ÇevreTeknoloji

Dijital Kırılma – 2020’de Olası Riskler

Dünya nüfusunun %50’si artık çevrimiçi. Her gün yaklaşık bir milyon kişi internetle tanışıyor. Mobil cihaz sahiplik oranı üçte ikiye ulaştı. Gelişmekte olan teknolojiler kavramsal modelleri aştı, küresel ekonomiye ve topluma fayda ve değer üretmeye başladı ve hızla yol alıyor. Yalnızca yapay zekanın 2030’da küresel büyümeye katkısının %14 olacağı öngörülüyor.

Dijital etkileşim hayatımızın birçok alanında kolaylıklar sağlıyor

Drone teknolojisi ile acil tıbbi ihtiyaçlar bir noktadan diğerine hiç olmadığı kadar kolay taşınabiliyor. Yapay zekâ dünyasındaki ivme ile makinelerin teşhis hızı ve kalitesi bir doktoru yakalamış durumda.

Üç boyutlu yazıcılar kritik parçaların yerinde üretimini sağlayarak geleneksel tedarik zinciri alışkanlıklarını baştan yazmamıza olanak sağladı. Stok maliyetlerini değiştirdiği gibi karbon ayak izimizi de azalttı.

Nesnelerin interneti (IoT) ile akıllı şehir uygulamaları arttı; otonom araç teknolojileri sayesinde yakın zamanda trafik sorunu da ortadan kalkacak.

5G mobil gelişmeler hız ve kapasite açısında bizlere yakın zamanda yeni bir altyapı sunacak. Günümüz dünyasında erişilemez (!) dediğimiz birçok şeye milisaniyeler içerisinde ulaşabileceğiz.

Heyecan verici bu gelişmeler karanlık yüzünü de beraberinde getirecek

Dünya Ekonomik Forumu, 2020 Global Risk Raporu’na göre olasılığı ve etkisi en yüksek risk grupları arasında teknoloji, çevrenin ardından ikinci sırayı alıyor.

Kaynak: WEF, 2020 Global Risk Raporu

Siber ataklar

Artan veri ve dijital etkileşim ile birlikte siber ataklar önümüzdeki dönem boyunca toplumun ve iş dünyasının endişe ettiği bir risk olarak karşımıza çıkmaya devam edecek. Ulaşımdan sağlık hizmetlerine, enerjiden üretime birçok alanda tehdit olan siber ataklar geçtiğimiz yıl bir şehrin tamamını etkilemişti.

Artan mobilite, IoT cihazların hızla yayılımı sebebi ile siber atakların küresel ekonomiye etkisinin 2021’de 6 trilyon dolara ulaşacağına ilişkin öngörüler bulundurmakta.  Bu değer, dünyanın ikinci ekonomisi olan Çin’in gayri safi milli hasılasının neredeyse yarısına eşit!

Veri dolandırıcılığı ve hırsızlık

Yenilikçi teknolojilerin altyapısı veriye dayanmakta. Örneğin IoT cihazları kişiler, kurumlar, şirketler, toplumlar ve hatta ülkeler için çok hassas birçok veriyi toplamakta. Bu veri setlerinin küresel kabul görmüş standartlarda korunması ve muhafaza edilmesi önem arz ediyor. Ticari veri toplama, araştırma, manipülasyon ve veri satışını kapsayan veri ‘broker’lığı piyasası yıllık 200 milyar dolar ciroya ulaştı.

Teknolojik Altyapıda Kesinti

Artık kritik bilgi akışı dijital ortamlar üzerinden akıyor. Bu kritik bilgi akışı yalnızca insandan insana değil, insandan robota, robottan insana ve robottan robota da olmakta. Bizi çevreleyen siber altyapı ölçek, kapasite, güvenlik faktörleri göz önüne alındığında rapora göre etki ekseninde altıncı en yüksek risk olarak karşımıza çıkıyor.

