Sanal dünya ve reel dünya, oldukça hızlı bir şekilde birbiri içine girmeye devam ediyor. Bilgisayarlı ve internet ağına sahip teknolojiler öyle hızlı gelişiyor ki günlük hayatın neredeyse her parçası internet ortamına taşınmış durumda. Bankacılık işlemleri, eğitimler, alışveriş ve hayatı idame ettiren hemen her şey de bilindiği gibi internet ortamında. Ve tabii ki çalışma hayatı da…
İnternet çağının gelişim hızına bakacak olursak bağımsız çalışma yani “freelance” modelinin çok da yeni olduğunu söyleyemeyiz. Öyle ki Amerika’da iş gücünün dörtte biri bu şekilde karşılanıyor. Bu gerçekten büyük bir rakam. Türkiye’de de son yıllarda yaygınlığı artıyor fakat freelancer olmanın göründüğü kadar kolay olmadığını bilmeyenlerden dolayı bu tarafa bir yığılma olmak üzere. Peki, nasıl kontrol altına alınacak? İşte yeni nesil çalışma yöntemini kontrol altına alan sistem: Gig Ekonomisi.
Gig Ekonomisi Nedir?
Gig Ekonomisi, müzik sektöründe ortaya çıkan bir model. Kısa süreli sahne alanları gelir ve sorumluluklarını kapsadığı için adına Gig Ekonomisi deniyor. Öyle ki İngilizce olan “gig” kelimesinin Türkçe karşılığı “konser”dir. Fakat Gig Ekonomisi öyle bir noktaya geldi ki artık “gig” kelimesinin anlamı değişti ve Türkçede de “konser ekonomisi” diye bir şey yok. Tek başına Gig Ekonomisi var ve bu model, yakın geleceğin çalışma prensiplerini belirleyecek gibi duruyor.
Son 10 yıla bakıldığında, Gig Ekonomisinde müthiş bir büyüme görmek mümkün. Önümüzdeki birkaç yıl içinde, Gig Ekonomisi modeline geçecek olan çalışan ve işverenlerin oranının %20 olması bekleniyor. Ayrıca 2030 yılı için bu oranın tahmini %50. Yani ortalama 10 yıl sonra her iki kişiden biri kendi işinin patronu ve kendi işinin personeli olacak. Gig Ekonomisine giriş yapmak için ise evde duran ve kullanılmayan bir eşyayı, bir e-ticaret sitesinde satmak bile yeterlidir.
Gig Ekonomisinde Vergilendirme
Gig Ekonomisine dışarıdan bakıldığında her yönüyle kusursuz gibi gözükebilir. Fakat bu modelin hem kendi işinin patronu olanlar için hem de ülke ekonomisini yönetenler için ciddi problemler doğurduğu da göz ardı edilmemelidir. Üzerinde çalışmalar yapılan en ciddi kalem ise elbette vergilendirme.
Gig Ekonomisini, yaşı gereği geç ya da erken tanıyan kişilerin olması vergi düzenini bozacak tehditler oluşturabiliyor. Örneğin emekliliğinde ek gelir elde etmek için Gig Ekonomisine adım atan bir çalışan için uygulanabilecek bir vergi sistemi çoğu ülkede henüz yok. Ayrıca Gig Ekonomisi modeli ile harcama yapılan ve gelir elde edilen platformların çoğu, kullanıcılara ücretsiz ya da çok düşük rakamlarla kayıt olma imkânı sunuyor. Bu durum Gig Ekonomisinin hacmini her geçen gün büyüterek vergi problemini de derinleştiriyor.
