Mahşerin dört atlısı, yapay zeka, nesnelerin interneti, büyük veri analizi ve blockchain teknolojileri farklı sektörlere nüfuz ettikçe ‘Veri Yeni Petroldür’ deyişi günden güne vücut buluyor. Aynı mantıkla enerjinin de yeni internet olduğunu söyleyebiliriz. Nasıl mı? Haydi biraz beyin fırtınası yapalım. Sensörlerden, sosyal medyadan, kurumsal sistemlerden üretilen veriyi bir yakıt olarak hayal edelim. Günümüzde üstel olarak artan veri hacmini göz önünde bulundurursak, bu yakıtı, kaynağı sınırlı fosil bir enerji yerine güneş ve rüzgar gibi sınırsız bir yenilenebilir enerji kaynağı olarak düşünmek daha mantıklı olacaktır. Nasıl ki enerji problemimiz doğadaki sınırsız enerji kaynaklarının yetersizliğinden değil, enerjiyi verimli şekilde yakalayıp depolayamamamızdan kaynaklanıyorsa, veride de aynı durum söz konusu. Güneş paneli olmadan güneş ışınımını tüketilebilir elektriğe dönüştüremeyeceğimiz gibi, veri madenciliği ve yapay zeka teknolojileri olmadan üretilen ham veriyi faydalı bilgiye çeviremeyiz, kendimizi veri çöplüğünde buluruz. Petrol ve veri analojisindeki gibi enerji ve internet ağlarının gelişim süreçleri de birbirine çok benziyor. Enerji ağımız da internet ağının 30 yıl önceki bebek adımlarına benzer adımlarla analogtan dijitale doğru evriliyor, kapsama alanını genişletiyor. Tesla gibi şirketlerin başını çektiği enerjinin interneti ağı için ‘’enernet’’ tabiri kullanılıyor.
Size Bir Spoiler Verelim
Aradaki benzerlik akıl almaz derecede değil mi? Teknolojik tarafta bu kadar analoji yapabiliyorken, enerji ve internet iş modelleri için de aynı şeyleri söyleyebiliriz. Aslında şu an size bir spoiler veriyoruz. 1992 yılında olduğunuzu ve geleceğe baktığınızı düşünün. Henüz Amazon, Google, Facebook, Netflix, Uber gibi internet devlerinin yeşermediği bir dünya hatırlayacaksınız. Şimdi aynı patlama enernet devleri için yaşanacak, doğacak iş fırsatlarını, yaşanacak yaratıcı yıkımı tezahür edebiliyor musunuz?
Peki nedir bu enernet? Enernet için temiz enerji üretimi, depolanması ve dağıtımı amacıyla oluşturulan dinamik, çok katılımlı yeni nesil bir enerji ağı diyebiliriz. Zaten Tesla ve Edison zamanından beri enerji şebekemiz ilmek ilmek örülmüş, tüm dünyaya yayılmış durumda. Enernet, mevcut enerji şebeke altyapısını sensörler, yapay zeka, blockchain, yenilikçi bulut servisleri gibi teknolojilerle güncelleyince ortaya çıkacak enerji ağı. Bu ağ beraberinde verimli enerji üretimini, iletimini, dağıtımını ve tüketimini getiriyor. Bunun yanında güneş, rüzgar gibi dağıtık enerji üretim kaynaklarından mikro-şebekeler vasıtasıyla çok daha fazla yararlanabilmeyi, enerji depolama sistemleri ile daha önce olamadığımız ölçüde esnek olabilmemizi sağlıyor. Bir anlamda eski enerji şebekesine bir işletim sistemi aklı ekleniyor.
Modern telekom ve internet şebeke altyapısında önemli katkısı olan, meşhur Metcalfe Yasası’nın sahibi Bob Metcalfe diyor ki ‘’Yıllardır internet altyapısını, daha büyük internet servisleri inşa etmek için kullandık, şimdi enerji problemini çözmek için kullanmanın tam zamanı’’. Elon Musk Metcalfe’yi duymuş olsa gerek ki o da şöyle diyor: ‘’Evinizde bir güneş çatısına, bir Powerwall’a ve bir de elektrikli arabaya sahipseniz tüm enerji sorununuzu çözebilirsiniz’’.
Blockchain, Enerjinin Yeni Ağı Enernet’in Dinamosu mu Olacak?
Çoğu otorite, blockchain teknolojisinin internetin yarattığı yaratıcı yıkımı katlayarak tüm sektörleri dönüştüreceğine inanıyor. Dijitalleşme yolunda en bakir sektörlerden biri olan enerji sektörünün bu yıkımdan kaçabilmesi çok olası gözükmüyor. Peki blockchain teknolojisinin enerji dikeyinde uygulama alanları neler? Blockchain, enerji piyasasındaki ticari işlemlerin güvenli ve şeffaf şekilde yapılabilmesini mümkün kılması, gerçek zamanlı sensör ve sayaç ölçümlerini kullanarak yeni mekanizmalar üzerinden paydaşlara çeşitli teşvikler önerebilmesi ve enerji alışverişi/anlaşmalarında kayıt defteri olarak kullanılabilmesi ana başlıkları altında sektörde kendine yer edinmeye başladı. İlginçtir ki enerji sektörü gibi tutucu ve hantal bir sektör, bu teknolojiyi beklenmedik bir açıklıkla ve istekle kucaklamaya başladı. Tesadüf müdür bilinmez, blockchain teknolojisinin enerji sektörüne penetrasyon zamanlaması, tam da sektördeki tüketiciden (consumer) üretici-tüketiciye (prosumer) geçiş dönemine denk geldi. Öyle ki, Peer to Peer (P2P) olarak adlandırılan “eşler arası” enerji alım satımlarından Blockchain’in üreten tüketicilere, ürettikleri enerjileri hali hazırdaki enerji şebekesi üzerinden satmak için sağladığı güvenli platform sayesinde enerji alışverişi sağlanabilmekte, finansal mahsuplaşmalar yapılabilmektedir. Bunun yanında, elektrikli araç, güneş paneli, depolama sistemi gibi yenilikçi enernet teknolojilerini daha fazla kullanılması için farklı oyunlaştırma mekanizmaları üzerinden kripto paralarla teşvikler de başlamış durumda.
