Kodak markasını, eğer çok genç değilseniz mutlaka biliyorsunuzdur. Fotoğraf makinası denilince bir zamanlar akla gelen ilk marka olan Kodak, 1800’lerin sonundan beri sektörün öncüsüydü. İlk kişisel fotoğraf makinelerinden, astronotların kullanacağı fotoğraf makinelerine kadar birçok buluşa imza atan bu marka günümüzde pek de popüler değil.
Peki ne oldu da fotoğraf makinesi alanında bir dev olan Kodak, 2012 yılında 6.7 milyar USD borç ile iflasını bildirdi? İlk fotoğraf makinelerini piyasaya sürmesi nedeniyle Kodak, filmli makineler konusunda ciddi bir gelire ve daha da önemlisi sağlam bir sisteme sahipti. Dijital fotoğraf makineleri ise kullanıcıların tüketim alışkanlıklarını hızla değiştirmesine ve filmli fotoğraf makinelerini terk etmelerine sebep oldu. Ancak buradan Kodak gibi birçok yeniliği hayatımıza getiren bir markanın bu dönüşümden tamamen habersiz olduğu veya hiç aksiyon almadığı düşünülmemelidir. Kodak’ın 1981’deki piyasa istihbarat şefi olan Vince Barabba, o dönemde Kodak için dijital fotoğraf makineleri üzerine kapsamlı bir araştırma yapıyor. Araştırma sonucunda dijital trendin mevcut filmli makineleri yok edebileceği ancak dönüşümün gerçekleşmesi için yaklaşık 10 yıl olduğuna yönelik bir rapor hazırlanıyor. Yani Kodak’ın gerekli yatırımları yapmak için yeterince zamanı var. Bu noktada Kodak, mevcut gelir yapısını korumak için filmli makinelerini geliştirmeye daha çok odaklanarak dijital fotoğraf makineleri üzerine olan çalışmalara gerekli önemi vermiyor. Bu durumun en güzel örneği, Kodak’ın ilk 1 mega-piksel çözünürlüğe sahip filmli kamerayı üreterek piyasaya sürmesine karşın, ilk dijital fotoğraf makinesini 1975 yılında yapan Kodak mühendisi Steven Sasson’a bu icadından kimseye bahsetmemesinin tembihlenmesidir. Kodak, Sasson’un makinesinin patentini 1978 yılında almasına rağmen 2001 yılına kadar bu prototipi halka duyurmadı.
Kodak, 2000’li yıllardan itibaren dijital fotoğraf makinelerinin üzerine düşse de pazar payını çoktan kaptırmıştı. Şirket, 2004 yılında filmli fotoğraf makinelerinin satışlarının çok düşmesi nedeniyle üretimi durdurdu.
Buradan Kodak’ın yeni trendin yıkıcı etkilerini görmüş olmasına ve elinde yeterli imkanları bulundurmasına rağmen teknolojik gelişmeyi kendi gelir modeline bir tehdit olarak algıladığını görmekteyiz. Sürekli değişime ve gelişime açık olan FujiFilm gibi diğer markalar ise halen pazar paylarını korumaktadırlar. Kodak örneği, Nokia markası için de geçerlidir.
2000’li yılların başında dijitalin sadece fotoğraf makinelerinin yerini değil, analog çalışan hemen hemen her sektörün dönüşümünü sağladığına şahit olduk. Ancak dijital dünya da kendi içerisinde ayrı dönüşümler geçirmeye devam ediyor. Kriptoparaların ve blockchain teknolojisinin kullanılmasıyla birlikte Web 3.0 adı verilen dönüşüm, dijital varlıkların kimliklendirilmesinin ve finansal bir değere sahip olmasının önünü açan NFT sektörüyle birlikte özellikle oyun alanında yeni bir dönüşümün fitilini ateşledi.
Oyun alanındaki NFT trendi, Fransız oyun platformu Sorare’nin 20 Eylül tarihinde 680 milyon USD yatırım almasıyla artık filizlenen bir trend olmaktan çıkarak ana akıma doğru evrildiğini göstermektedir. Çünkü 680 milyon USD tutarındaki yatırım, bir Fransız şirketinin teknoloji alanında aldığı en büyük yatırım olmakla beraber ‘B Serisi’ fonlamalar arasında Avrupa Birliği’ndeki en büyük yatırım tutarını oluşturdu. Yani bu yatırımla birlikte NFT bazlı oyunlar artık sadece NFT sektörünü ilgilendiren bir dal olmaktan çıkarak büyük bir sükse yaptı.