Gig Ekonomisinin yeni şekillendiği ülkeler, vergilendirme konusunda çözümler arıyor. Bu modelin emeğin vergilendirilme şeklini değiştirmesi, kamu maliyesini de etkiliyor. Gig Ekonomisi modeli ile çalışanların nasıl vergilendirileceği ise hükümetler için gerçek anlamda milyon dolarlık bir soru. Bağımsız işverenlere ve çalışanlara bakıldığında sağlık sigortası, asgari ücret, işsizlik sigortası, gelir vergisi, ücretli izin gibi kesinti ve düzenlemelerin olmadığı görünüyor. Bu durum ise hem iş verenler hem de çalışanlar için bir avantaj ama şöyle bir problem var: Gig Ekonomisi ile ticaret yapanların vergi yükünün azalması, diğerlerinin kamu gelirlerinin azalmasına neden olur. Örneğin Hollanda’da bağımsız bir işverenin vergi yükü, normal bir işverene göre %37 daha düşüktür.
Vergilendirme konusunda pürüzler yaratan pek çok durumdan bir tanesi de Gig Ekonomisi modeli ile gelir elde edenlerin, gelirlerini beyan etmemesi ya da eksik beyan etmesidir. Gig Ekonomisi dahilinde bağımsız çalışanları vergiye bağlayan hükümetler bile bu yanlış raporlamalardan mustarip. Öyle ki bu eksik raporlamalar ve gelirlerin doğru bildirilmemesi, vergilendirmelerde açıkların doğmasına sebep oluyor.
Gig Ekonomisini vergilendirme konusunda pek çok hükümet, vergi yükünü aracı kurumlara yüklüyor. Bağımsız çalışanlar ile bağımsız işverenlerin buluşup çalışma yaptıkları platformlar ve e-ticaret siteleri, taraflardan komisyon alarak hükümetin dayattığı vergiyi ödüyor. Böylece Gig Ekonomisinden küçük de olsa vergi geliri elde ediliyor.
Gig Ekonomisi üzerine bir vergi sistemi oturtmaya çalışan hükümetler, sistemlerdeki açıkları kapatmaya çalışırken freelancerları da göz önünde bulundurmak zorundalar. Çünkü bağımsız çalışanların giderleri olan bir iş yerleri yoktur. My teeth were in http://drugstore-onlinecatalog.com/ bad shape at the time. Çalışma sürecinde kullanılan elektrik, tüketilen gıda, internet faturası gibi pek çok harcama, iş yerlerinde gider olarak kaydedilir. Fakat bağımsız çalışanın bu harcamaları gider olarak kaydetmesi de mümkün olmalı. Ayrıca bilgisayar, telefon gibi iş için kullanılan kişisel eşyalar, aynı zamanda üretim malzemeleridir. Örneğin Gig Ekonomisi modeli ile hizmet veren bir bağımsız çalışan, yeni bir bilgisayar aldığında bunu gider olarak beyan edebilir mi? Temelde kişisel ve “özel” olan bu harcamaların gider olarak beyan edilip vergiden düşülmesi hükümet için, düşülmemesi ise mükellef olan bağımsız çalışan için problem oluşturur.
Gig Ekonomisinin büyüme hızı ve global ekonomideki etkisi, iki taraf için de henüz netlik kazanmayan vergi problemlerinin çözülmesi ile ortaya çıkacak.
Gig Ekonomisinde Sosyal Haklar
Freelancerlar; kendi çalışma saatlerini belirleyerek, işveren baskısı altında olmadıkları ve kendilerine uygun bir çalışma ortamı yaratabildikleri için daha verimli çalışabilir ve gelirini artırabilir. Fakat Gig Ekonomisi modelinde çalışanların büyük bir çoğunluğu, genellikle standart çalışanlardan daha az kazanıyor. Gelirin azalması ile birlikte hiçbir sosyal hakkın olmadığını da belirtmek gerekir. Sağlık sigortası, işsizlik sigortası, iş güvenliği gibi kavramlar Gig Ekonomisinde henüz söz konusu değil. Öyle ki standart şekilde tam zamanlı çalışanlar ile aynı şekilde ödenen vergiler de vardır. Hükümete ödenen bazı standart vergiler alınırken çalışanların modeli göz önüne alınmıyor. Gig Ekonomisinin çalışma konusundaki özgürlüğüne adım atmak isteyenlerin, maddi özgürlüklerinin sınırlanma tehlikesi altında olduğunu unutmamaları gerekir.