2008 krizinden beri, dalgalanmalar olsa da, büyük çapta bir finansal kriz olmadı. Yakın zamanda olması için de elimizde yeterli sayıda gösterge yok. Bu yazıda, dünyayı en çok etkileyen ülke olduğu için Amerika Birleşik Devletleri’ni temel alarak bir senaryo çizeceğim.
- Temmuz sonunda Amerikan ekonomisi büyüdüğü 121. ayını bitirecek.
- Haziran’da 224 bin yeni iş yaratıldı ve bu gerekenin iki katı.
- Borsa tarihi rekorlarını kırıyor.
- Mortgage dahil kredilerde de tehlikeli bir durum yok.
- Enflasyon kontrol altında ve %1.6.
- Ülkedeki konut stoku değeri GSYH’nın %143’üne denk geliyor. Bu da 2008 krizindeki %188 oranından daha iyi konumda.
- İşsizlik neredeyse son 50 yılın en düşük seviyesinde; %3.7.
- ABD merkez bankası piyasalar tarafından güvenilir olarak nitelendiriliyor.
Peki, Amerika’yı ve belki de dünyayı tehdit eden, bir krizi tetikleyebilecek hiçbir unsur yok mu?
Bence var.
(i) Her ne kadar milliyetçi politikalar yükselişte ve ticaret savaşları yaşanıyor olsa da, özellikle veri (data) üzerinden dünya birbirine çok bağlanmış durumda.
(ii) Bilinçlenmenin ve insan haklarına olan duyarlılığın da artmasıyla, kişisel gizlilik hakları her an gündemimizin bir parçası oldu.
Hem özel şirketler hem de devletler verilerin çalınması ve istek dışı kullanılması konularında büyük problemler yaşıyor ve buna çözümler getirmekte hem yavaş kalıyor hem de “karanlık taraf”ın dinamizmi ve yenilikçiliği regülatörlerde olmadığı için sorunlar yaşanmaya devam ediyor. Bir anlamda, genç ve formda forvet, sürekli ağır kaleciye gol atıyor. Kaleci değiştiriliyor, eldivenler değiştiriliyor ama gol yenmeye devam ediyor. Hâlbuki oyunun kuralının değiştirilmesine kafa yorulması lazım.
Ve bu daha başlangıç… Devletler; seçimler, siber suçlar, özel şirketlerin çalışmalarının etik veya hukuki anlamda farklı ülkelerde farklı tepkiler alıyor olması gibi sebeplerle, birbirlerine ambargolar koyuyor ve bu daha da artabilir. Tüm bu gerginlik finansal ambargolara kadar uzanırsa, özellikle ABD tarafından, ekonomik krizi tetikleyebilir.
Dünya’dan çıkarsak… Bir diğeri ise uzay hukuku ve şeffaflığı. Yine hem özel sektörün hem de devletlerin (özellikle ABD, Çin, Rusya, Hindistan) uzay konusunda büyük planları var. Bu planlar hem Ay’a, Mars’a, Titan’a gitme ve orada madencilik yapma, turist taşıma, su keşfetme gibi… Hem de uydular aracılığıyla dünyadaki iletişimi, yön bulmayı güçlendirme ve tabii çeşitli amaçlar için gözetleme gibi…
Kısacası uzay Dünya için çok büyük öneme sahip. Özellikle de küresel ısınma, yaşlanan nüfuslar, artan nüfus gibi konuları da düşünürsek… Daha geçenlerde Hindistan da diğer bahsettiğim üç ülkeden sonra uzayda “uydu yok edebileceğini” gösterdi. Detaylı ve özel sektörü de kapsayan bir uzay hukukunun olmayışı, regülasyon ve şeffaflığın az olması da dünya dışı gerginliklerin potansiyel sebepleri olabilir. Bu da haliyle uzaydan ithal edebileceğimiz bir ekonomik krize dönüşebilir. Böyle yeni nesil krizler bence olası ve bir sonraki küresel krizi belirleyici olabilir.