Son dönemde ortaya çıkan “sürdürülebilir finans” kavramı, yatırımcıları kâr etmek ve yaşadığımız gezegenin geleceğini düşünmek arasında ikilemde kalmaktan kurtarıyor. Yakın zamanda adını daha fazla duymaya başlayacağımız sürdürülebilir finans, kısaca; paranızı dünyayı daha iyi bir yer haline getirecek alanlarda değerlendirmek anlamına geliyor.
Peki, sürdürülebilir finans, dünyayı ve geleceğimizi ne yönde etkiliyor?
En baştan başlayalım: Sürdürülebilir finans nedir?
Sürdürülebilir finans; yeşil enerji projelerine yatırım yapmaktan sosyal değerlere önem veren şirketlere yatırım yapmaya kadar pek çok faaliyeti kapsıyor. Avrupa Birliği; sürdürülebilir finansın, nakit akışlarını karbon nötr projelere kanalize ederek dünyanın emisyonsuz düzene geçişinde kilit bir rol oynayacağını öngörüyor.
Sürdürülebilir finans, daha iyi getiri vadediyor
Doğaya katkı sağlamanın ve topluma daha adil bir yaşam sunmanın yanı sıra, sürdürülebilir şirketlerin yatırımcılar için daha yüksek getiriler sağlayacağına dair öngörüler gittikçe güçleniyor.
Dünyanın en büyük varlık yönetimi şirketlerinden BlackRock tarafından yapılan analize göre, 2020 yılında, pandeminin zirveye ulaştığı dönemde, 10 sürdürülebilir yatırım fonundan yaklaşık dokuzunun ESG kriterlerine dayalı olmayan hisse portföylerinden daha iyi performans gösterdiği belirlendi.
Kişiler, bireysel olarak, dünyayı ve sürdürülebilirliği korumak adına daha düşük getiri oranı elde etmeyi seçme özgürlüğüne sahip olsa da aynı durum, kurumsal yatırımcılar için geçerli olmuyor. Ancak sürdürülebilir varlıkların artan getirileri, yatırımcıların artık kâr elde etmek için sürdürülebilirliği feda etmesi gerekmediği anlamına geliyor.
Peki; ESG dostu yatırımlar, neden geleneksel yatırımlardan daha iyi sonuç veriyor?
Performans Açıklaması
ABD’de yapılan bir araştırmaya göre, her yaştan tüketicinin üçte ikisinin, kendi değerlerini paylaşan şirketlerden satın almayı tercih ettiği görülüyor. Y kuşağında ise (18-34 yaş arası kişiler) bu oran %83’e kadar yükseliyor.
Küresel bir ankete göre, tüketicilerin onayladıkları kurumsal bir amaca sahip bir markadan satın alma olasılıkları, dört ile altı kat artış gösteriyor. Tüketicilerin dörtte üçü; eğer bir şirket, onaylamadıkları davranışlarda bulunursa, o markayı tercih etmekten vazgeçtiklerini ve çevrelerindeki kişileri de bunu yapmaya teşvik ettiklerini söylüyor.
Ayrıca kömür, petrol ve gaz gibi karbon yoğunluğu olan sektörler de önde gelen yatırımcılar kendileriyle iş yapmayı reddettiği için sermaye artırmayı daha zor ve pahalı olarak değerlendiriyor.
Buna karşılık, McKinsey tarafından yapılan araştırmaya göre, sürdürülebilir şirketlerin; sözleşmeleri kazanma, daha az kaynak kullanarak maliyet tasarrufu yapma, daha az düzenlemeye sahip olma, en iyi insanlarla çalışma ve eski karbon yoğun süreçlerde para kaybetmekten kaçınma olasılığı daha yüksek görünüyor.
Reuters tarafından yapılan açıklamaya göre ise küresel şirketlerin 2021 yılında 859 milyar dolarlık rekor bir sürdürülebilir yatırım aldığı biliniyor. Sürdürülebilir finansın, önümüzdeki süreçte de büyümeye devam edeceği tahmin ediliyor. Bloomberg’in analizine göre, ESG yatırımlarının toplam değerinin 2025 yılına kadar 53 trilyon doları aşması beklenirken, bu miktarın tüm küresel yatırımların üçte birinden fazlasını oluşturduğu belirtiliyor.
Bu yazı alıntıdır.