Cloud (Bulut) teknolojisinin geçmişi tahminlerden önceye dayanıyor. Yakın geçmişe şöyle bir bakarsak verinin farklı fiziksel lokasyonlardan ulaşılarak işlenebilmesi, dağıtılabilmesi ve depolanabilmesi bu teknoloji sayesinde daha hızlı ve daha kolay hale geldi. Cloud sembolü, 1977 yılında ARPANET ve 1981 de CSNET tarafından kendi internet ağları içindeki sistemlerin birbirlerine indirekt olarak bağlı olduklarını sembolize eden çevresel daireden gelmektedir. Cloud computing isminin bulut olarak isimlendirilmesinin sebebi aslında sadece bir konseptten ibaret.
Simple Cloud Computing Diagram:
Blockchain için de ifade ettiğimiz temel kavram olan ‘’Distributed Computing’’, aslında ilk olarak 1993 yılında AT&T ve Apple spin-off’u General Magic tarafından kendi Cloud yapıları için ortaya atılmıştır. Sonrasında ise Amazon’un bayrağı devir alması ile birlikte gelişen ‘’Elastic Computing’’ konsepti ile günümüz seviyesine gelmiştir.
Blockchain: Cloud 2.0
Cloud sistemleri, Blockchain öncesinde ciddi bir altyapı ve trilyon dolarlık bir market oluşturdu. Bu yapı, yukarıda açıkladığım üzere uzun suredir üzerinde çalışılan ve ciddi gelişme gösteren alanlardan biri haline geldi. Aslında bir anlamda Cloud, merkezileşmeden uzaklaşan ilk teknolojik yapıydı. Geçtiğimiz dönem içinde devletlerin, kişilerin ve şirketlerin gündelik uygulamalarının ve kullanımlarının gerçekleştirilebilmesi için geniş bir network ağına ihtiyaç duyuldu. Bununla birlikte, sunucu odaları bakımı, sürekli güvenlik, düzenli güncellemeler gerektiren sorunlar bu işlemleri oldukça yavaşlatıyordu. Bu işlemler sırasındaki sunucuları Cloud’a taşıyan şirketler, işlemlerini bu doğrultuda daha hızlı geliştirmeye başladılar.
Bununla birlikte hayatımıza giren Blockchain, Cloud’la benzer özellikte olan ‘’Distributed’’, yani dağınık merkeziyetsiz ağ sistemi sayesinde güvenli ve silinemeyen bir ağı kullanıcılara sundu. Bu konseptleri Blockchain ve Cloud olarak iki farklı şekilde değerlendirmenin çok doğru olmadığını düşünüyorum. Bunlar ne kadar kendi başlarına birer yapı taşı olsalar da, onları birlikte değerlendirmek büyük resmi daha iyi kavramamızı sağlayacaktır.
Cloud yapısından farklı olarak, merkeziyetsiz Blockchain sisteminin bir sunucu odasına hapsolmasına gerek yok. Cloud sistemi tabanı, yukarıda bahsettiğim gibi sunuculara dayanan bir yapıdan oluşur. Blockhain’de ise Node ismini verdiğimiz yapılar, blok zincirinin bütünlüğünü korumaya yarayan, tek bir bilgisayarda veya başka bir donanım aygıtında bulunan blok zincirinin bir kopyası olan yapılardır. Bu “Node” ler farklı yerlerden birbirlerine bağlanarak sistemin çalışmasını ve Blockchain’in büyüyerek daha da güvenli hale gelmesini sağlarlar. Bu bağlamda Cloud endüstrisinin gelecekte Blockchain ile entegre olarak daha hızlı bir şekilde büyümesi kaçınılmaz olacaktır.
Blockchain’in dünyadaki tüm “internet” ağı üzerinden ulaşabileceği işlemci gücünden faydalanma potansiyeli, gelecek dönemde insanoğlunun ve ekonomilerin tahmin edilenden çok daha köklü değişimlere yol açacağını gösterecek ve Blockchain, Cloud sayesinde daha da hızlı yayılır ve işlenebilir hale gelecek. Blockchain sayesinde siber güvenliğin daha da arttığı, verilerin merkeziyetsiz ortamlarda steril olarak saklanabilmesinin sağlandığı bir dönem olacak ve bu yapı farklı teknolojiler ile entegre çalışarak karşımıza Blockchain: Cloud 2.0 konseptini çıkaracaktır.