Enerji sektörümüz ve Startup’lar adına geçtiğimiz iki ay süresince olumlu gelişmeler yaşandı. Yakın zamanda, “Startup Ekosistemi ile Enerji Sektörü Güçlerini Birleştirmeli” başlıklı bir makale kaleme almıştım. Yazım yayınlandıktan çok kısa bir süre sonra Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı (ETKB) tarafından Ankara’da özel sektör ve kamu kurum temsilcileri ile enerji alanında faaliyet gösteren Startup’ların bir araya geldiği bir çalıştay düzenlendi. Çalıştayda yapılan sunumlarda her bir Startup, hem ürünlerini ve hayallerini hem de bu hayallerini gerçekleştirirken karşılaştıkları zorlukları anlattı. Kamunun da ‘Startup Ekosistemini’ dinlemesi ve gelişmeleri yakından takip etmesi kayda değer bir gelişmeydi.
Bu çalıştayın tüm paydaşları ilgilendiren birçok önemli çıktısı olduğunu düşünüyorum. Ancak bunlar arasında en önemlisi, Sayın Bakan Fatih Dönmez’in konuşmasında bahsettiği ‘Startup Yaklaşım Belgesi (Beyaz Belge)’nin yayınlanması oldu. Özel sektör, kamu sektörü ve Sivil Toplum Kuruluşu temsilcilerinin görüşleri toplanarak bir ‘Yol Haritası’nın oluşturulmasını amaçlayan Beyaz Belge ile ilk aşamada, Startup’lar ile daha etkin bir işbirliği sağlanması için tüm paydaşlardan uygulama, düzenleme ve desteklerin belirlenmesine ilişkin önerilerin toplanması hedefleniyor. Bunun ardından görüşlerin özetlendiği bir ‘Görüşler Belgesi’ (Mavi Belge); görüşler üzerinden yapılacak çalıştaylar ile ETKB’nin kararlarını kamuoyuna ileteceği bir “Karar Belgesi” (Kırmızı Belge) ve son aşamada, bu kararların nasıl uygulanacağına dair bir “Uygulama Belgesi” (Yeşil Belge) paylaşılması bekleniyor.
Beyaz Belge’de cevaplanmayı bekleyen 10 adet soru bulunuyor. Sorular, Startup tanımından Startup’ların enerji sektöründe yaratacağı faydalara, kurulacak işbirlikteliklerinden oluşacak olası risklere, özel sektörün ve kamu kesiminin bu alanda nasıl destekler sunabileceğine kadar geniş bir yelpazeye uzanıyor. Soruları oldukça değerli buluyorum. Bu nedenle, Startup’ların enerji sektörü ile işbirlikteliğinin artmasına gönül vermiş bir sektör temsilcisi olarak bu soruların bir kısmına yanıt vermeye çalışacağım.
Enerji Sektörünün Startup Tanımı Ne Olmalı?
‘Startup’ ifadesi ile ilgili ufak bir araştırma yaptığınızda birçok tanım bulabilirsiniz. Beyaz Belge, haklı olarak enerji sektörünün gözünden Startup tanımını sormuş. Belge içerisinde de ETKB kendi tanımını bir öneri mahiyetinde vermiş: ‘Enerji sektöründeki mevcut üretimi, tüketimi, taşımayı, ticareti veya herhangi bir iş yapış şeklini, getirdiği yenilikçi uygulama veya fikirler ile etkilemeye çalışan yeni kurulmuş şirketler’.
Aslında verilen tanım içerik itibariyle iyi düşünülmüş. Ben ifadeyi biraz daha genişletmeyi tercih ettim: ‘Enerji sektöründe üretimden tüketime kadar olan tedarik zincirinin herhangi bir halkasında getireceği yenilikçi fikirler ve yeni nesil iş yapış şekilleri ile verimlilik yaratan, maliyetleri düşüren ve birlikte çalıştığı enerji şirketlerinin kurumsal organizasyon yapısına ve iş süreçlerine çeviklik katan yeni nesil girişimler”.
Startup’ların verimliliği artırmak ve maliyetleri düşürmek dışında kurumsal şirketlerin organizasyon yapısına ve işleyen süreçlerine ‘çeviklik’ katması gerektiği konusunu önemsiyorum. Zira kurumsal şirketlerde yenilikçi fikirlerin hayat bulması, gerek risk-denetim mekanizmaları gerekse bütçe, finansman, insan kaynağı ve onay süreçleri nedeniyle oldukça zorlaşıyor. Ancak teknoloji üssel bir hızda gelişirken gelişmeleri takip etmek de bir hayli güçleşiyor. Bu nedenle, Startup’ların 3H (hızlı düşün, hızlı üret ve hızlı uygula) felsefesinin kurumsal şirketler ile yapacağı işbirliktelikleri neticesinde, her bir şirket personeline nüfuz etmesi gerektiğini düşünüyorum.
Startup’ların Enerji Sektörüne Katkıları Ne Olabilir?
Estonya, geçtiğimiz 10 senelik zaman içerisinde ileriye yönelik stratejilerini belirlerken kendisine şu soruyu sormuş: ‘startup sayısını mı artırmalıyız, yoksa Apple, Google gibi büyük çaplı teknoloji şirketleri mi çıkartmalıyız?’ Yapılan tartışmalar neticesinde cevap her ikisi de olmuş. Yani, Startup’ların ve kurumsal şirketlerin ortaklık yaparak büyüdüğü, böylece yenilikçi fikirlerin, verimliliğin ve üretkenliğin arttığı bir ekosistem yaratmayı hedeflemişler. PWC’nin 2018 yılında Avrupa’daki 540 Startup ile yaptığı bir anket araştırmasında, Estonya’nın başkenti Talin, kolay finans bulma ve kolay iş yapma gibi kategorilerde İsveç, Finlandiya, Danimarka ve Macaristan gibi ülkelerle ilk 5’te bulunuyor. Görünüşe göre bu strateji şimdilik işe yaramış gözüküyor.
Startup’lar pazarda bulunmayan veya pazarda bulunan ancak daha düşük maliyetle üretilebilen ürün ve hizmetlere odaklanırlar. Getirdikleri yeni teknolojilerle ve yaklaşımlarla tüketicilere verimlilik ve enerji tasarrufu sağlarken üreticilere de enerji tedarik maliyetlerini düşürecek çözümler sunabilirler. Böylelikle rekabetin keskin bir şekilde arttığı bu dönemde katma değerli hizmetler sağlanabilir. Bu ürün ve hizmetlerin ticarileşmesi halinde sadece yurt içi pazara değil, yurt dışı pazarlara da çıkılarak teknoloji ihracatı potansiyeli artırılabilir.
Startup’lar ile İşbirlikteliğinin Olası Riskleri Nedir? Özel Sektör Nasıl Destek Olabilir?
Finansman bulmayı ve ticarileşmeyi, Startup’ların önündeki en önemli iki temel risk olarak görüyorum. Kurucular genelde Startup dünyasına kendi sermayeleriyle ilk adımı atıyorlar. İlerleyen süreçte, farklı fonlardan ya da şirketlerden yatırımcı bulma arayışına gidiyorlar. Bir diğer konu ise ticarileşmenin ya da satışların beklenen hızda ilerlememesi oluyor. Burada da genelde sunulan ürün; ya pazardaki oyuncuların beklentisini tam karşılamıyor ya da sektör beklentisinin çok ilerisinde kalıyor.
Bu iki konunun da çözümü çok kolay değil ama yapılabilecekler mevcut. Öncelikli olarak finansman noktasında düzenlemeye tabi şirketler olan elektrik ve gaz dağıtım şirketlerinin ARGE bütçeleri belli bir oran dahilinde kullanılabilir. Bütçenin kullanılmasıyla oluşan faydayı ölçmek için de EPDK tarafından ürünün tasarımı, Canlı’ya alınması, ilk satış tarihi, yurtdışına ilk satış gibi kriterler ve hedefler konabilir. ARGE bütçelerinin yetmediği bir durumda ise TÜBİTAK ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın kaynakları da finansman sepetine dahil edilebilir. Belki ETKB öncelik vereceği teknoloji alanlarında proje çağrıları açılmasını destekleyebilir.
Ticarileşme noktasında sektör ihtiyacı ile teknoloji eşleşmesini sağlamak için bir her bir dağıtım şirketinin bölgesinde veya kamunun belirlediği birkaç ilde ortak kuluçka merkezleri açılabilir. Açılan bu merkezlerde, belli yetkinliklere sahip sektör temsilcileri, Startup’ların ihtiyaçlarına göre fikri destek verebilir, Startup çalışanlarını ürünleşme sürecinde yönlendirebilir. Böylece enerji sektör temsilcileri ile dirsek temasında olan Startup’lar, ürünleri pazara çıktığında sektör ihtiyaçları ile arasında bir uyumsuzluk olma riskini en aza indirgemiş olacaktır.
Kamu, Startup’lara Nasıl Destekler Sunmalı?
Aslına bakılırsa kamunun (ETKB, EPDK, Kamu Enerji Şirketleri, EPİAŞ vb) en temel görevi bir “Yol Haritası” çıkartmak ve bu alanda yapılan uygulamaların takipçisi olmaktır. Orta ve uzun vadeli strateji oluşturma sürecinde startup – özel sektör işbirlikteliğinin teşvik edilmesinin de ötesinde öncelikli teknoloji alanlarını belirleyerek sektör paydaşlarını bu alanlara yönlendirmek ve bir vizyon çizmek yerinde olacaktır. Bu bağlamda, elektrik depolama ile akıllı enerji ticareti sistemleri, enerji tasarrufunu destekleyen akıllı bina ya da tesis yönetim teknolojileri, mesken ve ticarethanelerde kullanabilecek küçük ölçekli yeni nesil rüzgar türbinleri ve güneş panelleri, nesneler arası iletişimi ve ağ bağlantılarını destekleyen iletişim teknolojileri öncelikli alanlar olarak belirlenebilir.
Yol Haritası’nda ortaya konan hedeflerin altı aylık ara dönemlerde takip edilmesi, varsa eksikliklerin tespit edilerek giderilmesi ve bunların mutlaka sektör temsilcileri ile paylaşılması gerekiyor. Her yıl bu alanda bir ‘ilerleme raporu’ yayınlanarak sektörün ‘Startup nabzı’ tutulabilir hatta belirlenen hedefleri tutturan başarılı uygulamalar bir ödül töreniyle tüm sektöre duyurulabilir.
Son Sözler…
Enerji sektörü, Startup ekosistemini artık görmezden gelmiyor; aksine ortaya çıkan tüm yeni fikirler, hizmetler ve ürünler sürekli değerlendiriliyor. Finansman ve ticarileşme ise ana kısıtlar olarak gündemdeki yerini koruyor. Ancak bu sorunlar aşılmaz buz dağları değil. Kamu ve özel sektör işbirlikteliğinde net bir yol haritası ortaya koyarak rahatlıkla çözebiliriz. Yeter ki stratejimiz ve hedeflerimiz net ve uygulanabilir olsun.
Kaynak:
PWC, European Startup Survey, 2018