Bilir misiniz, Birleşik Arap Emirlikleri’nin bir yapay zekâ bakanı var… Yapay zekanın kendi devletlerine getireceği yaratıcı yıkımı proaktif şekilde öngörüp, bunu avantaja çevirme hedefindeler. Yapay Zekâ Bakanı Ömer bin Sultan El Ulema der ki:
“Verileri ve petrolü birleştirmeyi başaran herhangi bir şirket veya hükümet daha önce hiç görmediğimiz kadar verim alacaktır”
“Alışkın olmadığımız ve ekseninde yapay zekanın bulunduğu kararlarla çok daha düşük maliyetlerin ortaya çıkacağını göreceğiz.”
Yapay zekâ teknolojilerinin 2030 yılına kadar küresel ekonomiye $15 trilyon katkıda bulunacağı göz önüne alınırsa, bunun bakanlığını kurmak çok mantıklı bir hareket. Ülkemizde de giderek yükselen bir sesle yapay zekanın kamunun, özel sektörün ve akademinin gündemine getirilmesi için çabalanıyor, fakat daha fazla ve odaklı çalışmalar gerekiyor. Hatırlarsanız, 31 Mart yerel seçimi günü ‘’Yapay Zeka Benim Aşkım, Derin Öğrenme Benim Sevdam’’ yazımızla, yapay zeka stratejisinin devletin gündemine girmesi, kısır politik tartışmalardan çıkılıp 10- 20-30 senelik ulusal yapay zeka yol planları çıkarmamız temennisini sunmuştuk. Seçimler geçti, eski tas eski hamam… ‘’Makine Öğrenmesi İşi Gönül İşi’’, ‘’Çare Support Vector Regression’’, ‘’Model Kullananın, Veri İşleyenin’’ sloganları yine yankısız kaldı.
Dünyadaki trend; geçmişte yaşadıklarını analiz ederek öğrenen, anlık uyaranlara tepki gösteren reaktif makinelerden, zihin teorisine dayalı, belirli bir bilinci olan, öz farkındalık sahibi yazılımlara giderken biz hala bu konuda bir kamuoyu farkındalığı oluşturabilmiş değiliz. Rahatlığımız, dönüşümün geçtiğimiz 10 yılın ilerleme hızında geleceğini düşünmemizden kaynaklanıyorsa yanılıyoruz, çünkü insan beyni lineer düşünmeye meyilliyken, yapay zeka gibi teknolojilerin büyümesi üstel. Daha nerede bunun regülasyonu, nerede etik kuralları derken bir bakmışız ki yapay zekâ uygulamaları hayatımıza hızla giriyor, her zamanki gibi üstel teknolojiler regülasyon, hukuk dinlemeden önce gösterisini yapıyor, Cambridge Analytica’da olduğu gibi kırıp döküyor ve arkadan cezalarını, regülasyonunu getiriyor.
Derin öğrenme alanında ülkemizdeki otoriterlerden Ayyüce Kızrak, “size yapay zekanın 100 tane pratik uygulamasını sayabilirim” diyor. Ses tanıma, makine çevirisi, reklam ve tavsiye sistemleri, endüstriyel ürünlerin kestirimci bakımları, spor performanslarının değerlendirilmesi, haritalama, rota oluşturma, sürücüsüz araçlar, kanserli hücre tespiti, gök cisimlerinin kimyasal yapısının analiz edilmesi, tarlalardaki bitkilerin sağlık durumları, kredi kartı sahtekarlık tespiti ve nesne ve kişi tespit/takip sistemleri çokça duyduklarımız; her gün onlarca yenisi ekleniyor. Yapay zekâ yarışı öyle hızlandı ki artık hem ülkeler hem de şehirler için yapay zekaya hazırlık endeksleri yapılıyor, kim daha hazır yarıştırılıyor. Uluslararası Kalkınma Araştırma Merkezi (IDRC)’nin desteğiyle üretilen Oxford Insights’ın 2019 Devletlerin Yapay Zekâya Hazır Olma Endeksi, tüm Birleşmiş Milletler ülkelerini kapsamış ve kamu hizmetlerinde yapay zekâ kullanmaya hazır olmalarına göre 194 ülke ve bölgedeki hükümetleri puanlamış. Puanlama; yönetim, altyapı ve veri, beceri ve eğitim ve son olarak hükümet ve kamu hizmetleri olmak üzere 4 kümeden oluşuyor. Yapay zekanın şampiyonlar liginde ilk 15 ülke şu şekilde:
Türkiye’nin de içinde bulunduğu amatör küme ise şöyle sıralanıyor:
Durumumuz iç açıcı değil ama güzel ve yalnız ülkemizde iyi şeyler de olmuyor değil:
- MIT ve İSÜ’de çalışmalarını yürüten Şebnem Özdemir Hoca’mız kadınların yapay zekâ alanında daha fazla yer bulması gerektiğini her fırsatta vurguluyor, bu alanda ses getiren çalışmalar yapıyor. “Derdimiz her iki cinsiyeti de belli bir dengeye ulaştırarak yapay zekâ dünyasında adaleti, eşitliği, hesap verebilirliği ve açıklığı sağlayabilmek. Makinelerle olan diyalogda kadınlar biraz daha pozitif. Burada kadının detaycılığı, bilgisayara olan inancı, bakış açısı devreye giriyor.”
- MIT ve ODTÜ’de yapay zekâ üzerine çalışan Şeyda Ertekin Hoca’mız: “New York’ta bazıları 19’uncu yüzyılın sonunda yapılan elektrik kabloları var. Bunlar için bir algoritma geliştirdim. Bu, arızalanma riski en yüksek hatları belirliyor ve uzmanları uyarıyor’’ diyor.
- Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank geçen hafta Berlin’de Almanya-Türkiye Yapay Zeka Konferansı’ndaki konuşmasında TÜBİTAK bünyesinde ilk kez bir Yapay Zeka Enstitüsü kurmayı planladıklarını söyledi. “Ulusal Araştırma Kurumu TÜBİTAK bünyesinde bir yapay Zekâ Enstitüsü kurmayı planlıyoruz. Bu kurum yapay zekâ alanında çekirdek projeler geliştirecek, akademide üretilen bilimsel çıktıları kamu ve özel sektörün hizmetine sunarak bir köprü vazifesi görecek.”
19 Mayıs 2019’da, yeni bir başlangıç için herkese yaptığımız açık çağrıda, yeni bayramlar için bayramlarda çalışmanın, teknoloji girişimciliğine ve bilim okuryazarlığına Kurtuluş Savaşı ciddiyetiyle yaklaşmanın ne kadar acil ve ehemmiyetli olduğunu vurgulamaya çalışmıştık. Köy Enstitüleri’nden de bir anekdot vermiştik. Ne dersiniz, Köy Enstitüleri ile başlattığımız ama yarım kalan atağımızı Yapay Zekâ Enstitüleri ile devam ettirebilir miyiz? Biz taşın altına elimizi koyuyoruz, daha yeni başlıyor diyerek işe giriştik. Gerekli tüm paydaşları bir araya getirip, basit başlayarak, aynı Kanada’da kurulan Vector Institute modelinde bir yapıyı adım adım inşa edeceğiz. Bu alanda çalışmak ve katkıda bulunmak isteyen herkesi Türkiye Bilişim Vakfı Başlangıç Noktası Platformu’na davet ediyoruz.