“İçinde yaşadığımız yeni çağda, zenginlik bilginin ürünüdür. Bilgi, ekonominin başlıca hammaddesi ve en önemli ürünü haline geldi. Günümüzde zenginlik yaratmak için gerek duyulan sermaye varlıkları arazi, bedensel emek, imalat aletleri ve fabrikalar değildir. Bunları yerini bilgi almış durumdadır.”
“The Wealth of Knowledge” Kitabının yazarı Thomas A. Stewart tarafından söylenen bu söz, gerçek emeğin bilgi üretmek ve bilgiye erişmek olacağının altını bir kez daha çiziyor. Toplumlar nasıl ki tarım toplumundan sanayi toplumuna doğru uyum süreçlerini tamamladılar, şimdi ise bilgi toplumu olma yolculuğuna çıktılar.
Bilgi toplumu, başta insan sermayesi etkeni olmak üzere toplumu oluşturan tüm paydaşların yeniden yapılanma ve mevcut durumlara farklı pencerelerden bakma ihtiyacını beraberinde getirmektedir.
Hiç şüphesizdir ki toplumların bilgi toplumuna doğru ilerlemelerinin hızı; insan sermayeleri ve bilginin niteliğindeki değişimi ortaya çıkartabilme yetkinlikleri ile doğru orantılıdır.
Bu ışıkla yola çıkarak, toplumların bilgi toplumuna dönüşüm seviyelerinin dijitalleşme seviyeleri ile yakın bir ilişkiye sahip olduğunu düşünmekteyim. Bu kapsamda yapılan önemli raporları aşağıdaki tabloda toplayarak, hangi açılardan değerlendirme yaptıklarını inceledim. Sonuçta, ortaya çıkan temel ortak değerlendirme kriterinin insan sermayesi yetkinliği olduğu tespitini yapabildim.
24 yıl önce “Bilgi toplumuna dönüşmüş bir Türkiye” vizyonu ile kurulan Türkiye Bilişim Vakfı Başkanı aynı zamanda Dijital Türkiye Platformu Başkanı Sn. Faruk Eczacıbaşı’nın;
“Çeyrek asırdan uzun bir süredir, Türkiye’nin bilgi toplumuna geçiş sürecine ve dolayısıyla toplumsal ve ekonomik gelişmeye hizmet eden pek çok projenin önderliğini ve ortaklığını yapan sivil toplum kuruluşlarımız, “Dijitalleşme Yolunda Türkiye” raporu ile dijital dönüşümün en önemli unsurları “vatandaş”, “devlet” ve “iş dünyası”nın ortak paydası olan “bağlanabilirlik”, “siber güvenlik” ve “yapay zeka” konularının önemle ele alınması gereğine dikkat çekmeyi amaçlamaktadır.” sözleri ile “Dijitalleşme Yolunda Türkiye” raporu yayınlandı.
Rapor kapsamında öncelikli olarak üzerinde durulan insan sermayesinin toplumların dijitalleşme yolculuğundaki önemi olduğu gözlemlenebilir. Raporun insan sermayesi ile ilgili tespitlerini şu şekilde özetleyebilirim:
Mevcut Durum
- Türkiye’de 16-74 yaş aralığındaki bireylerin yalnızca %34’ünün temel düzeyde ya da temel düzeyin üzerinde dijital becerileri varken, Avrupa Birliği ortalaması %57’dir.
- Temel düzeyde ya da temel düzeyin üzerinde dijital becerilere sahip iş gücü oranı ise Türkiye’de %46 olup, Avrupa Birliği ortalaması %65’dir.
- PwC tarafından yapılan bir çalışmaya göre, Türkiye’de 2020’lerde işlerin %14’ünün, 2030’larda ise %33’ünün otomasyon riski altında olduğu hesaplanmıştır.
Aksiyon Önerileri
- Bütüncül bir yaklaşım oluşturulması
- Avrupa’daki “Dijital Beceriler ve İş Koalisyonu” oluşumu gibi, Türkiye’de de özel sektör, kamu kesimi, sivil toplum kuruluşları ve eğitim kurumlarının bir araya gelerek dijital becerileri bütüncül bir yaklaşımla artırmayı hedefledikleri bir platform oluşturulabilir.
- Eğitimde dijital becerilerin geliştirilmesi
- Kodlamanın tıpkı okuma, matematik ve fen bilimleri gibi temel kilit beceri olarak görülmesi önemlidir.
- Öğrenciler özellikle erken yaşlarda bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik alanlarına teşvik edilmelidir.
- Dijital eğitim, hayat boyu öğrenme programları da dahil tüm eğitim süreçlerine yayılmalıdır.
- Eğitimcilere dijital yetkinlikler kazandırılmalıdır.
- Başlangıç Noktası liderinden Mert Özgür’ün kaleme aldığı makalede toplumların geleceğin mesleklerine hazırlamak için eğitimde gerçekleştirilmesi gereken reform önerileri incelenmiştir.
Özet olarak, sanayi toplumundan bilgi toplumuna dönüşüm sürecinde ivmeyi arttırmak ve dönüşümdeki sürtünmeyi azaltmak; insan sermayesi yetkinlikleri ile doğrudan ilişkilidir. 30 Ocak 2019 Tarihi’nde yayınlanan “Dijitalleşme Yolunda Türkiye” raporunda da bu konunun altı öncelikli olarak çizilmiştir.