2018 PISA sonuçlarına göre Türkiye okumada 40, matematikte 42, fen bilimlerinde ise 39’uncu sırada. Geçtiğimiz sonuçlara göre daha iyi bir performans göstersek bile OECD ülkelerinin ortalamasının halen altındayız. Yüksek performans gösterebilen öğrencilerimizin oranı ise %3’ü geçemiyor (en iyi performansa sahip 20 ülkede bu oran %10-15). Başarılı öğrencilerin belirli okul veya bölgelerde yoğunlaştığı da gözlemleniyor. Sosyoekonomik durum öğrenciler arasında 74 puan farka sebep oluyor.
Eğitim sisteminde bir sorun var ve bu sorunu endüstri döneminin sundukları ile çözmede bir adım geride kaldık. İnternet çağının getirdiği yeni iş modelleri bizlere çözüm sunabilir mi? Eğitim teknolojileri (Ed-Tech) bu konuda sıçrama yapmamıza olanak sağlar mı?
Cevap: Mert Özgür, teknoloji kullanımının öğrenmeye olumlu etkisi olacağını taahhüt etmenin çok doğru bir yaklaşım olmayacağını belirtiyor. Çünkü birçok ed-tech’in mevcut modelde alıştığımız geleneksel eğitim sistemine destek sağlayacak ürün ve hizmetler sunuyor. Halbuki bu alandaki teknolojinin, gerçek zamanlı geri bildirim veren, kişiselleştirilmiş, öğrencilerin öğrendiklerini uygulayabileceği ve muhakeme edebileceği bir yapıya büründüğü zaman katma değer ürettiği gözlemlenmekte. Yapılan bir araştırmaya göre yeni nesil ed-tech şirketlerinin birçoğu PISA sorunlarını çözmeye, hatta 21 yüzyıl ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik çalışmaları ile daha ileri gitmeye yönelik yatırımlarına devam ediyor. Sizce eğitim modelimizde bu teknolojilerden yeterince yararlanabiliyor muyuz? Ed-tech’in yarattığı yaratıcı yıkımın ne kadar farkındayız?