2020 yılının bitmesine iki ay kala, geride bıraktığımız yılda yaşadıklarımız ile ilgili kesin söyleyebileceğimiz pek bir şey yok. Kamusal ve politik alanların her dalında belirsizlik hakim. Salgının, seçimlerin, savaşların, küresel ısınmanın ve dünyanın çeşitli yerlerinde farklı ama aynı şeyleri protesto eden insanların hepsinin geleceği hakkında söylenebilecek tek şey kocaman bir belirsizlikte olduğu.
Bu belirsizlik döneminde insanların en çok ihtiyaç duydukları duygu şüphesiz ki güven. Devletlerine güvenebilmek, yakınlarına güvenebilmek ve içinde yaşadıkları sistemin geleceğine güvenebilmek bir ihtiyaç olarak ağır basıyor. Bununla zıt olarak da, medya gibi “gerçeği oluşturan kurumlar” git gide daha fazla çarpıtılmış bilgi ve yalan haber yayıyor.
Çoğumuz için ana haber kaynağı olan Twitter ve Facebook gibi platformlar gerçeklikten bağımsız olarak içeriklerinin daha fazla tüketilmesini sağlamaya çalışıyor. Sosyal medya platformlarının iş modeli hakikatın yayılmasına değil, etkileşimin artmasına dayanıyor. Belirsizliğin tavan yaptığı dünyamızda bireyler kendi gibi düşünen insanların fikirlerine daha çok çekiliyor ve karşı tarafı araştırmaya ve anlamaya takati kalmıyor. Yani internetin hangi köşesinde bulunduğunuza göre gerçeklik olarak neyi kabul ettiğiniz değişiyor.
Bir takım yankı odalarından oluşan günümüzün bilgi ekosisteminde arada kalmış kesimlerin, algoritma oyunları ile bir topluluğun fikir birliğine dahil olması sağlanabiliyor. Bu vahim durum, QAnon, Golden Dawn ve AfD gibi örgütlerin hızlıca insan toplamasının önünü açıyor. Üstelik bu durum 2016 yılındaki Amerikan Başkanlık seçimlerinde fark edilmiş olmasına rağmen Facebook alacağını söylediği hiçbir önlemi uygulamaya koyamıyor. Bu önlemlerin başında, temelsiz haber sitelerinin yalan haber yaymasını engellemek, politikacıların aşırıya kaçan açıklamalarına doğruluk kontrolünü yapılması ve seçimlere dış güçlerin karışmasını engellemek bulunuyor. Hedefler net olsa da Facebook’un olanı değiştirmek için 2016’den beri bir arpa boyu yol kat edemediği gözüküyor.
German Marshall Fund Digital’ın geçen hafta yayınladığı “Yeni Dijital Plan” araştırmasına göre, Facebook’ta yalan haber içeren politik içerikler 2016 yılının 3. yarısına kıyasla şu anda 3 kat daha fazla beğeni, paylaşım ve yorum alıyor. Bütün bu yalan haber üretiminin üçte ikisi yalan haber yayınlayan 10 kurumdan geliyor. Haber güvenliği sağlamak için kurulan NewsGuard, yalan haber yayan kurumları “manipülatör” ve “yalan haber üreticileri” olarak ikiye ayırıyor. Manipülatörler gerçekleri farklı yorumlayıp saptırırken, yalan haber üreticileri tamamen gerçek olmayan yalan içerikleri üretiyorlar. NewsGuard manipülatörlere örnek olarak Fox News, Daily Wire ve Breitbart’ı veriyor. Red State Observer, The Federalist ve David Harris Jr. Media’yı da yalan haber üreticisi olarak tanımlıyor.
Fakat Facebook yalan haberin tamamen kontrol dışı yayıldığını savunmaya devam ediyor. Şirketin iletişiminden sorumlu olan Andy Stone, beğeni, yorum ve paylaşımların analiz edilmesinin bir içeriğin ne kadar yayıldığını anlamak için yanlış bir yöntem olduğunu söylüyor. Buna rağmen Facebook başka hiçbir veriyi halka açmıyor. Şu an gelinen noktada yalan haber üreticilerin ve manipülatörlerin Facebook’ta görüntülenmeleri Reuters ve AP gibi köklü yayın kurumlarının görüntülenmelerini geçmiş bulunuyor. 2016’dan beri Facebook ve Twitter’ın halkla ilişkiler takımları kullanıcıları şirketlerinin değiştiklerine ve eskisi gibi olmayacağına inandırmaya çalışıyor. Hatta Facebook bir noktada gizlilik esaslı kullanıcı deneyimi yaratacağını açıkladı ama henüz herhangi bir altyapı çalışması yapılmadı. Fakat gelinen noktada her şeyin çok daha kötüye gitmiş ve geri dönülemez bir noktada olduğu anlaşılıyor. Sosyal medya ve IŞİD üzerine yaptığı çalışma ile ünlenen Amerikalı araştırmacı yazar J.M. Berger’in söylediği gibi: “Trump Ocak 2021’den Amerikan başkanlığından ayrılabilir ya da kalabilir. Ama kesin olan bir şey var ki, Mark Zuckerberg ve Jack Dorsey mevkilerini koruyacaklar. Bizi bu uçuruma onlar getirdi. Şu anda yapabilecekleri en onurlu davranış istifa etmek ve yeni nesil teknoloji liderlerinin bizi uçurumdan uzaklaştırmalarına izin vermek.”