Gelişmekte olan tüm teknolojiler, rijit bir altyapıya muhtaç. 5G teknolojisi bu konuda bizlere yeni bir çağ başlatıyor. 5G her ne kadar 4G teknolojisinin altyapısını kullanabilir olsa da 2020 yılında birçok ülkede kapasite sorunlarına yol açacağa benziyor.  Telekom şirketleri ile ülkelerin 4G yatırımlarını henüz yaptıkları düşünülecek olursa 5G ve gelecek nesil iletişim teknolojileri için 2040 yılına kadar yapılması öngörülen yatırımın %12’sinin açıkta kalacağı düşünülüyor. Bu tutar 920 milyar Dolar’a denk geliyor. İnternette yaşanabilecek geçici bir kesintinin günlük gayri safi yurt içi milli hasıladaki zararının %1.9 olacağı öngörülüyor. 

Teknolojik Gelişmelerin Olumsuz Sonuçları

Yapay zekâ ve sentetik biyoloji gibi gelişmekte olan teknolojilerin kasten veya beklenmeyen sebeplerden ötürü ekonomiye, çevreye ve insanoğluna zarar vermesi riskini kapsamaktadır.

Üssel büyüyen yapay zekâ teknolojisinin etik değerler ile regüle edilmesi ihtiyacı farklı kanal ve kişiler tarafından dile getirilmekte. Özellikle hiper-otomasyon (akıllı robotlar), beyin ile yapay zekâyı birbirine bağlayabilecek gelişmeler yapay zekânın önyargı (bias) kontrol mekanizmasını tekrar değerlendirmeye almamız gerektiğini gözler önüne seriyor.

Yapay zekânın doğru kurgulanmasına yönelik gayretler olsa da bu konuda alınmış evrensel temel prensipler halen kabul görmemiştir.

Her ne kadar yeni iş modelleri türetilebilse de teknolojik gelişimlerde ivme yakalayan ülkeler ile diğerleri arasında ekonomik uçurumun gün geçtikçe açıldığı apaçık ortada.

Yalnızca Bitcoin madenciliği dünyanın elektrik tüketiminin %0.25’ini oluşturuyor. Bu değer, İsviçre’nin elektrik ihtiyacını dahi geçmiş durumda. Aynı şekilde bir yapay zekâ modelini eğitmek için harcanan enerjinin yaydığı CO2 emisyonu, beş arabanın emisyonundan daha fazla. Bu durum teknolojik ivmenin sürdürülebilirlik açısından küresel riskler barındırdığını ortaya koyuyor.

Davos zirvesinin yapıldığı bugünlerde ülke liderlerinin ve küresel oyuncuların bu riskleri ele alacağı birçok konuşma ve tartışma dinleme fırsatı bulacağız. Asıl konu ise bu risklere karşı nasıl bir aksiyon planı ile ilerleneceğinin küresel boyutta mutabakatının nasıl sağlanacağıdır. Çevre, teknoloji, ekonomik, jeopolitik ve sosyal tüm riskler her ne kadar birbirinden ayrı gibi görünse de insanı merkeze koyduğunuzda her biri birbiri ile etkileşim içerisinde. Toplumların ve kural koyucuların bu sorunlara holistik (bütüncül) bir şekilde yaklaşarak, temel prensiplerde anlaşması ve bu prensipler doğrultusunda yol haritalarını oluşturmaları dileği ile.

Başlangıç Noktası E-bülten

Merak etmeyin. Asla Spam yapmıyoruz.

İlginizi çekebilir
TeknolojiVeriYönetişim

Gri Alanların Yarattığı Huzursuzluk

GirişimcilikTeknolojiYapay Zeka

Yapay Zeka ile Başarılı Bir Girişim Kurma Rehberi

ÇevreEkolojiSürdürülebilirlik

Yeşil Tüketimin İzinde: Ekotüketim ve Geleceğe Daha Yeşil Adımlar

ÇevreEkolojiYenilenebilir Enerji

Geleceğimiz için Temiz Bir Adım: Karbon Net Sıfır ve İnsan

Başlangıç Noktası E-bülten

Merak etmeyin. Asla Spam yapmıyoruz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir