Kültürel açıdan başarısızlığı suçluluk, utanç ve depresyon ile eşleştiriyoruz. Başarısızlık ile başa çıkabilmek için yeni stratejiler geliştirmemiz gerekiyor. Bu noktada öncelikle başarısızlığa olan bakış açısının değiştirilmesi lazım. Hata yapmak, beklentilerin altında kalmak ve başaramamak iş dünyasının bir gerçeği. Bunların hiçbiri ile karşılaşmadan yaşamak ise insanlık için ortak bir hayal sayılabilir.
Başarı, devamlılığa olan gereksinimi dolayısıyla şans faktörünü ortadan kaldırır. Kısaca, eğer bir konuda başarıya ulaşmak istiyorsanız öncesinde başarısızlığın ne demek olduğunu anlamanız ve öğrenmeniz gerekiyor. Anlamak ve öğrenmek ilk bakışta birbirine çok yakın gibi görünüyor. Evet yakın ama aynı değil. Anladıklarınızı uygulayamayabilirsiniz, öğrendikleriniz ise sadece size özel refleksler oluşturmanızı sağlar. Bu refleksler de başarıya giden yolu aydınlatır.
Girişimci bir ruha sahip olmak, başarısızlığı anlamanın ve öğrenmenin yanında başarısızlığı da benimsemeyi gerektirir. Başarısızlığı benimsemek size negatif bir hismiş gibi gelebilir. Fakat bir girişimci olarak, kariyerinizde bir noktada başarısızlık yaşama ihtimaline kesinlikle güvenebilirsiniz. Bureau of Labor Statistics ’Business Employment Dynamics’e göre, yeni işletmelerin yaklaşık yüzde 20’si ilk yıllarında başarısız, yarısı da beşinci yıllarında başarısız oluyor. İşiniz on yıl veya daha uzun bir süre boyunca başarılı olsa bile, büyük bir müşteriyi kaybetmek ve/veya rakibinizle bir fiyat savaşına kapılmak gibi başarısız sonuçlar alabileceğiniz durumlarla karşılaşabilirsiniz. Başarısızlığı benimsemek de yeni çözümler üretme yolunda sizi güçlü kılar. Bu yüzden de girişimci bir ruha sahip olmanın öncelikli ihtiyacı budur.
İnsan ömrü gelişen teknoloji ve modern yaşam sayesinde oldukça uzadı. Ancak hayatta kaldığımız süre, başarısızlıklarımızdan öğrenmek için hala yeteri kadar uzun olmayabilir. Aslında başarıya ulaşmak adına başarısız olmak için o kadar da fazla şansımız yok. Kısaca hayat, sadece kendi yaptığımız hatalardan ders çıkarmak için çok kısa ve bu yüzden başkalarının yaptığı hatalardan da ders çıkarmamız gerekiyor. Bu noktada, 2019 yılında olmak ve her türlü bilgiye bu kadar kolay ulaşmak tam anlamıyla bir fırsat niteliğinde.
Başarısızlıkla ilgili Anna Johansson’un güncel bir makalesinde bahsettiği tavsiyeler bu anlamda oldukça yardımcı olabilir:
Unutmayın ki başarısızlık son değil
İlk önce başarısızlığı nasıl gördüğünüzü değiştirin. Birçok yeni ve deneyimsiz girişimcinin kafasında, başarısızlık yolun sonu gibi görünüyor. Her şeyi yanlış yaptıklarını ya da gelecekte başarı şanslarının bulunmadığını sanıyorlar. Aslında bu sadece bir başlangıç ve/veya sonu daha kötü olan bir yolculuktan erken dönüş.
Tekrar tekrar başarısızlığa uğrayan, ancak hala ilerlemeye devam eden girişimcilerden veya ilk girişimleri tamamen başarısız olanlardan ilham alabilirsiniz. Örneğin, Bill Gates’in ilk şirketi olan Traf-o-Data’nın neredeyse tamamen başarısız olduğunu ve tartışmalı iş kararlarının sonuncusu olmadığını unutmayın. Oysa bugün kendisi, gezegendeki en zengin insanlardan biri. Ayrıca Virgin gibi inanılmaz güçlü şirket ve marka yaratan Richard Branson’a rağmen, Virgin Cola, Virgin Cosmetics ve Virgin Cars dahil olmak üzere birçok başarısız girişimde de bulunduğunu unutmayın.
Baskıyı Ortadan Kaldırmak (eğer yapabilirseniz)
Sıfırdan bir şirket kurmak, mali işlerinize baskı uygulayan ve sayısız çalışma süresi gerektiren büyük bir girişimdir. İşlerin içine sürekli dalmak yerine, üzerinizdeki baskıyı azaltmak için bir dakikanızı ayırın. Bir sonraki fikrinizle işe dönmeden önce stresinizi azaltın.
Birkaç başarılı girişimci bir fırsattan diğerine atlayarak memnuniyeti veya kârlılığı bulur. Bir projeyi tamamladıktan ya da çok önemli bir dönüm noktasına ulaştıktan sonra (başarılı ya da başarısız olsun), deneyimli girişimciler genellikle işleri bir sonraki aşamaya taşımak için birkaç gün ya da hafta uzakta olurlar.
Araştırmalar, tatil yapmanın ya da aktif dinlenmenin kalp hastalığı ve depresyon gibi riskleri azaltarak verimliliği artırdığını gösteriyor. Başka bir deyişle, kendinize biraz zaman ayırmak, bir sonraki girişimi doğru sağlık ve enerji ile gerçekleştirmenize yardımcı olabilir.
Başarısızlığınızla ilgili önemli dersleri not alın
Başarısızlığınızdan aldığınız dersleri not alırsanız, başarısızlığı daha verimli bir şekilde işlemeyi öğrenebilirsiniz. Ayrıca bir şeyleri yazmak sizi düşünmeye zorlar ve sahip olduğunuz fikirleri geleceğe daha sağlıklı bir şekilde aktarmanızı sağlar. Bir liste yapmak, önemli bir fırsatla bir daha karşılaştığınızda size, ilham vererek en önemli derslerinizi hatırlatma görevi görebilir.
Deneyimleriniz hakkında geriye dönük olarak en az birkaç saat geçirin. Farklı olarak yapabileceğiniz kararları ve daha önce bilmek istediğiniz şeyleri not alın. Bu aynı zamanda başarısızlığınızı daha olumlu bir deneyime dönüştürmenize yardımcı olacaktır, çünkü “şimdi” öğrenme ve büyüme için bir fırsattır.
Acemi olmayı kucaklayın
Steve Jobs, Apple’dan ayrılmasıyla ilgili olarak: “… Apple’dan kovulmanın başıma gelebilecek en iyi şey olduğu ortaya çıktı. Başarılı olmanın ağırlığı, yeniden başlamanın hafifliği ile yer değiştirdi, her şeyden daha az emindim. Hayatımın en yaratıcı dönemlerinden birine girmeme izin verdi.” diyor.
Yeniden başlama fikrinden hoşlanmayabilirsiniz, ancak buna karşı olumlu bir bakış açısına sahip olmaya çalışın. Öncelikle yeni fırsatları keşfetmeye başlarsınız; ve hepsinden iyisi, bunları değerlendirebilecek zamana sahip olursunuz.
Bonus:
Ye, Dua Et, Sev’in (Eat, Pray, Love) yazarı Elizabeth Gilbert’in, başarının ve başarısızlığın insanı kendinden eşit ölçüde uzaklaştırdığına dair düşüncelerini dile getirdiği ilham verici konuşması motivasyonumuzu yönlendirmek için size farklı bir bakış açısı kazandırabilir.