Yeni dünyaya ayak uydurmak adına klasikleşen ürün ve hizmetlerini geliştirmek isteyen şirketlerin başvurdukları ilk yöntem teknoloji ve dijital dünya üzerine çalışan bir girişime destek olmak ve/veya sahip olmak. Bu doğrultuda yapılan anlaşmalar, şirketler için genel olarak çözüm odaklı bir yaklaşım gibi görünse de şirketleri derinden etkileyebilecek bazı tuzaklar da barındırıyor.
“Yeni bir teknolojiye sahip olmak o teknolojiyle parçalanmaktan iyidir.”
Morgan Stanley’nin teknoloji birleşme ve satın alma eş başkanı Anthony Armstrong bir konuşmasında, “Teknolojiyle ilgili ürün ya da hizmeti olmayan şirketlerin, teknoloji odaklı yatırım yapmalarının son derece zorlu olduğuna dair hiçbir şüphe yok” dedi. Ve ekledi; “Yıkıcı bir teknoloji elde etmek, o teknolojiyle parçalanmaktan daha iyidir.”
3 – 4 yıl öncesine kadar şirketlerin bu konuda daha agresif bir tavır gösterdiklerini söylemek yanlış olmaz. Genellikle teknoloji sektöründe yer almayan şirketler, 2016 yılında toplamda 125 milyar dolarlık şirket satın alımlar gerçekleştiridi. 2010 yılında ise bu rakam 20 milyar dolardı.
Şirketlerin bu konudaki aceleci ve ısrarcı olma eğilimleri çok da yanlış bir strateji olarak görülmemeli. Fakat teknolojik gelişmelerin olağanüstü hızı ve buna paralel adaptasyon süreçlerinin kısalması, geleneksel şirketler için çok ciddi bir tehdit unsuru.
On yıllardır var olan ve iş modellerinin merkezinde teknolojiye sahip olmayan birçok şirket, genç teknoloji şirketlerinin cesaretine daha fazla güvenerek gelecekteki büyümeye kilitlenmeye çalışıyor. Ancak, geleneksel firmaların teknoloji anlaşmalarının benzersiz özelliklerini ve zorluklarını göz önünde bulundurmaları gerekiyor. Bu yüzden onların kendi dijital gündemleri ve bunu nasıl başarabilecekleri hakkında stratejik bir plan yapmaları çok önemli. Siber saldırılar dahil bir anlaşmanın koşullarını etkileyebilecek çeşitli faktörleri göz önünde bulundurmak, yatırım yapılacak girişimin teknoloji uzmanlarının ve liderlerinin yeni organizasyonlarına getirebilecekleri değerlere dikkat etmek gibi kritik kararlar stratejinin önemli parçaları sayılabilir.
Doğru Alımı Yapmak
Başarılı stratejist Alastair Rimmer’ın düşünceleri bu noktada konuyu aydınlatabilir: “Teknoloji dışı şirketler farklı sebeplerden dolayı girişimlere sahip olmak istiyorlar. Bu doğrultuda işlerini geliştirmek veya tamamen yeni dijital olarak etkinleştirilmiş hizmetler sunmak isteyebilirler. Ayrıca, potansiyel bir rakip olarak gördükleri bir şirketi satın almak da akıllı bir tercih olabilir. Sorun, anlaşma yapanların sadece yeni ortaya çıkmaya başlayan teknolojileri değerlendirebilmeleridir. Dolayısıyla, devam etmek için sınırlı bir geçmişe ve bilgiye sahiptirler. Dahası, geleneksel şirketler yeni teknolojilerin işlerini nasıl geliştirebileceği konusunda bir plan oluşturmuş olsalar da bu planların çoğu nispeten yeni ve hala gelişmektedir.”
Sonuçta teknoloji, şirketlerin içerisinde herhangi bir bölüm olmamalı. Her yere entegre edilmesi gereken bir unsur olmalı. Şirketler için yapılacak anlaşmaların ve verilecek kararların bu çerçevede değerlendirilmesi teknolojiyi bir tehdit olmaktan çıkarıp, büyük bir fırsat haline getirebilir.
Bu noktada “McDonalds”ı örnek olarak gösterebiliriz.
McDonalds, müşterilerine daha farklı bir deneyim yaşatabilmek için bir makine öğrenimi üzerine çalışan bir teknoloji şirketini satın alıyor.
Dünyanın en büyük restoran zinciri, Dinamik Yield Ltd.’ye 300 milyon dolardan fazla bir fiyat ödemeye hazırlanıyor. Böylece McDonalds restoranları, menü kartlarını dijitalleştiriyor. Bu yeni teknoloji, restoranlara ve/veya müşterilere özel fırsatlar/menüler oluşturulmasını sağlıyor.
Bu haberin ardından McDonalds’ın hisseleri %1,7 artışla son iki ayın en yüksek seviyesi olan 189 $’a yükseldi.
2015 yılında yönetim kurulu başkanlığına getirilen CEO Steve Easterbrook, satışları artırmak ve McDonalds’ların rakipleri arasından öne çıkmasına yardımcı olmak için, sipariş kioskları, dijital menü panoları gibi uygulamalarla teknolojiye kendi dinamiklerinde çok büyük bir yer vermek için çalışmalarını sürdürüyordu. Kısaca McDonalds böyle bir satın alımla hedeflerini gerçekleştirme noktasında büyük bir adım attı diyebiliriz.
Easterbrook, “Teknoloji, hızlı büyüme planımızın kritik bir unsuru” dedi. Bu anlaşma, McDonalds’ın geleceğinde teknolojinin oynayacağı rolü ve müşterilerimiz için daha kişiselleştirilmiş deneyimler yaratma vizyonumuzu uygulamaktaki hedeflerimizi açıkça gösteriyor” diye ekledi.
Geleneksel şirketlerin teknoloji şirketleriyle buluşmasına yönelik farklı inceleme ve değerlemelerde görüşmek üzere…