Başlık nedeni ile dikkat çekeceğine emin olduğum bu yazı ile vaktinizi almak istemediğimden dolayı sihirli bir yöntemden bahsetmeyeceğimi en baştan söylemek isterim. Kripto konusundan para kazanmanın üç temel yolu bulunuyor.
İlki son günlerde zaten çok popülerleştiğini gördüğümüz alım satımlar. Twitter üzerinden gidersek herkesin çok para kazandığını söyleyebiliriz. Tabii büyük paralar kazanan bir insan neden bunu Twitter’da kamuya açıklama ihtiyacı hisseder ayrı bir inceleme konusu. Günü gelip kazançlar vergilendirildiğinde beyan usulü vergi tercih edilmeli ve twitler beyan olarak kabul edilmeli. Böyle bir adımda gerçekte toplanacak verginden çok daha fazlasının toplanabileceğini düşünüyorum. Boğa piyasalarında her trader bir dahi gibi görünse de biliyoruz ki her yatırımcı bu kadar yetenekli değil.
İkinci yöntem ise kripto sektöründe bir girişimci veya çalışan olarak para kazanmak. Ve son yöntem pasif yatırımlar aracılığı ile varlığımızı artırmaya çalışmak. Bugün sadece ikinci yönteme değineceğim. Kripto paralar özellikle kullanımları açısından yeni nesle hitap ettiği gibi iş imkânları açısından da bu nesiller için önemli fırsatlar sunacak. Öncelikle dünyada ve ülkemizde birinci nesil girişimcilik olarak değerlendirdiğim kripto işlem platformlarını sayabiliriz. Söz konusu girişimciler dünyada ve Türkiye’de kripto para konusunun vaat ettiği potansiyeli önceden görerek sektörün standartlarını oluşturmaya başladılar. Bugün sektörün en büyük isimlerinden Coinbase’in halka arzını tartışıyoruz. 14 Nisan’da gerçekleşmesi beklenen halka arz neticesinde söz konusu şirketin değeri on milyarlarca dolar olarak gerçekleşecek. Ancak iş bu noktada kalmadı ve ikinci nesil girişimciler konuyu kripto paranın ruhuna biraz daha uygun hale getirerek merkeziyetsiz finans platformlarını geliştirdiler.
Compound, Uniswap, Aave, Maker, Harvest Finance gibi farklı alanlarda faaliyet gösteren bu DeFi girişimleri de gerek hacim gerekse “piyasa değeri” olarak önemli büyüklüklere ulaşmış durumdalar. Her iki platform tipinin de teknik olarak aksaksız çalışması, akıllı kontratların oluşturulması, hacklere karşı korunması gibi alt detayların tamamı artık özel uzmanlık gerektiren konular olmaya başladı. Bu oluşumların denetlenmesi, doğan yeni hukuki konular ve regülasyonlara uyum da “sektörel” bilgi gerektirecek bir noktaya çoktan gelmiş durumda. Öte yandan 2017’ye kadar süren spekülatif dalganın ardından bugün, diğer varlık sınıflarında olduğu gibi, bazı kripto paraların temellerini analiz etmek, değerlemek ve rapor çıkartmak artık mümkün. Yani “dünya çökecek ve sadece bitcoin ayakta kalacak” analistlerine ek olarak ayık kafa ile gerçek rakamları kullanarak analizler yapanlar da var. Bir noktada bu analizleri aracı kurumların çatısı altında lisanslı uzmanlar rapor şeklinde yayınlamaya başlayacak.
Diğer bir alan ise yine birden popülerleşen NFT konusu. Özellikle yüksek rakamlardan satışı gerçekleştirilen dijital sanat eserleri neticesinde dikkatleri çeken NFT’ler de iş imkanları yaratıyor. Bu konuda alım satım, açık artırma gibi hizmetler veren platformlara ek olarak klasik sanat piyasasında olduğu gibi değerlemeler konusunda öne çıkan uzmanlar ve benzerleri de olacak. Ancak NFT’ler sadece sanat eserleri veya koleksiyon piyasası için yeni fırsatlar açmıyor. İş gücü veya reklam piyasası açısından da yeni bir dinamik. Bir uzman günün belli saatini veya bir proje için belli bir miktarda çalışma saatini NFT haline getirerek bir platformda oluşacak talebe göre fiyatlanmasını sağlayabilir. Popüler bir YouTuber çektiği bir videonun 3 ve 4. dakikaları arasında reklam verme olanağını NFT olarak satışa çıkartabilir. Sonsuz sayıda alternatiften bahsediyoruz. Yüksek öğretimine yeni başlamış veya iş gücü piyasasına yeni girmiş insanlar açısından istihdam olanaklarına ek olarak standartları oluşturma fırsatı da olduğunu düşünüyorum. Yeter ki girişimci ruhlarını korusunlar ve kamu otoritesi yaratıcılığa engel olmayacak şekilde düzenlemeler oluştursun.
Bu yazı alıntıdır.