“Sonuç olarak şunu unutmamak önemli, olmamız gereken şeyi, olduğumuz gibi kalarak başaramayız.”
Max. De Pree
Yeni tip korona virüsün (COVID-19) sağlık açısından yarattığı yıkıcı etkinin yanı sıra çok farklı konu başlıklarında etkisini göstermesi birkaç aya ortaya çıkacaktır. Bu durum tüm sektörleri etkileyecek ve dünya çapında yaşam ve geçim kaynaklarının potansiyel maliyetinin tekrar değerlendirilmesine yol açacaktır. Bu öncelikle işverenler ve çalışanları bekleyen değişimlerin habercisi olmaktadır. Tüm bu konulardaki endişelerimizi yatıştırmak adına, bu yazımda, pandeminin dünyayı olumlu yönde değiştirebileceği üzerine yoğunlaşmak istiyorum.
Bu sürecin tam olarak anlaşılması için öncelikle farklı ülkelerde siyasi erklerin aldığı kararları ele alalım. Korona virüs salgını gibi bir kriz durumunda, herhangi bir uygulamanın güçlü ve zayıf yönleri açık bırakılır. Ülkelerin karşılaştıkları bu tür olağanüstü durumlarla baş etme yöntemleri ve çözümleri birbirinden farklıdır. Çin hızlı ve disiplinli bir şekilde organize olarak tüm kaynaklarını seferber edebilmiş, yönetim farkından kaynaklı olarak salgını durdurma konusunda daha otoriter davranabilmiştir. Ancak durumu tüm açıklığı ile raporlama eğilimi konusunda geç kalması nedeniyle virüse tepki vermek ve dünyayı uyarma konusunda çok geç kalınmıştır. Böylece başta ABD olmak üzere Avrupa’da ilgili kurum ve yetkililerin virüsü test edememesi, virologlar ve epidemiyologlar tarafında potansiyel tehlikenin gecikmeli çalışılmasına yol açmıştır. Ayrıca, pandeminin fark edilmesinde oluşan gecikmeler biyoteknoloji şirketlerinin onaylı tedavi tasarlayabilecekleri süreçleri de kısmen etkilemiştir.
Dünyanın dört bir yanındaki işletmelerin ve kuruluşların virüsün yayılmasını sınırlamaya yönelik eylemleri, dijital teknolojilerin kullanımıyla ilgili yeni normlar yaratmıştır.
- Sanallaştırma
İlk olarak, Dünya Bankası Bahar Toplantıları gibi büyük olayların ‘sanallaştırılması’ örneği, şirketlerin çevrimiçi platformlarda iş-akış süreçlerini yönetebileceğini göstermektedir. Ayrıca personel seyahatlerinin maliyetleri üzerinde detaylı değerlendirmeler yapılacaktır. Ulusal ve uluslararası çalışanlar ele alındığında bu tespit, çevrimiçi bir bağlantıya sahip tüm çalışanların sanal toplantılara düzenli olarak katılabilmesini sağlamak için gereken yatırım, özellikle popüler Google Hangout, Zoom, Microsoft Teams vb. platformların daha yaygın hale getirilmesi ile eski maliyetlerin tekrar gözden geçirileceği bir sürece taşınacaktır. Uzaktan eğitim süreçlerinin hızlanması ve yaygınlaşması ile birlikte gelecekte iş dünyasının sanallaştırılması da hızlanacaktır.
- Dezenformasyonla mücadele
Salgın etrafında dezenformasyonla mücadele konusunda sosyal medya şirketleri tarafından gösterilen iş birliği cesaret vericidir. Facebook, Google veya Twitter’da ‘koronavirüs’ araması yaptığınızda, resmi bilgi kaynaklarına yönlendirileceksiniz. Facebook ayrıca hatalı yönlendirme ve sahte haber hikayelerini aktif olarak izliyor ve kaldırıyor. Bir kriz sırasında bu tür kurum ve yetkililer ile çalışmak daha iyi dijital toplumlar yaratmak için değerli iş birlikleri ortaya çıkartacaktır. Özellikle ulusal bazda dijital platformlar üzerinden bilgi akışının takip edilmesi çok önemlidir.
