Hem yerel hem de küresel seviyedeki en inovatif şirketler, müşteri ihtiyaçlarını dönüştürmek ve gelişmekte olan teknolojilerin geleceği günümüze nasıl getireceğini keşfetmek için bir hayli vakit harcıyor. Bu sadece buzdağının görünen kısmı. Tüm kurumların ve devletlerin nereye yatırım yapacağına karar verirken, yaratacağı etkiyi artırmanın yollarını ararken ve nasıl daha iyi bir gelecek yaratabileceklerini düşünürken sormaları gereken çok kapsamlı birçok soru var.
Örneğin, ‘İçinde bulunduğumuz topluluk 30 yıl sonra nasıl olacak?’, ‘Otomasyonun ve vasıflı işçinin rolü tam olarak nedir?’, ‘Nasıl daha sürdürülebilir bir gelecek oluşturabiliriz?’ gibi soruları cevaplamamız gerekiyor. Bu soruların her biri tek bir doğru cevabı olmayan çok uzun konuşmalar başlatabilecek potansiyele sahip olsa da göz ardı edilmemeli. Bir topluluğun sorulara cevap araması, o topluluğun ilerleme ve gelişmesinde büyük önem taşıyor.
HP olarak tüm dünyada gözlenen teknolojik, ekonomik ve sosyal eğilimlerin insanların yaşantısına ve çalışma şekline olan etkisini araştırdık ve Megatrendler adı verilen bir çalışma ortaya çıkardık. Araştırmaya göre şu anda yüksek ihtimalle insanlık için yeni bir çağın başlangıcı olacak olan teknolojik, sosyoekonomik ve demografik devrimin ilk aşamalarındayız. İnsanlar, makineler, veri ve enerji birbirine çok derin bir bağ ile bağlı. Öyle ki, iyi bir gelecek yaratmanın yolu bunların arasındaki dengeyi bulmaktan geçiyor.
Otomasyon, üretkenliği ve inovasyonu hızlandırıyor
Artan talepleri ve büyüyen işçi açığını karşılamak için otomasyon, kritik bir öneme sahip. Otomasyon aynı zamanda rutin işleri üstlenerek, çalışanların daha fazla beceri gerektiren ve daha fazla kazanç sağlayan işlere yönelmesini sağlayarak ekonomik üretkenliği de artırıyor. İşte makineler ve veri tam olarak burada devreye giriyor.
Otomasyon merkezlerinin kalbinde veriyi toplayan, veriyle öğrenen ve buna cevap veren akıllı makineler bulunuyor ve bu cihazların sayısı her geçen gün artmaya devam ediyor. Sensörler ve veri, bu makinelerin adeta can damarı.
Şu anda cihazların sensörlerinden elde edilen verilerin uzak sunuculara gönderilmesi, işlenmesi ve cihaza ne yapması gerektiğini söyleyen cevabın cihaza geri dönmesi çok uzun sürüyor. Bu sorunu ortadan kaldırmak için, sınır bilişim olarak da bilinen, çok güçlü ve bir o kadar da küçük işlemciler üretiliyor. Bu işlemciler veriyi anında işliyor ve cihazın bir sonraki hamlesini hızlıca belirleyebiliyor.
Gözünüzde sürücüsüz bir arabanın içindeyken bir yayanın geçtiğini canlandırın. Arabanızın sensörlerinin ne yapacağını öğrenmesi için veriyi başka bir yere göndermek yerine arabayı durdurma verisini anında kendi içinde kullanması gerekiyor. Aracın her anın önemli olduğu kararları hatasız bir şekilde alabilmesi için böylesi bir işlemci gücünün de dahili olarak yer alması gerekiyor.
Sürdürülebilir enerji bir zorunluluk haline geliyor
Topluluklar, ilerleyen günlerde orta sınıfın büyümesinin bir sonucu olarak tüketimin artması ve otomasyonun yaygınlaşması ile yüksek enerjiye ihtiyaç duyacak. Bu noktada sürdürülebilirlik, inovasyonun güç kaynağı ve daha iyi bir dünya yaratmanın anahtarı haline geliyor.
İşlemlerini ve iş modellerini daha verimli, sirküler ve düşük karbonlu bir ekonomi yaratacak şekilde değiştirecek olan şirketler, yüzlerini teknolojiye dönecek.
3D baskı alanındaki gelişmeler tam da burada öne çıkıyor. Nesneleri bir materyal bütününden kesmek yerine üzerine ekleyerek üreten imalatçılar, atıkları azaltabiliyor; hammadde, maliyet ve enerji tasarrufu yapabiliyor. Böylece üretim öncesi süreçler daha verimli hale gelirken, toplu üretim sırasında oluşan gaz salımı ve birleştirme maliyeti de azalıyor. Aynı zamanda sevkıyat maliyetinin de azalmasıyla imalatçılar son tüketicinin tercihi olmaya daha da yaklaşıyor.
Ek olarak sınır bilişim de ağlar üzerinden büyük verilerin aktarılması için ihtiyaç duyulan yüksek enerji ihtiyacını ortadan kaldıracak. Kablosuz ağların akıllı şehirler ve akıllı şehir altyapı projeleri gibi Nesnelerin İnterneti’nin öngörülen yeteneklerini gerçekleştirmesine yardımcı olmasıyla 5G de enerjinin depolanmasını sağlayacak.
Son olarak devletler ve şirketler sanal simülasyonla enerji ve hammadde kullanımını azaltırken gerçek dünyada yaptıkları işlemde verimliliğin artmasını sağlayacak. Böylece ürünler ve hizmetler daha sürdürülebilir bir yapıya sahip olacak.
Geleceği bugünden yaratmak
Sonuç olarak, bildiğimiz her şeyi kökten değiştiren demografik, sosyoekonomik ve teknolojik trendleri ve birbirleriyle olan ilişkisini anlamak çok önemli. İnsanlar, makineler, veri ve enerji birbirleriyle iç içe geçmiş durumda ve bu alanlarda yaşanacak değişimler diğer her şeyi etkileyecek. Aralarındaki ilişki, küresel ekonominin, geleceğin ve uygarlığın gidişatını belirleyecek.
Göz önünde bulundurulması gereken bu kadar çok şey varken, ülke olarak daha uzun dönemli trendleri ve bu trendlerin ülkemiz ve dünya için daha iyi bir gelecek yaratmadaki etkisini etraflıca ele almamız gerekiyor. Unutmayalım, gelecek bugün başlıyor.