm süreçleri çok iyi yönetmiş, dönemin güçlü politikacıları ile arasındaki ilişkileri sıcak tutmuştu. Bu yönleriyle Edison, bilim dehalarının arasındaki bir yönetim dehasıydı.

2010 YGA (Young Guru Academy) Zirvesi’nde Güler Sabancı’nın konuşmasından not ettiğim bir cümle:

“Liderlik ve yöneticilik birbirlerine yakın kavramlar olmakla beraber, eşdeğer sözcükler değildir, iyi yöneticilik, bir işin nasıl doğru yapılacağını söyleyebilmektir. Liderlik ise, hangi işin doğru olduğunu ortaya koyabilmekten geçer. “

Edison çok iyi bir yöneticiydi. Günümüzdeki CEO kavramının 1900’lerin başındaki en başarılı temsilcilerindendi. Tesla ise alternatif akımın doğru akıma olan üstünlüklerini ortaya çıkarmış, genel yargılara karşı gelerek yeni bir akıma liderlik etmişti. Bir liderde bulunması gereken yaratıcı dehaya, bensizliğe ve karizmaya sahipti.

Hem günümüzü, hem de bizi geleceğe taşıyabilecek, sektörlere, yeni teknolojilere liderlik edebilecek insan profillerini anlayabilmek için, tarihteki büyük çarpışmalara bakmakta fayda var. Gelin Tesla ve Edison’un macerasına bir de Outliers kitabından not ettiğim öğretilerin penceresinden bakalım. Malcolm Gladwell’in “Outliers” kitabından yaptığımız alıntılarla, tarihin en büyük sırlarından biri arasındaki bağları kurmak size kalmış.

Tesla, Fransa’da Continental Edison Company isimli şirkette çalışırken, patronunun referansıyla New York’un yolunu tutmuştu. Amerika’ya ulaştığında cebinde 4 cent, bir de patronunun referans yazısı vardı. Edison’a verilmek üzere yazılan referans yazısında şöyle diyordu: “Değerli dostum Edison, dünyada iki tane mükemmel insan tanıyorum. Biri sensin, biri de bu yazıyı sana getiren adam”.

Tesla’nın Edison’un yanındaki macerası hızlı başlamıştı. Birçok ilke birlikte şahitlik ettiler. Tesla, modern dünyanın ilk defa şahit olduğu kablosuz enerji transferi, radar, uzaydan enerji hasatlama gibi fikirlerin tohumlarını yine dünyada çok az grupta bulunan modern laboratuvar altyapısı ve gelişmiş deney düzenekleri sayesinde attı. Dönemin en yetenekli mühendisleri ve teknisyenleriyle birlikte çalışıyordu.

“Buradaki öğreti çok açık ve nettir. Fakat bu kadar görmezden gelinmesi çok çarpıcıdır. Mükemmel, üstün, ender insanların, tek başına kazanılan zaferlerin efsanelerine o kadar kapılmışızdır ki, aykırı insanların kendiliğinden filizlenip yeşerdiğini zannederiz. Genç Bill Gates’in mucizevi girişimcilik yolculuğuna hayretler içinde bakakalırız. Buradan çıkarmamız gereken ders çok farklıdır. Tarih sadece 13 yaşındaki bir gence, daha 1968 yılındayken ilk zaman paylaşımlı bilgisayar terminalini sınırsız kullanma şansı tanımıştır. Eğer bir milyon gence aynı şans tanınmış olsaydı, günümüzde kaç Microsoft daha olurdu?”

Edison’un hikayesi de Tesla’nınki kadar ilginçtir. Daha küçük yaştayken girişimcilik denemelerine başlamıştır. 12 yaşındayken bir trende dergi ve meyve satıyor, bir yandan da trenin yük vagonunu yerleştirdiği küçük bir baskı makinesi ile haftalık bir gazete basıyordu. Ama bir gün, içinde kimyasal madde bulunan tüplerden biri kırılıp vagonda yangın çıkınca Edison hem trendeki işinden oldu hem de ömür boyu ağır işitmesine yol açacak biçimde yaralandı. Daha sonra telgrafçılık öğrenmeye karar veren Edison 1863–1868 yılları arasında ABD ve Kanada’da birkaç telgrafhanede çalıştı. 1868’de bir atölye kurdu ama yaptığı elektrikli kayıt aygıtının patentini satamayınca bir yıl sonra parasız ve borçlu olarak Boston’dan New York‘a gitti. 1880’lerde Florida’dan bir arsa satın aldı ve daha sonra burada kışları kalmak için kendine küçük bir ev inşa ettirdi. Otomobil endüstrisinin büyük adamı Henry Ford yakın bir zaman sonra Edison’un evinin birkaç yüz metre ötesine taşındı. Bu vesileyle tanışan Edison ve Ford ölene dek arkadaş kaldılar.