Diyelim ki çatınızda güneş panelleriniz var ve güneşli bir günde tükettiğinizden fazla enerji ürettiniz. Nesnelerin interneti teknolojisi sayesinde akıllı sayaçlardan ve güneş eviricinizden anlık toplanan veriler, hem ne kadar enerji ürettiğinizi, hem de tükettiğinizi anlık olarak platforma bildirecek, bu veriler Blockchain altyapısı üzerinden kayda alınacak. Kullanıcılar, enerji borsasındaki piyasa fiyatlarına göre elektriği depolayabilecek ya da komşularıyla beraber kurdukları mikro şebeke üzerinden elektriğin arz-talep dengesine göre satabilecek. Alıcı ve satıcı taraf arasındaki ticarete ilişkin ödeme ve fatura işlemleri de akıllı kontratlar üzerinden gerçekleşecek ve kayıt altına alınacak. Böylece aracılar aradan kalkacak, insanlar kendi oluşturdukları piyasa yapısına ve şartlarına göre ticaret yapabilecekler, şeffaflık artacak, küçük bir konut sahibi bile devasa bir enerji şirketinin sahip olduğu ticaret mekanizmalarını kullanabilecek.
Yeni bir Uber mi Doğuyor?
Elektrikli araçlar hayatımıza daha çok girdikçe, bu araçların enerji ihtiyacı için daha yaygın şarj istasyon ağlarının kurulması olmazsa olmaz hale gelmiştir. Milyonlarca elektrikli aracın yollara çıkacağı senaryoda, ki bu senaryo çok da uzak değil, elektrik talebi de üstel olarak artacaktır. Burada çok değerli bir kaynak da beraberinde gelecek, normalde çok pahalı olan enerji depolama kapasitesi… Düşünsenize, bir elektrikli aracınız varsa, aslında bir mobil enerji depolama ünitesi sahibisiniz. Bundan nasıl para kazanabilirsiniz?
Blockchain ve enernet burada da işin içine giriyor. Blockchain teknolojisi, elektrikli araç şarj istasyonlarından alınacak depo doluluk bilgisi, ne kadar elektrik kullanıldığı, aracın ne zaman, nerede, ne kadar süre şarj edildiği, ne zaman şebekeye deşarj yoluyla enerji geri bastığı gibi bilgileri kullanarak buradaki ticareti kayıt altına alabilecektir. Herhangi bir elektrikli araç sahibi, aracını park ettiği zamanlarda şebeke operasyonları için kullanılmasına izin vererek ekstra gelir elde edebilecektir. Elektrik talebinin fazla olduğu saatlerde, elektrik tedarik şirketleri elektrikli aracınızın bataryasındaki kapasiteyi enerji dengelemesi için kullanabilecektir. Aracını park edip mobil uygulamadan amadelik onayı vererek yattığı yerden aylık $100 para kazanmayı, bunu yaparken de arz-talep dengelemesine katkı koyduğu için daha az fosil kaynak kullanılmasına yardımcı olmayı kim istemez ki? Kim bilir, belki de yeni nesil Uber, bu tip enernet uygulamasından doğar…
Enernet Hangi Oyuncuları Yerinden Edecek?
Radyoların, faks makinalarının ve televizyonların bilgisayarlarla ve akıllı telefonlarla yer değiştirmesi gibi, enerji şebekesi de tek taraflı yapıdan çift taraflı yapıya geçiyor, insanların piyasaya katılımına imkan vermeye başlıyor. Peki bu artan katılım kimleri gece uyutmuyor? Eski nesil enerji şirketleri yavaş yavaş gelirlerinden olmaya başladı, iş yapış şekillerini değiştirmezlerse batmaya mahkumlar. Bir yazılım şirketi, binlerce konutu dijital olarak birleştiren sanal bir şebeke kurup kocaman bir nükleer santrale kafa tutabiliyor. Enerji dağıtım şirketleri, servis tedarikçileri, sadece elektrik/su/doğalgaz satışından para kazanan şirketler artık yeni nesil dijital servisleri kucaklamak, bununla da yetinmeyip müşterilere sundukları hizmetin merkezine koymak durumundalar. Bir bakış açısı da bu dönüşümün elektrik iletim, dağıtım hatlarını işleten şu anki şirketlerin katılımı olmadan yapılamayacağı yönünde. Google nasıl ki telekom servis sağlayıcısı Comcast’i öldürmediyse ve Comcast süregelen altyapı servisini yeni modellerle vermeye devam ettiyse, enerji şebekesini işleten şirketlerden inovatif olanlar da bu değişimi kucaklayabilir, başkası onları yıkmadan kendi kendilerini yıkarak dönüştürebilirler. Bunun için inovasyona açık olmaları, teknoloji girişimleriyle daha yakın çalışmaları, onlara yatırım yapmaları, hatta satın alarak organik bir parçaları yapmaları gerekiyor.
Referanslar:
https://techcrunch.com/2017/01/22/energy-is-the-new-new-internet/