Yazının başında, teknolojik dönüşümlerin Kodak gibi devleri nasıl sarstığını inceledik. Sorare örneğinde ise FIFA gibi popüler oyunların üreticisi Electronic Arts(EA), yeni Kodak olma yolunda önemli bir aday olabilir. 1982’den beri faaliyet gösteren EA, hemen hemen hepimizin oynadığı başarılı oyunlar üretti. Son olarak FIFA oyunu içerisinde olan Ultimate Team fonksiyonu, hatırlarsanız futbolcu kartlarının alınıp satılmasıyla en iyi ilk 11’i oluşturan oyuncuların birbirleriyle çevrimiçi olarak rekabet edebilmesini sağlıyordu. Oyuncu kartları üzerinden oluşturulan bu sistem, EA’nın tüm gelirlerinin %29’unu oluşturdu ve 1.6 milyar USD gelir getirdi. Benzer bir kart oyunu olan Sorare, FIFA gibi doğrudan maç yapma imkanı sunmasa da futbolcu kartları üzerinden oyuncuların birbirleriyle rekabet etmesini sağlıyor. Sorare, çevrimiçi maç yapma imkanı sunmasa da oyuncu kartlarının NFT formatında ticaretinin yapılmasına olanak sağlıyor. Yani Ultimate Team’deki gibi sadece para yatırdığınız değil, aynı zamanda kartlarınızı satarak kriptopara elde edebileceğiniz bir sistem sunuyor. Dolayısıyla oyun oynarken gerçek bir ekonomik kazanç elde etmek mümkün hale gelmektedir. Kısacası Sorare, 5 milyar USD büyüklüğündeki spor kartları sektörüyle, 2027 yılında 47 milyar USD büyüklüğe ulaşması beklenen fantezi futbol sektörünü birleştirmektedir.
Electronic Arts, Kodak gibi piyasadaki payını kaybetmemek için kriptopara ve blockchain konusunda çalışmalara başladı. Şirket, yaklaşık 2 hafta önce blockchain ve NFT alanında deneyimli bir yönetici için iş ilanı yayınladı. Hiç şüphe yok ki NFT bazlı oyunların oyun sektörünü domine etmesi için önümüzde en azından birkaç yıl daha var. Ancak sektörün çok hızlı bir şekilde büyüdüğü bir gerçek. Yani EA, Kodak gibi 10 yıllık bir zamana sahip olmayabilir.
Aşağıdaki liste, 2021 yılında NFT bazlı oyun sektörüne yapılan yatırımları göstermektedir.
Sorare, rakamlardan görüldüğü üzere açık ara en çok yatırım alan NFT bazlı oyun platformudur. Yatırımcıları arasındaki Tokyo merkezli Softbank, Londra merkezli Atomico, San Francisco merkezli Bessemer, Sorare’nin uluslararası alanda dünya devlerinden yatırım aldığını gösteriyor.
Sorare, dünyaca ünlü Ubisoft bünyesinde hayata geçirilen bir projedir. Bu noktada EA ile Kodak arasında bir başka benzerlik ortaya çıkıyor. EA, 2004 yılında yani tam da Kodak’ın üretimi durdurduğu yıl, Ubisoft’a yatırım yapıyor. EA, Ubisoft ile yatırım ilişkisini sonrasında devam ettirmiyor ancak belki de EA’nın en büyük rakibi olabilecek Sorare’yi Ubisoft üretiyor. Kodak’ın ilk dijital fotoğraf makinesini bulmasına rağmen yine dijital fotoğraf makinesi nedeniyle çöktüğünü hatırladınız değil mi? İki firma da kendi rakiplerini kendileri oluşturmuş olabilirler.
Sorare, EA için ne kadar büyük bir tehdit olacak bunu zaman gösterecek ancak sektörde ilerleme kaydeden tek şirket Sorare değil. Matrak Games, geçtiğimiz günlerde ön satışını tamamlayarak 4 günde 5 milyon USD değerinde yatırım topladı ve yatırımcılardan yüksek ilgi gördü. The Tiny Titans, New Direction Gaming, Mafia Games, Funrika, Apps stüdyolarıyla işbirlikleri gerçekleştiren Matrak Games’in öncelikle spor alanında çıkaracağı oyunlarla kullanıcılara ulaşması bekleniyor.
Futbol başta olmak üzere spor alanında belki de en önemli kısım lisans konusudur. Sorare, kulüpler ve federasyonlar dahil olmak üzere 180’den fazla organizasyonun lisansına sahip olmasıyla önemli bir altyapıya sahip bulunuyor ve kartları bu organizasyonlar üzerinden piyasaya sürüyor. Matrak Games, Bitci.com ile anlaşması sayesinde Bitci üzerinden satışa çıkan 30 adet organizasyonun lisansına sahiptir. Bu nedenle, 180 organizasyonun lisansına sahip Sorare’ye karşı Matrak Games henüz kuruluş aşamasında sahip olduğu 30 adet lisans ile oldukça ciddi bir rakip adayıdır. Ayrıca, 680 milyon USD tutarındaki yatırım sonrasında Sorare’nin bu kaynağı nasıl kullanacağıyla ilgili açıklamaları, Matrak Games için oldukça olumlu gelişmeleri beraberinde getirebilecek potansiyele sahiptir. Çünkü Sorare, aldığı yatırımı mobil geliştirmeler dışında farklı spor dallarına doğru genişleme stratejisine harcayacağını duyurdu. Matrak Games, Bitci.com üzerinden FIBA, MotoGP gibi futbol dışı organizasyonların ve F1 takımı McLaren’in lisansına sahip olması nedeniyle Sorare’nin yeni stratejisini gerçekleştirmesinde önemli bir rakip veya işbirliği adayı olabilir. Sonuç olarak Matrak Games, Sorare’nin lider konumda bulunduğu ve EA gibi devlere rakip olabilecek NFT tabanlı oyun dönüşümünü yakalayarak sektördeki yerini hızlı bir şekilde sağlamlaştırma yolunda emin adımlarla ilerlemektedir.
Bu yazı alıntıdır.