AB’nin 2021-2027 döneminde yürütülecek olan yeni Ar-Ge ve inovasyon çerçeve programı Ufuk Avrupa (Horizon Europe) bir süredir hepimizin gündeminde. Toplam 100 milyar Euro bütçeli programın detayları ve yeni dönem çağrıları konuşulmaya devam ediyor. Ufuk Avrupa’nın temel amaçlarından birini; derin teknolojilerde Ar- Ge’nin artması ve bu teknolojilerin yayılması oluşturuyor. Avrupa, burada Amerika ve Çin ile arasında giderek derinleşen boşluğu azalmayı amaçlıyor. Derin teknolojilerle yeşil teknolojilerin kesişim kümesi büyük hatta yeşil teknolojilerin önemli bir kısmı derin teknolojilerdir diyebilmemiz mümkün. Avrupa için bu nedenle de oldukça önemli. Sanayi 5.0, Yeşil Mutabakat gibi politika belgelerindeki amaçların uygulanabilir olması için derin teknolojilerin kritik olduğunun farkındalar.
Derin teknolojiler, bilimsel araştırma ve teknolojilere dayanan, laboratuvardan beslenen, daha kompleks ve uzun Ar-Ge süreçleri ve araştırma altyapıları gerektiren teknolojiler. Malzeme teknolojileri, biyoteknoloji, enerji teknolojileri, robotik bu kapsama girenler arasında. Derin teknolojiler, hem işlerin yapılış biçimini hem de işin kendisini dönüştürebiliyor: malzemenin başka bir malzeme ile değişmesi, üretim yönteminin değişikliği ile farklı sektörleri etkileme potansiyeline sahip. Derin teknolojilerin hızlı difüzyonu demek, tarım, gıda, tekstil gibi geleneksel sektörlerin yıkıcı dönüşümden etkilenmesi demek yani dijital dönüşüm etkisinden daha derin bir etki söz konusu. Fakat derin teknolojilerin büyüme ve yayılma konusunda problemleri var. Dijital teknolojilere göre daha büyük yatırımlara, insan kaynağına, altyapıya ihtiyaç duyuluyor yayılma için. Tematik fonlar, pilot üretim ve test alt yapıları gibi farklı araçları ekosistemde etkin hale getirmek ihtiyaç haline geliyor. AB’nin yeni gündemi ve Ufuk Avrupa programı da tüm bunları çalışır hale getirerek derin teknoloji startuplarının sayısının artmasını, büyümelerini ve bu teknolojilerin yayılmasını amaçlayan bir kurguya sahip.
Derin teknoloji startuplarının Türkiye’de artması konusunda ise çok yakında olumlu bir gelişme oldu. TÜBİTAK BiGG Girişimcilik Destek Programı’ndaki girişimci tanımını değiştirdi: BiGG desteğine mezuniyet tarihinden itibaren en fazla 10 yıl içerisinde başvurabilme kısıtı kaldırıldı. Bu gelişme, hem akademik girişimcilerin hem de sektör tecrübesi sonrası girişimciliğe geçenlerin sayısının artmasını destekler. Aynı zamanda, derin teknolojiler için tecrübe ve altyapıya dayalı uzun Ar-Ge süreçleri gerektiğinden, yeni durumda BiGG ile kurulan derin teknoloji girişimcilerinin sayısının da artmasını bekleriz.
Bu anlamlı adımın yanında, TÜBİTAK, 2012-2019 yıllarında BiGG desteğiyle kurulan startupların performans analizini yayımladı. Bu dönemde 1519 teknogirişim şirketi kurulmuş. Analizde ilk dikkat çeken, teknogirişim şirketlerinin hayatta kalma oranları: 2012’de BiGG desteğiyle kurulan 112 startup’ın 80’i bugün hala faaliyetini sürdürüyor. 2013’te kurulanlar için de benzer bir oran geçerli: 126’da 91. Kuruluş tarihinden itibaren geçen 6-7 yıl içinde yüzde 70’lerin üzerinde hayatta kalma oranı çok yüksek bir oran. Küresel startup ekosisteminde çok alışkın olduğumuz bir oran da değil açıkçası. Kamu destek oranlarıyla devam edenleri, şekil değiştirenleri, ticarileşerek büyüyenleri detaylı inceleyerek doğru değerlendirme yapabilmek mümkün olacaktır. Fakat ilk bakışta teknogirişim şirketlerinin yüksek oranda hayatta kaldıklarını görüyoruz. Daha güzel bir haber ise, ihracat verilerinden gelmiş. Son 5 yılda teknogirişim şirketlerinin toplam satışları içinde yurtdışı satışlarının payının arttığını izliyoruz. 2018 ve 2019’da daha belirgin bir değişim gerçekleşiyor. Hala 2019’da teknogirişim şirketlerinin sadece yüzde 10’u ihracat yapıyor olsa da, toplam ihracatları önceki yıla göre neredeyse 3 katına çıkmış. Rapordan son bir sonuç ise, girişimcilerin yaşı ile ilgili: En başarılı girişimcilerin yaş aralığı 30-39. Dünyadaki durum ile uyumlu bir sonuç söz konusu. Değişen girişimci tanımıyla birlikte bunun daha çok artmasını bekleriz.
Derin teknoloji startuplarının sayısının artması kadar onları büyütmek ve bu teknolojilerin yayılmasını sağlamak kritik. Bunlar, Türkiye’de yeşil dönüşümle ekonomik büyümeyi tetikleyecek ve tekstilden inşaata kadar geleneksel sektörleri dönüştürecek teknolojiler. Bu konu geçtiğimiz hafta Bioexpo Biyogirişimcilik Zirvesi’nde de gündemimizdeydi. Derin teknolojilerle dönüşüm için kritik olan akademik yenilikçilik ve girişimcilik nasıl artar başka bir yazıda detaylandıralım.
Bu yazı alıntıdır.