ÖlçümlemeToplum

“Başarı”yı Ölçelim Ama Neyle?

“Ölçülmeyen başarı, başarı değidir” sözünün ne kadar zamandır olduğunu bilmiyorum ama her türlü kurumun ne durumda olduğunun anlaşılması için gerçekten çok önemli bir yöntem. Kurumlarda neyin doğru, neyin iyi gittiğini anlayabilmek için önce o “ne”nin iyi tanımlanması, ondan sonra da ölçülmesi gerekiyor.

“Kurum” dediğim zaman bakkal amca’dan ülkelere kadar giden geniş bir kavramı kast ediyorum.

Zaten Nobel’li ekonomist Simon Kuznets daha 1932 yılında ülkelerin verimliliğinin nasıl değerlendirilmesi gerektiğinin ölçümlerini ortaya koymuş. Zaman zaman çok eleştiri almış olsa da, bugün hala geçerli kabul edilen büyüme ölçütlerini ortaya koymuş. Gayrı Safi Milli Hasıla (GSMH) ve Gayrı Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH) bugüne kadar hala temel ölçüt birimleri olarak geçerliliğini koruyorlar.

Ancak bu ölçütler her zaman da çok büyük eleştiriler almışlar. 1968 yılında Robert Kennedy, “GSMH mutluluk dışında her şeyi ölçüyor,” yorumunu yapmıştı. Zaman zaman farklı ölçütler de ortaya konulduysa da, GSMH ve çeşitli derivatifleri değişime her zaman direndi.

GSMH uzun dönemli izlendiği zaman çok önemli verilerin ortaya çıktığını görüyoruz. Örneğin Robert Gordon’un analizleri 1973’de “Petrol Krizi”nden sonra dünyada verimliliğin hiçbir zaman krizden önceki gibi olmadığını ve bilgi ve iletişim teknolojilerinin verimliliğe pek katkısının olmadığını belirtiyor. Ülkelerin gerçek verimliliğe katkıları ise uzun dönemli büyüme rakamlarının izlenmesiyle ortaya çıkıyor. Covid-19’un 2020’ye ekonomik etkilerini en iyi ülkelerin büyüme rakamlarından izleyebildik. Özellikle gelişmiş olan birçok ülke 2020 rakamlarının düşüşünden sonra büyük bir fırlama, veya bir grafiklerde bir “J” etkisi bekliyor.

Ancak GSMH rakamlarının geçerliliği bugün için gerçekten nedir? İstenilen bilgileri verebiliyor mu? Büyüme rakamları temelinde satın alınan ürünlerin piyasa değerlerinin ölçülmesiyle gerçekleşiyor. Ancak bugünün ekonomisinin önemli unsurlarından birisi olan ve neredeyse tamamen parasız olan dijital ürünler ise büyüme değerleri arasında gözükmüyor. Google ve Facebook kullanıcılarının %90’ı ABD’nin dışında ve Hindistan’ın Facebook kullanıcılarının sayısı ABD’den daha fazla. Kullanım oranları bu ülkelerin ekonomilerine yansımıyor. Özellikle teknolojiden etkilenen servislerde network etkisi ekonomik parametrelerde değerlendirilemiyor.

Büyüme rakamlarının genel ekonomik değerlendirilmede bu kadar etkin kullanılmasında ikinci bir sorun, neredeyse bir o kadar önemli olan “gelir dağılımı” ölçütlerinin ikinci plana atılması. Her ne kadar gini katsayısı gibi rakamlar ülke için değer dağılımını hesaplamada etkinse de, özellikle ülke içi vergi sistemlerinin karmaşıklığı ve  istatistik rakamlarının o denli şeffaf olmaması gibi sorunlar GSMH gibi inandırıcı değil. Salt büyüme rakamlarına bakmak yoksul kesimi, varlıklı insanların yüksek gelir düzeyine kurban ediyor.

1930’lu yıllarında konulan tanımlarla bugünün dijital dünyasının ekonomik değerlendirilmesinin yapılması belki bir teknik sorundur. Aslında bütün ülkelerin aynı kriterlerle karşılaştırılması yine de bir karşılaştırma ölçütü veriyor. Ama büyüme rakamlarının genel olarak kullanılması ne kadar doğru, aslında burada çok büyük bir sorun yatıyor:

Endüstri döneminden miras kalan rekabete dayalı kapitalist sistemde “büyüme” kendi kendini besleyerek besleyerek hızla bir canavara dönüşüyor. GSMH’nın karşılaştırmalı etkisi ülkeler arası rekabetin karanlık taraflarını iyice ortaya çıkarıyor. Dijitalleşmenin de tetikleyici etkisiyle büyüme sevdası can yakıcı bir hızla tüketim ekonomisini körüklüyor ve “refah” adı altında gezegenin kaynaklarını acımasızca artan bir şekilde tüketmeye devam ediyor.

Bu arada GSMH, GSYİH gibi rakamların yanı sıra farklı arayışlar da yok değil. “İnsani gelişme endeksi” bir süreden beri kullanımı gündeme gelirken, Stanford Üniversitesi’nden Erik Brynjolfsson ve arkadaşları sanal ürünlerin kullanımını da dahil eden bir GSMH-Yararlılık endeksi (GDP-benefit) üzerinde çalışıyor. 2019 Nobel ödülü yeni değerlerin ölçümlenmesi üstüne çalışan MIT üniversitesi hocaları Abhjit V.Banerjee ve Esther Duflo’ya verildi.

Evet… “Ölçülmeyen başarı, başarı değildir”… ama yanlış veya geçersiz kriterlerle ölçümler de çok tehlikeli olabilir. Bir soyguncunun başarısı çaldığı bankaların sayısıyla ölçülmez. Ölçüm kriterleri uzun dönemde kurumları, ülkeleri şekillendirir, değişimi de zorlaştırır.

Dünyanın ciğerleri Amazon Ormanlarının talan edilmesi, dünyanın her tarafında çıkan orman yangınları, Marmara’da gözüken müsilaj, küresel ısınma, beklenmeyen parazitlerin dünyanın bitki örtüsünü yok etmesi, hayvanların neslinin tükenmesi yalnızca o ülkenin sorunu değil, tüm insanlığın, tüm gezegenin sorunu. Doğa insanlığa “size Covid-19 ile ILIMLI bir ihtar yapıyorum. Eğer aklınız başınıza gelmezse, benim bohçamda çok daha tehlikeli  ve zararlı oyuncaklarım var, onları da ortaya çıkarabilirim” dedi. Lütfen bu sesi duyalım.

 

Başlangıç Noktası E-bülten

Merak etmeyin. Asla Spam yapmıyoruz.

İlginizi çekebilir
İklim DeğişikliğiToplum

Markaların Sürdürülebilirlik Mesajları Yanlış Kişileri mi Hedefliyor?

İnovasyonToplum

İnovasyona Postmodernist Bir Sos

İnovasyonToplum

Bohemler Olmadan İnovasyon Mümkün Mü?

KriptoparalarToplum

Kripto Varlıkların Türkiye İçin önemi

Başlangıç Noktası E-bülten

Merak etmeyin. Asla Spam yapmıyoruz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir