Günümüzde denizlerimizin birçoğu yeterince keşfedilmemiş durumdadır. Deniz biyologları, okyanusların 2 milyondan fazla deniz hayvanı türüne ev sahipliği yapabileceğini düşünmektedirler ve şimdiye kadar bu canlıların sadece onda birlik bir kısmı kataloglanmıştır. Bilim adamlarının Mars yüzey haritasının neredeyse tamamını çıkarmış olmaları ancak dünyamızın deniz tabanının ise dörtte birinden daha azının haritalanmış olması da ayrı bir ironidir.
Ancak yeni bir girişim bu ironiyi değiştirmeyi ummaktadır. 27 Nisan’da Londra’da başlatılan Ocean Census, önümüzdeki on yılda 100.000 yeni deniz hayvanı türünü keşfetmeyi hedeflemektedir. Bu girişim Nekton, İngiliz deniz araştırma enstitüsü, ve Nippon Vakfı, Japonya’nın en büyük hayır kurumu, tarafından desteklenmektedir. Bu girişimin ilk gemisi olan Norveç üretimi buzkıran Kronprins Haakon, 29 Nisan’da Barents Denizi’ne gitmek üzere dümen kırmış ve denizlerin yirmi bin fersah altını keşfe çıkmıştır!
Bu girişim faaliyetleri için ivedilikle harekete geçilmesinin iki temel sebebi bulunmaktadır. Birincisi, bilim adamları ne kadar uzun süre beklerse, kataloglanacak o kadar az canlı elde kalacaktır. Zira iklim değişikliği okyanusların ısınmasına sebep olmakta ve birçok türün ekosistemlerden kaybolmasına neden olmaktadır. Tüm okyanus türlerinin yaklaşık %25’ine ev sahipliği yaptığı düşünülen tropik mercan resiflerinin yarısına yakını şimdiden yok olmuştur. Bu sebeple daha fazla tür yok olmaya yüz tutmadan evvel ilgili canlıların kataloglanması güncel canlılığın haritalandırılması için gereken veri kaynağını bir o kadar zenginleştirecektir.
İkinci sebep ise teknolojik gelişmelerin elverişli olmasıdır. Deniz biyologları yılda yaklaşık 2.000 yeni tür buluyor. Ocean Census elindeki teknolojik üstünlük ile bu sayıdan çok daha hızlı ilerleyebileceğine inanmaktadır. Örneğin, “siber taksonomi” aracılığı ile hayvanlardan alınan DNA dizileri bilgisayar sistemlerine beslenebilmekte ve bu sayede incelenen canlının yeni bir tür olup olmadığına hızlıca karar verilebilmektedir. Yeni canlıları gözlemleme yeteneği de oldukça gelişmiş olup artık herhangi bir canlı uzaktan rahatlıkla tanımlanabilmektedir. Örneğin, uzaktan çalıştırılan deniz araçlardaki kameralar, bilim adamlarının denizanası gibi derin deniz canlılarını yaşam alanlarından çıkarmadan lazer taramaları yapmasına ve fiziksel bir temasa gerek kalmadan ilgili tanımlamaları yapmasına olanak tanıyor.
Elbette yeni çabanın tam olarak ne getireceğini tahmin etmek imkansızdır. Ancak bu girişimin verimli olacağını inanmak hatalı sayılmaz. Zira yarım asır önce bilim adamları derin deniz yataklarında, o zamana kadar bilinen yaşam koşulları için aykırı olduğu düşünülen koşullarda yaşayan ilginç organizmalara ev sahipliği yapan sıcak su bacaları keşfettiler. Bu günlerde ise, bu tür derinlerdeki sıcak su menfezleri, dünya üzerindeki yaşamın gizemini araştırmak için makul bir adaydır.
Yesugay OBA
Yesugay OBA küresel bir danışmanlık şirketinde, yönetici danışman olarak çalışmakta, dijital strateji ve dönüşüm alanında hizmet vermektedir. Yesugay günümüz teknolojilerine ve teknolojinin kullanım alanlarına özel bir ilgi duymaktadır.