İnovasyonTasarım

Tasarım Odaklı Düşünceden Radikal İnovasyonlar Çıkar Mı?

Önce biraz teknik bir tartışma yapalım, sonra konuyu herkesin ilgisini çekecek bir boyuta taşıyacağım. Kategorik olarak soruya evet ya da hayır demek yanlış olabilir ama tasarım odaklı düşünceden (TOD) radikal inovasyon çıkmasının çok zor olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Neden? Çünkü TOD konuya ihtiyaç odaklı yaklaşmaz, en azından ihtiyaç vurgusu zayıftır. Müşteri yerine kendimizi koyarak “mevcut ürün ve hizmetlerde” iyileştirmeler/geliştirmeler esas odağıdır. Hatırlayalım, radikal inovasyon; dünya için yeni ürün ve yeni pazar demektir. Yeni ürün geliştirebilmek için mevcut ürün perspektifinden bakmamamız gerekir. O yüzden ürün değil ihtiyaç odaklı hareket etme konusunda ısrarcıyım. Mesele daha iyi performanslı kettle üretmek midir, yoksa daha pratik şekilde sıcak içecekler hazırlamak mı? TOD’dan daha yüksek performanslı ve daha ergonomik kettle çıkar ama alternatif sıcak içecekler hazırlama teknolojisi biraz zor. Ayrıca TOD “problem” kavramını kullanır. İnovasyonlar her zaman problemlerden mi doğar? Hayır! İnovasyon süreçlerinde kullandığımız sözcükler ve işin iletişimi hayatidir. Problem sözcüğü ister istemez bize “fonksiyonel” bir lens takar. Çünkü sosyal veya duygusal problem olmaz. Olur da muhatapları psikologlar ya da sosyologlardır, inovatörler değil. Dolayısıyla bağlam dışı. Fakat sosyal ve duygusal ihtiyaç olur. Geçen hafta örnekler vermiştim.

TOD’a dair bir diğer eleştirim müşteriyi merkeze koyması. Neden yanlış? Müşteri yerine müşterilerin ve müşteri olmayanların ihtiyaçlarını merkeze almalıyız. Sadece mevcut müşteri veya kullanıcıların görüşlerine başvurmak eksik olduğu gibi müşteri her zaman ihtiyaçlarını bilemez ve ifade edemez. Çözüm geliştirmek müşterinin değil bizim işimizdir. Müşteriye çözüm sormamalıyız. İhtiyaçlarını anlamak için etnografik hatta antropolojik araştırmalar yapmalıyız. Milkshake’inizi nasıl severdiniz sorusuna tüm müşteriler bol çeşitli, daha ucuz, daha akıcı, daha lezzetli diyebilir. Buradan bir şey çıkmaz maalesef. TOD empatiyi nasıl yapacağımızı detaylandırmaz. Bize bırakır. Çoğu kurum yanlış sorularla dolu odak grup ve anket çalışmalarıyla zaman kaybediyor. Peki, TOD neden bu kadar popüler? Her şeyden önce gelişmiş ülkelerde popülaritesi düşüyor. İkincisi piyasaya süren tasarım ajansı (inovasyon ajansı değil) çok bilinen isimler ve çok güçlü PR yapıldı. Üçüncüsü tasarımcılar rahat anlıyor. Ana süreçler çok basit. Kompleks metot ve yöntemler için tasarım bilgisi yetmeyebilir. Tasarım ajansı kıvamında çalışan bu tip firmalar/kişiler online mecralarda UX/UI süreçlerinde TOD üzerinden kısmen fayda yaratabilirler ama ağırlıklı offline çalışan ve imalat gibi fiziksel çıktı üreten sektörlerde ve kurumsal firmalarda radikal inovasyon çıkartamazlar.

Peki, benim önerim nedir? Bu soruya dair pek çok yöntem ve araç geliştirdik ama bu yazı çerçevesinde geçen hafta incelediğimiz JTBD ile Mavi Okyanus Stratejisini (BOS) melezlemenizi öneririm. Nasıl? BOS’daki rekabet faktörlerini ihtiyaç bazlı belirleyin. Sonra da yine ihtiyaçları baz alarak faktörün önerme düzeyini artırın ya da azaltın. Hatta tamamen çıkartabilir veya sıfırdan yeni bir faktör ekleyebilirsiniz. Bazıları bu satırları okurken şunu düşünebilir: BOS’da biz önce mevcut ürünü baz almıyor muyuz? Sektörün ortalamasıyla birlikte evet ama mevcut ürün ile sınırlı kalmak zorunda değiliz ve kalmamalıyız. BOS’un esas gücü yeni ve niş pazarlar yaratma potansiyeline sahip olmasıdır. Zaten tüm amaç, rekabetin kanlı olduğu mevcut pazarlarda ve kırmızı okyanuslarda fiyat kırarak ayakta kalmak yerine kimsenin olmadığı bir süre monopol kalacağımız mavi okyanuslar yaratmaktır. Hayvansız sirk sonuçta sirktir ama tüm dünya için yeni bir üründür/deneyimdir ve yeni pazar yaratmıştır. BO detaylarıyla ilgilenenler elbette kitaplardan okurlar. Bu köşede tüm inovasyon metodolojilerini anlatmak imkânsız. Başarmak istediğim Türkiye’nin kalkınması için radikal inovasyonlara cesaretlendirmek. Burada yeni ufuklar ve yeni bakış açıları kazandırmaya çalışıyorum naçizane. Radikal işleri başarmak için ülkemizin finansal ve entelektüel sermayesi müsait. Örneğin kendi atölyelerimizden 2 mavi okyanus örneği çıkmış durumda. Ayrıca Monster gibi diğer başarılı mavi okyanuslar var ülkemizde fakat radikallerin sayısı çok az. Hemen hemen hiç yok. Steve Jobs, Apple’ın yeniden doğuş sürecinde JTBD ve Christensen’in teorilerinde çok yararlanmıştır. Bizim iş verenlerimiz, üst düzey yöneticilerimiz kitapları hatmetme ölçüsünde meseleye yaklaşır, bilgili bir ekiple yürür ve biraz gözünü karartırsa her şeyi başarırız.

 

Bu yazı alıntıdır.

Başlangıç Noktası E-bülten

Merak etmeyin. Asla Spam yapmıyoruz.

İlginizi çekebilir
BiyoteknolojiİnovasyonSürdürülebilirlik

Güneş Enerjisiyle Yaşayan Mikroplar: CO2'den Sürdürülebilir Geleceğe Köprü!

SürdürülebilirlikTasarımYenilenebilir Enerji

Büyük Ölçekli Isı Pompaları: Enerji Verimliliği ve İklim Değişikliği için Bir Çözüm

İklim DeğişikliğiİnovasyonSürdürülebilirlikYenilenebilir Enerji

Şirketler İçin Temiz Enerji: Neden Önemlidir ve Nasıl Kullanılır?

İnovasyon

İnovasyon İçin Felsefe Neden Gerekli?

Başlangıç Noktası E-bülten

Merak etmeyin. Asla Spam yapmıyoruz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir