Günümüzde insanların hakkında onlarca şey konuştuğu, sayfalarca yazı yazdığı ancak çok nadir bir biçimde aksiyona geçtiği bir konu var: para.
İnsanoğlu, tarih boyunca karşılaştığı sorunlara çözüm aramış, her zaman daha iyisini nasıl yapabileceğini sorgulamıştır. Bu yaklaşım, teknolojinin getirdiği artan imkanlarla ve dönüşümle birleşerek, bugün hayatımızın birçok alanında yeni çözümlerle tanışmamıza olanak sağlıyor. Finans ve bankacılık dijital dönüşümün merkezinde yer alırken, yıllar geçtikçe para kavramı da şekil değiştiriyor.
Tarihte para; defalarca renk, şekil ve boyut değiştirdi. Kullanımındaki güçlü ağ dışsallıkları nedeniyle para birimlerindeki rekabeti de oldukça sınırlı kalmıştı. Altın, maden, plastik bir kart ve şimdi günümüzde mobil bankacılıkta hesabımızda gördüğümüz sayılardan oluşan bu sistem dijitalleşmeyle birlikte paranın özelliklerini birbirinden ayırarak, nakitsiz bir toplum ve gelecek adına kitleleri etkileyip bu yolda adımlar atılması için devletleri harekete geçirdi.
Gelişmiş ekonomiler, artık madeni paralara ve banknotlara ihtiyaç duyulmayan bir sisteme doğru bu eğilime doğru ilerliyor. Özellikle içinde bulunduğumuz pandemi döneminde birçok ekonomide nakit paranın günlük kullanımındaki azalma aslında mobil cihazların ve finansal teknolojilerin getirdiği nakitsiz ödeme yöntemlerinin sunduğu kolaylığın kazançlarından kaynaklanmaktadır.
Birkaç ülke önümüzdeki 5–10 sene içinde tamamen nakitsiz ekonomiye geçebilecek kapasiteye ulaşmayı hedefliyor. Nakitsizlik kavramının güvenliği ve hijyeni sağlama, kayıt dışılığı engelleme gibi birçok fırsatını görülüyor. Ancak bu yararların yanında siber güvenlik, politik ve sosyal adaletsizlik tehlikelerini düşünen ve buna şahit olanlardan İsviçre ve Rusya ise tamamen nakitsiz toplum yerine en az nakdi kullanarak hayatlarına devam etmek için planlar yapan ülkelerden sadece ikisi. Bunun sebeplerinden biri herhangi bir savaş veya engelleme durumunda günlük hayatın felç olmasını ve var olan sınırlı miktarda nakit ile kaos ortamı oluşmasını engellemek. Diğer bir sebep ise toplumun kredi kartı kullanmayan veya teknolojiye ayak uyduramayan belli bir kısmının geride kalacağı ya da ayrımcılığa uğrayacağı düşüncesi ile bu yaşam biçimine geçişte en az miktarda nakdi kullanan toplum olmaya çalışarak tüm taraflara ve bakış açılarına uygun ortak kümeyi bulmak.
Hala milyonlarca kişinin üstüne sadece konuştuğu kavram olan para, onu iyi anlayan, tehlikelerini, fırsatlarını göre kişilerce hayatı daha verimli ve kolay yaşamak için bir araç olarak yaşama entegre ediliyor.
Toplumun bir kısmının geride kalıp kalmayacağı tartışmanın yanı sıra kişisel verilerin güvenliğine dair endişeler, siber güvenlik ya da ülkelerarası politik sorunlar, tüketicinin korunmasıyla ilgili konular ve kanunlar dahil olmak üzere ele alınması gereken bir dizi yasal ve düzenleyici zorluğu da düşündüğümüzde devletlerin tamamen dijital para sistemlerine geçmesi, nakitsiz ekonomi kavramının bir anda tüm dünyada yayılması ve binlerce yıllık para serüveninin tamamen boyut değiştirmesi ancak uzun vadede karşılaşabileceğimiz bir yenilik dizisi gibi duruyor.
Hepimiz biliyoruz ki teknoloji son hızıyla gelişmeye devam ederken finansal teknolojiler ve paranın dijitalleşme eğilimi de devam edecektir. Ancak bu teknolojiler, gelişmelerin yakından izlenmesi ile uygun düzenlemeler ve aksiyon alınacak çerçevenin eş güdümlü hareket etmesiyle şekillenecektir. Kısa veya uzun vadede bu konularda devletlerin aldığı tüm kararlar, yeni yapılanmalar, stratejik yeni üstünlükler için çok büyük önem taşıyor.
Özgün ve özgür bakış açılarıyla oyunun gidişatını değiştiren taraf olmanın, yani üreten taraf olmanın hayatın her alanında değerlendiği bir çağda yeni fikirler, projeler üretip çağı yakalayanlardan olmamız dileğiyle.
Bu yazı alıntıdır.