Konu: Akıllı şehir teknolojileri trafik sorunu başta olmak üzere birçok problemi çözmeye aday. Bu teknolojiler sorun tespiti ve çözümü için genellikle makine öğrenmesini kullanıyor. Makine öğrenmesi ise bohçasında ne kadar veri olursa o kadar kendini geliştirebiliyor ve daha iyi sonuç veriyor. Fakat veri toplamak demokrasi ve gizlilik haklarıyla kolaylıkla ters düşebilen bir adım. Bu da birçok gelişmiş ülkeyi çıkmaza götürüyor. Gelişmekte olan ülkelerin ise bundan bir çıkarı olabilir.
Veri toplamak neden soruna yola açıyor: Yüz tanıma sistemleri, araçların gittiği rotalar, buna bağlı olarak kişilerin günlük rutinleri ve buna benzer birçok veri bir veya birden fazla şirketin (hatta belki devlet kurumlarının) eline geçiyor. Hem de izin istenmeden… Bu da gizlilik haklarına aykırı ve birçok gelişmiş ülkede de suç.
İkilem nerede: En iyi akıllı şehir optimizasyon eğitimi veren üniversiteler bu gelişmiş ülkelerde. Bu konuda uzmanlaşmaya çalışan birçok parlak öğrenci var. Teoride bilgileri de var ama bu ülkelerde bildiklerini uygulama olanakları veri darlığından dolayı kısıtlı.
Gelişmekte olan ülkeler için fırsat: Brezilya, Hindistan, Türkiye gibi ülkeler bu durumu fırsata çevirebilir ve bu öğrencileri kendi ülkelerine çağırabilir. Çağrılan öğrenciler bu ülkelerin şehirlerini “akıllı” yapmak için çözümler üretmeye başlar. Hem gelişmekte olan ülkelerin sorunlarına akıllı çözümler bulunur hem de bu gelişmiş ülkeler için bir test imkânı sağlar.
Örnek: Harvard, Stanford gibi üniversitelerden gelecek öğrenciler İstanbul’da kara ve deniz trafiği konusunda optimizasyon için çözümler geliştirebilir. Hatta Türk öğrenciler ve uzmanlar da onlarla beraber çalışır ve bir teknoloji/yetenek kazanımı da gerçekleşir.
Regülasyon çok önemli: Buraya kadar çok mantıklı. Ama pek tabii ki de kendimizi gizlilik konusunda gelişmiş ülkelerden daha değersiz saymamalıyız. Bu konuda çok ciddi denetim ve regülasyon gerekiyor. Bu verilerin anonim kalması, başka şirketlere aktarılmaması, hatta devlet kurumlarıyla bile denetimli paylaşılması, toplanan verilerin ülkenin güvenliğine bir tehdit olmadığının kontrolü gibi konular son derece kritik ve üzerinden çalışılması gerekiyor. Bunlar olmadan çalışmalar asla başlamamalı.
Halka sorulabilir: Problemleri ve çözümleri tüm detaylarıyla anlatan bir video ile yerel halklara bu yöntemi isteyip istemedikleri sorulabilir. Katılımcı demokrasi bunu gerektirir.
Sonuç: Yapay zeka uygulamada hukuk ve regülasyon ile aynı hızda gitmediği için bir gri bölgede süzülüyor. Hukuk ve regülasyon ise dijital dönüşüme ayak uydurmaya zorlanıyor. Bu dünyanın her yerinde böyle. Bu geçiş sürecini bizim gibi ülkeler avantaja çevirebilir.