18 Nisan gününden beri ABD’nin New York eyaletinde Zoom üzerinden evlenebiliyorsunuz. New York valisi Andrew Cuomo, koronavirüs için alınan tedbirler kapsamında evlenecek partnerler, nikah memuru ve şahitlerin video konferans ile bir araya gelmesi yoluyla nikah kıyılmasına izin verdi. Oysa, Hukuk Fakültesi’nde nikah “şahsen yapılması gereken” özel akitler arasında sayılır. Korona salgını sayesinde, şahsen yapılması gerektiğini sandığımız birçok işin aslında şahsen yapılmasına gerek olmadığını anladık. Yine de Türkiye’de bu salgın gününde, finans ve ticaretle ilgili sayısız işlemi, teknolojik açıdan aksi mümkün olduğu halde sırf regülasyonlar öyle emrettiği için şahsen yapmaya mahkumuz. Gelin birkaç tanesine bakalım:
Diyelim ki salgın nedeniyle dara düştünüz ve kredi almanız gerekti. Banka şubesine gitmek zorundasınız. Çünkü hem finansal kuruluşların sözleşme kuralları hem de “müşterini tanı” yükümlülükleri banka hesabı açmak için şahsen şubeye gitmenizi zorunlu tutuyor. Üstelik yıllardır notumuzu kıran Kara Paranın Aklanmasının Önlenmesine İlişkin Mali Çalışma Grubu (FATF) artık dijital kimlik uygulamalarına riski azalttığı için izin verdiği halde.
Bankaya gidip kredi işlemlerinizi yaptınız. Tabii ki banka ipotek isteyecek. Gayrimenkulünüzün değerlemesini mutlaka şahsen gelip bakacak bir gayrimenkul değerleme uzmanına yaptırmanız lazım. Oysa artık evlerin değerlerini yapay zeka ile tespit etmek çok kolay. Mesela Türkiye’de Endeksa diye bir startup milyonlarca gazete ilanını tarayıp eğittiği yapay zeka ile size evinizin hangi değerden kaç haftada satılacağını anlık olarak söylüyor. Girip bakabilirsiniz ama mevzuat gereği banka değerlemeyi kabul edemez.
Bankalara geri dönelim. 65 yaşın üzerine sokağa çıkma yasağı uyguluyoruz. En büyük dert emekli maaşlarını bankadan çekmek. Polis eşliğinde gitmek zorunda kalıyorlar. Emekli maaşlarını (ve her türlü maaş ve sosyal yardımı) bankacılık sistemi dışında kartlarla ve mobil cüzdanlarla ödemek mümkün olduğu halde ne yazık ki eski kurumsal yapılara hapsolmuş durumdayız. Ne yazık ki koronavirüs salgınında en çok kayıp veren meslek gruplarından biri bankacılar ve bankaların güvenlik görevlileri oldu.
Allah korusun bu süreç içinde hastalanırsanız ilacınızı almak için şahsen eczaneye gitmeniz mecburi. Çünkü 2014 yılında yaptığımız bir yasal düzenlemeyle eczanelerin internetten satış yapmasını ve kurye kullanmasını yasakladık. Dijital dönüşüm karşısında özel olarak kanunlarını değiştirip geriye giden az sayıda ülkeden biriyiz. Bu nedenle de bugün eczacılarımız yine en ağır risk altındaki mesleki gruplardan. Bu arada, Çin’de drone ile ilaç dağıtımı test ediliyor.
Bazı okuyucularımız “Ben zaten bu işleri tanıdık banka müdürüyle hallediyorum” ya da “Mahalledeki eczacı sağ olsun ilaçları gönderiyor” demiş olabilirler. Regülasyonların bu kadar ağır olduğu yerlerde sadece tanıdığı, hemşerisi, parası ve gücü olanların işlerini çözebildiği toplumsal yapılar kurulur. Regülasyonların rekabeti teşvik ettiği yerlerde ise ilk anda kaybedecekmiş gibi görünen meslekler dönüşerek modernleşir. Vatandaşlar daha eşitlikçi, verimli ve en önemlisi sağlıklı bir ülkede yaşar. Umarım bir sonraki torba yasada koronavirüsü fırsata çevirip dijitalleşmenin ve rekabetin önündeki engelleri kaldıran düzenlemelere odaklanabiliriz.
Bu yazı alıntıdır.