İbrahim Müteferrika’nın matbaayı Osmanlı’ya getirdiğini tarih kitaplarında okumuşsunuzdur. Avrupa’da matbaayı Almanlar 1450 civarında icat ettiler ve ilk olarak İncil’i çoğaltmakta kullandılar. Osmanlı’da ise Kuran-ı Kerim ve Hadis-i Şerif’lerin çoğaltılması, yani hattatlık, büyük bir endüstri haline gelmişti. Üstelik Kuran-ı Kerim’in ezberlenmesi de ayrı bir beceri ve saygı kaynağıydı. Hafızlık önemli bir meslekti. Hafız-Hattat lobisi, matbaanın Osmanlı’ya girmemesi için elinden geleni yaptı. 1485’te II. Beyazıt matbaayla Arap harflerinde eser basılmasını yasakladı.
Lale Devri’nde bir Osmanlı bürokratı olan İbrahim Müteferrika, Matbaa kurmak için padişahı ikna etmeyi başardı. Hedef pazar olarak dini eserler yerine haritalar başta olmak üzere seküler piyasaya odaklanmaya karar verdi. Böylece el yazması pahalı eserlerin yüksek maliyet nedeniyle giremediği, o zaman için niş ama hızla büyüyecek bir pazara hitap edecekti (bkz. Clayton Christiansen’in The Innovator’s Dilemma kitabı, 2011).
Müteferrika bu strateji ile henüz işin başındayken hafız-hattat lobisinin tepkisini önlemeyi ve büyük ihtimalle zamanla esas büyük pazar olan dini eserlere de yayılmayı öngörmüştü.
Ama ilk matbaanın açılmasıyla, 80 bin hattat ayaklanarak Bab-ı Ali’ye yürüdü. Mürekkebin içine domuz yağı, domuz saçı, vb. karıştırıldığını, ayrıca matbaanın el yazısı kadar hassas olmayıp eserlerde hatalara sebep olabileceğini söylediler. Dini eserlerin matbaada basımı için yüz yıl kadar daha beklemek gerekecekti.
Müteferrika kıvrak zekalı bir bürokrat olsa da ticaretten pek anlamıyordu. 1745’te öldüğünde matbaası ancak 17 kitap basabilmişti. Anlaşılan o ki Müteferrika yeni bir segment olan seküler kitapları iyi pazarlayamadı. Zaten satılacak kitapların ücreti matbaa için Avrupa’dan getirdiği makinelerin maliyetini de çıkarmıyordu. Birçok tarihçi, Osmanlı’da dini olmayan eserlere yeterince talep olmadığını söyler. Talep mi yoktu, Müteferrika mı talebi oluşturmayı beceremedi bilmek mümkün değil, ama görünen o ki Müteferrika iş planının üzerinde pek çalışmamıştı.
Girişimciler için dersler: Yaptığınız işe her zaman tepki gelecektir. Bazen değişime direnen bir meslek grubundan, bazen yenilik yaptığınız şirketin içindeki büyüklerden. Bazen başkalarının ekmek parasıyla oynamakla (Uber-taksiciler), bazen emek düşmanlığı yapmakla (Kazaa-müzisyenler), bazen şirketinizdeki mevcut başarılı ürünleri baltalamakla (Kodak-dijital kamera) itham edileceksiniz. Eğer ticaretten anlıyorsanız ama bu fikirleri değiştirmek için ikna ve koalisyon kurma beceriniz ve en önemlisi dayanıklılığınız yoksa, bu işlerden anlayan bir ortak, bir yoldaş bulabilirsiniz. Eğer Müteferrika gibi bu kabiliyetleriniz zenginse, bu sefer ticaretten anlayan bir ortakla yola çıkmanızda fayda var.
(Bu yazının biraz daha kısa hali 3 Aralık 2019’da Gazete Pencere’de yayınlanmıştır. Hikayenin detayları ve dünyanın daha birçok yerinde plaktan buzdolabına kadar inovasyonlara gösterilen tepkilerle ilgili hikayeler için Calateous Juma’nın Innovation and Its Enemies kitabını okuyabilirsiniz).