Özellikle yaz günlerinde karşılaştığımız böcekler birçoğumuzun hoş karşılamadığı ve kaçındığı canlılardır. Ancak bu davetsiz misafirlerin hali hazırda iğne teknolojilerinde ve dolayısıyla da tıp alanında devrim açacak uygulamalara yön göstermesi muhtemeldir.
İlaçları enjekte derialtı iğnelerinin kullanılması yüzyılı aşkın bir süredir kullanılan yaygın bir uygulamadır. Son yüz yılda, antibiyotiklerden ve röntgen ışınlarına ve immünolojik kanser tedavilerine kadar her türlü alanda tıbbi ilerleme görülmüştür. Ancak iğneleme teknolojileri çoğunlukla değişmeden kalmıştır.
Ancak bilim insanlarına göre bu durum yakında değişebilir zira Berkeley’deki California Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre dünyanın dört bir yanındaki araştırmacılar iğnenin vücuda batmasını kolaylaştırmanın ve acısızlaştırmanın yollarını aramaktadırlar.
İğne teknolojileri için en bariz fikir kaynağı, konağının kanını neredeyse hiç acı hissettirmeden emmeyi başaran sivrisineklerdir. Bunun nedenlerinden bir tanesi sivrisineklerin sahip oldukları iğnelerin özel şekli ve hareketi ile ilgilidir.
Sivrisineklerin iğneleri tırtıklı bir yapıya sahip olup uç kısmı isme nispeten yumuşaktır. Sivrisinek ısırmadan önce avının derisini gerer ve akabinde iğnesini titreterek bir testere misali deriyi deler. Tüm bu mikro hareketler aslında deriyi delmek için gereken kuvveti azaltmaya yardımcı olur. 2020’de Amerika ve Çin’deki bir grup araştırmacı tarafından yayınlanan çalışma, sivrisinekten ilham alan bir iğnenin sıradan bir iğneye göre %27 daha az kuvvet delme ile aynı sonucu ürettiğini göstermiştir.
Daha düşük iğneleme kuvveti hassasiyet gerektiren hedeflerde daha az baskıya yol açmaktadır bu da sivrisinekten ilham alan iğnelerin biyopsiler gibi özellikle hassas prosedürler için yararlı olabileceğini göstermektedir.
Günümüzde kullanılan iğneler uzun ve ince yapıya sahip olduğu için diğer bir zorluk da onları bükülmeden veya kırılmadan vücudun derinliklerine ilerletmektir. Yine bazı böcek türleri burada yardımcı olabilir zira dişi eşekarıları iğne benzeri yapılar kullanarak meyve ve hatta sert tahtaları bile delebilmektedir. İlgili iğne yapısı birbiri içinden katman katman çıkan bir yapı ile uzunlamasına kayarak normal bir iğnenin aksine kademeleri olarak delim yapmaktadır.
Hollanda’daki Delft Teknoloji Üniversitesi’ndeki bilim adamları, nikel ve titanyum tel demetleriyle bu yapıyı taklit ederek bir milimetreden daha ince ve 200 milimetre uzunluğunda iğneler üretmişlerdir. Bu özel üretim iğneler vücudun hassas ameliyat gerektiren bölgelerine daha az travmatik erişim sağlayabilmektedir.
Henüz bu tür cihazlar laboratuvar ortamlarında gelişim aşamasındadır. Ancak doğadan alınan ilhamla yeni teknolojilerin önü açılmaya devam edecek gibi gözükmektedir.
Yesugay Oba
Yesugay Oba küresel bir danışmanlık şirketinde, yönetici danışman olarak çalışmakta dijital strateji va dönüşüm alanında hizmet vermektedir. Yesugay günümüz teknolojilerine ve teknolojinin kullanım alanlarına özel bir ilgi duymaktadır.