- Veri şeffaflığı
Teknolojik gelişmelere paralel, hükümetlerin veri paylaşım şeffaflığının toplum için nasıl faydalı bir etkisi olabileceğine dair örnekleri zaten takip ediyoruz. Singapur’da hükümetin verileri şeffaf bir şekilde paylaşımı, salgının kontrolünü sağlayabilecek ve İran’daki durumla tamamen tezat teşkil eden ayrıntılı ve bilgilendirici haritalamayı mümkün kılmıştır. Bu Çin örneği ele alındığında özellikle iyi değerlendirilmelidir. Güven ve veri şeffaflığı bu süreçte pandeminin daha kolay kontrol altına alınmasını sağlamıştır.
- Yenilikçiliği teşvik etmek
Ayrıca, kamu politikası sorunlarına ve kamu hizmetleri için verimlilik kazanımlarına teknolojik çözümler sunmayı amaçlayan büyüyen kamu teknoloji ekosistemi arasında yenilikler görebiliriz. Kore’de akıllı telefon kullanıcıları, COVID19 vakalarının tanımlandığı bir alanda bulunduklarında “Korona 100m” gibi uygulamalar tarafından bilgilendirilmektedir [3]. Şu anda birçok ülke vaka bazında konum bilgilerini günlük olarak paylaşmamaktadır, ancak bu toplumu güvende tutmaya yardımcı olacak şekilde kamuoyu baskısıyla değişebilmektedir.
- Bilim ve sağlık hizmetlerinde yapay zekâ
COVID19 hastalarına doğru tanı ve öngörü sağlamak için yapay zekanın nasıl kullanılabileceği hakkında sınırlı bilgi bulunmaktadır. Son haftalarda görülmemiş bilimsel tepkinin hızı ve ölçeği, 21. yüzyılda gelecekteki sağlık bakımımızı destekleyecek olan genom dizileme teknolojisi ve moleküler biyolojideki ilerlemelerle sağlanmıştır. Bu konunun da çok yakından takip edilmesi gerekmektedir.
Dijital teknolojinin de Çin felsefesinde karşılıklı zıtlığın denge içerisinde bulunduğu ve birbirinin içinde olduğunu anlatan Ying-Yang kavramı ile ilerlediğini unutmamak gerekli. Yapay zekânın ilaç-aşı üretilmesi konusunda yardımları oldukça olumlu görülmek ile birlikte, yoğun bakım ünitesine alınması gereken kişilerin belirtileri üzerinden algoritmik sınıflandırma yaparak tedavi edilip edilmeme kararının alınmasına henüz hazır olmayabiliriz. Bugün itibari ile uygulanabilir yenilikler, kişisel takip sensörleri (vücut sıcaklığı, lokasyon vb.), cep telefonu uygulamaları üzerinden uyarılar, korona virüsü taşıyan kişilerin dinamik görselleştirilmesi ve takip vb. sadece devlet gözetimi/takibinde olan süreçler konuşulmaktadır. Ancak bu verilerin kullanılması toplumun önemli bir kesiminde endişe ile karşılanmaktadır. Çin hükümeti salgını kontrol etme sürecinde büyük ölçekte kamera kayıtlarını takip etmesi ve WeChat kullanımını sınırlandırması ile tüm ülkenin tek bir noktadan denetlendiği bir sürece doğru sürüklenmiştir. Sorunun üstesinden gelmek adına politik karar vericiler tarafından yeterince değerlendirilmeden toplumun deneysel bir ortama sürüklenmesi özgürlükler açısından endişe yaratmaktadır. Ancak daha az mahremiyet pahasına daha fazla verimlilik sunan teknolojilerin yarattığı ikilemin de iyi değerlendirilmesi gerçeği ortadır. Yeni bir düzene geçtiğimizin sinyallerini aldığımız bu günlerde, dijitalleşmenin sahip olduğu ivmenin günümüzde daha da arttığını gözlemliyoruz. Böylece, gelecek konusunda daha üç ay önce masada olan tespitlerin ötesinde farklı bir geleceğin bizi beklediğini söylemek hatalı olmayacaktır. Her ne kadar Türkiye adına hep önümüzdeki iki haftaya odaklansak da (!), geçtiğimiz haftalardan çıkarttığımız sonuç, süreç konusunda önlemlerin önceden alınması ve dijital-teknoloji ve uygulama odaklı detaylı bir planlamanın gerekliliğidir.
“Değişim, ancak içeriden açılabilen bir kapıdır.” Terry Neil
“Geçmişin arabalarıyla hiçbir yere gidemezsiniz” Maxim Gorki