1.Dünya Savaşı’nın başında Tesla, Amerikan Donanmasını karargâhına giderek Alman denizaltılarının yerlerinin bugün radar olarak adlandırılan sistemle teşhis edilebileceğini söylemişti. Edison ise donanma yönetimini bu fikrin pratikte çalışmayacağına ikna etmişti. Edison, o dönemde müthiş ikna kabiliyetini ve geniş çevresini kullanarak Amerikan Donanması’nın Ar-Ge müdürü olmuştu.

“Yaşadığımız çevrenin değer yargıları ve etrafımızdaki insanlar, bizim şu an olduğumuz kişiyi belirleme konusunda büyük etkiye sahiptir. Kim olduğumuz, nereden geldiğimizden ayrı olarak düşünülemez.”

Edison Tesla’ya verimsiz DC Jeneratör ve motorlarının verimini artırması için 50.000 dolar teklif etmişti. Tesla bunu başardı, fakat Edison’dan hakettiği parayı alamadı. Edison’un bir gün Tesla’ya gülerek “Tesla, Amerikan mizahından anlamıyorsun dostum.” dediği kayıtlara geçmiştir. Sırp asıllı Tesla, Edison’un gözünde hiçbir zaman eşit seviyedeki bir çalışma arkadaşı olmamıştır.

“Kültürel izler güçlü yönlendiricilerdir, kökleri çok derindedir. Nesilden nesile geçerler, ekonomik, siyasi ve toplumsal olayları etkilerler. Davranışlarımızda o kadar büyük etkileri vardır ki, dünyaya onlar olmadan anlamlandıramayacağımızı düşünürüz.” 

Tesla, Edison’un izlediği politikaya duyduğu hayal kırıklığı sonrası tüm patentlerini 15 Milyon dolara George Westinghouse’a satmıştır. Tamamen özgürleşip, ünlü New York 5. Cadde’deki Ar-Ge laboratuarını açtıktan sonra Avrupa’nın birçok şehrini gezmiş, iletişimde olduğu birçok bilim adamıyla fikir paylaşımında bulunmuştur. Tesla ne kadar burnunun dikine giden, dış dünyaya kulaklarını tıkayan bir deha olarak görünse de yenilikçiliğin ancak kat üstüne kat çıkılan, başkalarının düşüncelerine değer verilen ortamlarda doğacağının farkındaydı.

“Bu bir bahane değildir, bir gerçektir. Hiçkimse, rock yıldızları, atletler, yazılım milyarderleri, Nobel ödüllü bilimadamları da dahil olmak üzere hiçkimse başarıyı tek başına yakalamamıştır.”

Niagara Şelaleleri’nde ilk hidroelektrik santralinden, transistörün keşfini sağlayan bilimsel altyapıya, neon aydınlatmadan uzaktan kumandaya, röntgen cihazından radyoya kadar başkalarının bulduğunu düşündüğümüz birçok bilimsel buluşun temellerini Tesla atmış, çalışan prototiplerini yapmıştı. Hayatını fikirlerini kabul ettirmeye adamış ama Edison’un negatif propagandasının gölgesinde bir deli bilimadamı yaftasını almıştı. Düşüncelerini o dönemin bilimsel zihniyetine kabul ettirememişti. Edison ise ampülün ticarileştirilmesi ve hemen sonrasında İstanbul Beyoğlu da dahil dünyanın birçok köşesinde sokak aydınlatmasında kullanılmasıyla kazandığı ünü çok iyi kullanmış, yeni şirketler açmıştı.

“Bahsettiğimiz aykırı insanlar; başarılı kişiler, başka bir deyişle gelecekteki başarılarına etki edecek özel olanaklar sağlanan kişilerdir. Başarı rastgele bir olgu değildir. Tahmin edilebilir, kurgulanabilir güçlü durum ve fırsatların sonucunda oluşan durumdur. Ancak zengin işadamları yeni ihaleleri ve vergi aflarını almaya hak kazanırlar. En iyi mentorluğu alan lise öğrencileri en iyi üniversitelerde okumaya hak kazanır, en başarılı hocaların elinde yoğrulurlar, mezun olunca en iyi işlerde çalışırlar. Başarı sosyologların deyimiyle “birikimli avantaj”dan başka birşey değildir.”

8 dili akıcı olarak konuşabilen Tesla okuduğu tüm kitapları ezbere anlatabilir, onlardan referans verebilirdi. Düşündüğü makinelerin konsept tasarımını kafasında yapar, simüle eder, tam anlamıyla içine sinene kadar deneylere geçmezdi. Günümüz dünyasında hala çözülmeye çalışılan birçok yenilikçi teknolojiyi o zamandan kurgulamış, teknik gereksinimlerini çıkarmıştı.

Bir kitabında : “Kablosuz iletişim teknolojileri dünyamıza tamamen uygulandığında dünya her bir parçasına dinamik tepki verebilen yekpare bir beyin haline gelecektir.” demiştir. O zaman herkesin dehasının deliliğe kaydığından şüphelenmesine yol açan bu fikri, önümüzdeki 50 yılın teknolojisi olacak olan makineler arası kablosuz iletişim (internet of things) ve akıllı şehir teknolojilerinden başka birşey değildir.

Buna karşılık Edison, çalışanlarından biri bir yenilikçi fikirle kapısına gelir gelmez Amerikan Patent Ofisi’nin yolunu tutardı. Çok iyi bir not tutucu, fikir ve yetenek avcısı idi. Hatiplikteki uzmanlığı, fikirlerini tutkuyla anlatışı o zamanın bankerlerinden fikirlerine yatırım alabilmek için en güçlü silahıydı. Büyük meydanlarda yaptığı gösterişli ürün tanıtımları ile halkı etkilemeyi başarmış, onların desteğini arkasına almıştır. Konuşmalarını ezberler, halkın karşısına çıkmadan önce onlarca kere çalışanlarının önünde pratik yapardı.

“Kimin bir şeyi yapmayı başarmış, kimin başaramamış olduğunu belirlerken toplumun etkisini o kadar küçümsüyoruz ki…”

“ O ödevlerini yapmamasına rağmen hocalarıyla uygun bir dille konuşur, onları tatlı dille ikna ederdi. Bu içinde yetiştiği çevrenin ona kattığı bir yetenekti. Hayatı boyunca zor durumlardan herkesin suyuna giderek, denge politikasıyla sıyrılabilmişti.”

“ Başarı yetenek ve hazırlığın birleşimidir. Psikologların, Tanrı vergisi yeteneklerle donatılmış başarılı insanların hayatlarını mercek altına aldıklarında gördükleri, başarıda yeteneğin payının giderek düştüğü, çalışmanın payının ise giderek arttığıdır.”

Tesla hiç evlenmemiş, sosyal ilişkilerde hiçbir zaman başarılı olamamıştır. Sabah 8’den akşam 8’e kadar çalışır, 8–10 arası akşam yemeğini hiç sektirmez, gece 10’dan sabah 4’e kadar yine çalışırdı. Sonrasında da ay ışığında yürüyüş yapardı. Kafasında yenilikçi bir fikir ışığı yanınca, o fikrin teorisini ispatlamadan rahat edemiyordu. Bir keresinde sorular üzerine “Ben hiçbir zaman uyumam” dediği kaydedilmiştir. Tesla’nın günde 2 saat uyuduğu söylenir, Newton ise 3 saat uyuyordu. Sizce bu bir tesadüf mü?

“Pratik, siz mükemmelleştiğinizde yaptığınız birşey değildir. Sizi mükemmelleştiren şeydir.”

“Araştırmacılar bir konuda gerçek uzmanlık için gerekli olan sihirli sayıda karar kılmışlardır : 10.000 saat çalışma”

“Eğer başkalarından çok daha fazla çalışır, iddialı olur, bir de akıl ve yaratıcılığınızı ideal oranda kullanabilirseniz, dünyayı tutkularınıza göre şekillendirebilirsiniz.” 

Edison Tesla’nın başarısını bastırmış, halkın dikkatini başka yönlere çekerek ve politik nüfusunu kullanarak destek almasını engellemiştir. Fakat pozitif bilim ve teknoloji er ya da geç itibarı sahibine verir.

 

Tesla’nın itibarını geri kazanması çok geç olmuştur. New York’ta meteliksiz olarak bir otel odasında tek başına ölümünden çok çok sonra. Edison-Tesla savaşının ortasında, 1917 yılında yaşanan ironik bir olay Tesla’nın talihsiz serüvenini özetlemekteydi. Tesla, Amerikan Elektrik Mühendisleri Enstitüsü (bugünkü IEEE) tarafından Edison Madalyası’na layık görülmüştü.

İyi bir lider hayal kurar ve etrafındakileri kurduğu hayale inandırır. Tesla etrafındakileri gördüğü geleceğe inandıramamıştı. Belki de başka bir devrin insanıydı. Çok bilinmez, Tesla, hikaye sanatının duayenlerinden Mark Twain’in çok yakın arkadaşıydı. Fakat hikayelerini hiçbir zaman Twain kadar etkili anlatamamıştı. Unutmayalım ki hikayeler kadar hikayeleri nasıl anlattığımız da önemlidir.

Başlangıç Noktası E-bülten

Merak etmeyin. Asla Spam yapmıyoruz.

İlginizi çekebilir
AğlarAkademiAlgoritmaBiyoteknolojiBlockchainEkonomiEnerjiİnovasyonKuantum TeknolojileriSürdürülebilirlikTeknolojiVeriYapay Zeka

Paleolitik Beyinler, Orta Çağ’dan Kalma Kurumlar ve Tanrısal Teknolojiler

Elektrikli AraçEnerjiSürdürülebilirlik

Çevreye Zarar Vermeyen Arabalar: Gerçekten Üretebilecek miyiz?

EnerjiHavacılıkSürdürülebilirlik

Yeni Nesil Uçaklar

Geleceğin İş DünyasıGirişimcilikLiderlik

İnovasyonu ve Büyümeyi Teşvik Etmek: İç Girişimciliğin Gücü

Başlangıç Noktası E-bülten

Merak etmeyin. Asla Spam yapmıyoruz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir